Genç Kalemlere
Yunus Emre bir şiirinde,
“Her kim merdane, gelsin meydane,
Kalmasın cana kimde hüner var.
Yunus sen bunda meydan isteme,
Meydan içinde merdaneler var.” diyor.
İbret! Çünkü yazıldığı günden bugüne değişmeyeni dillendirmiş.
“Kılavuzu garga olanın burnu pislikten kurtulmaz” diye de atasözümüz var.
Yani, illahi bir kılavuz şart!
Peki, sen genç şairim.
Kılavuzu nasıl bulacaksın? Kılavuzunun garga olmayacağından emin olamazsın!
Çünkü tecrüben yok. Gulyabaniler köşe başlarını tutmuş.
Bir heves ile girdin meydana. Edebiyat meydanı: hem kurşunun, hem siperin kelime olduğu bir meydan… Hangi kelimenin iyi ve mert bir yürekten, hangi kelimenin kötü ve namert bir yürekten çıktığını nasıl bilebilirsin? Bilemezsin, çünkü tecrüben yok.
Meydanı tanımıyorsun, meydan kelimelerden örülü. Kimi bastığın kelime düşürür seni derin kuyuya. Kuyunun dibi balçık, istersen kımılda, çıkmaya çalış. El veren olsa, ip atan olsa da nafile. Bir defa düşmüşsen kuyuya, çamurdan mührü yedin say alnına. Zaman gelir el uzatana, ip atana dahi öfkelenirsin. Çünkü tecrüben yok.
Daha dün 19 yaşında girdiğin meydanda, yaklaşık 10-11 yılını geçiren bir tecrübeyle bu denemeyi yazıyorum. Ve daha yeni-yeni anlıyorum bir gerçeği. Sen dalınla, budağınla girdiğinden beri bu meydana yontuluyorsun. Sakın bu yontulmadan kurtulacağını zannetme. Bir gün “Hamdım-Piştim-Yandım” desen bile (milyarda bir), kendini yontmaya başlayacaksın. Peki, nerede bitecek bu yontuluş: İçinde taşıdığın kibrin yok oluncaya kadar. Bittiği zaman ise kendi kendini, yokluğunu yontmaya başlayacaksın.
Benden yaş itibari ile küçük olan kardeşlerime
1- Mutlaka birkaç tane Kültür ve Edebiyat Dergisine abone olmakla kalmayın-okuyun.
2- Karşı cinsinizle ile kat’iyen münakaşaya, münazaraya girmeyin. Buralarda kendinize hanım veya koca bulabileceğinizi düşünmeyin. 10 yılda 1 kişi ancak çıkar böylesi.
3- İdeolojiniz ne olursa olsun, siyasi konularda polemiklere girmeyin. Düşüncenizi şiire dökün ama düşünceniz şiir demliğinde demini almadan da şiir paylaşmayın.
4- Eleştiri yazmaktan kaçının. Yorum belki ama eleştiri uzun yıllar sonra yapabileceğiniz bir şeydir. Bana göre böyle, benim düşüncem bu, harika, mükemmel vb. artık sanal alemde sıradanlaşmış kısa yorumlardan uzak durun.
5- Yorum veya eleştiri yazacağınız kişilerin yaşlarına hürmet edin. İster usta bir şair olsun, isterse emekliliğinde şiirle uğraşmaya başlayan veya boş vaktini şiirle geçiren biri olsun.
6- Vatan-millet edebiyatı parçalamayın gruplarda, atölyelerde.
7- Size öğretmenlik yapan veya yapmaya çalışan insanlara karşı mesafeli durun. Yarın bir gün gönlünüzde gözünüzde değerini yitirdiği zaman o kişiyle muhabbetiniz devam edebilsin. Çünkü bir şeyler öğrendiğiniz kişinin hakkı vardır üzerinizde.
8- Din konusunda ise; dininize gerçekten değer veriyorsanız, yaşayın-yaşamaya çalışın. Bu konuda da tartışmalara girmeyin.
9- Hece şiiri yazmayı seviyorsanız, kurallarını çok iyi öğrenin. Hece şiirlerini çok okuyun, inceleyin. Durak, kafiye, hece, ayak v.b. hataları yapmayın. Ve asla günde birçok şiir kaydetmeyin.
10- Serbest şiir diye aklınıza geleni şiir diye kaydetmeyin. Serbest şiirin serbest olduğunu öncelikle aklınızdan çıkarın.
11- Âşık edebiyatına meyilliyseniz mutlaka bir defa bile olsa Kur’an meali, Mesnevi, aşıklarımızın, ozanlarımızın hayatını ve şiirlerini okuyun.
12- Size ağır gelen mesaj, yorum ve eleştirilere aradan bir gün geçmeden cevap vermeyin. Yani öfke ve bilmişlikle cevap yazmayın.
13- Gruplar ve kişiler arasında taraf olmaktan kaçının. Taraf olmaktan kaçınmakla bertaraf olacağınızı sanmayın.
14- Bu meydanda haklıyı-haksızı, iyiyi-kötüyü, gerçek rumuzu-sanal rumuzu, kadını-erkeği vb ayırmak zordur. Dikkat edin dolduruşa gelmeyin, yaş tahtaya basmayın.
15- Hece de belli bir birikime kavuşmadan Divan Edebiyatına adım atmayın, yoksa şiirden soğursunuz.
16- Site yönetimlerini yargılamaktan, haksız yere eleştirmekten ve eleştirenlerden de uzak durun. Varsa derdiniz site yönetimene mesaj yazın. Gerisi onlara kalmıştır. Memnun değilseniz kapılar gelene de gidene de açıktır. Varsa imkanınız maddi olarak da destekleyin.
Mevlana diyor:
a- Topraktan olan beden aşk ile yüceldi. Bu tesirle dağ bile coşup oynadı.
b- Vuslatın ışığı tûr’u nûrla doldurdu. (Tûr sarhoş oldu) ve Musâ da düşüp bayıldı.
c- Eğer ben bir dost bulaydım, ney gibi sırrımı ifşâ ederdim
d- Dostundan ayrılan, ne kadar konuşsa da o, yine bir dilsizdir.
e- Gül gidince gülistan zevki ve inleyen bülbül kalmaz.
f- Her şey sevgiliden ibâret, âşık bir perde, sevgili dâima diri ve âşık ölü.
g- Her kim aşk ile yanıp tutuşmamışsa o, uçamayan kanatsız kuş gibidir.
h- Sevgilinin nûru erişmezse akla bir nefes yer kalır mı?
i- Aşk, bu sırrın yayılmasını ister. Temiz olan aynaya bak, nasıl gammazdır.
j- Senin gönül aynan sırrını fâş etmiyor. Çünkü o, tozdan arınmış değil.
k- Gönül kirden, süsten temizlenirse, Hak güneşinin nûru orada parıldar.
l- Ne olur bizi dinleyen dostlar olsa. Zîra bu destan hâlimizin hikâyesidir.
Orjinali
…
a-Cism-i hâkî aşk ile oldu bülend
Kûh geldi raksa oldu neşve-mend.
b-Tûru pür-nûr itdi çün nûr-ı likâ
Bu haberdir hare Mûsâ sâikâ
c-Ger bulaydım hemden ü demsâzımı
Ney gibi ifşâ ederdim râzımı
d-Hem-zebânından o kim oldu cüdâ
Bî-zebândır itse sıyt u sadâ
e-Gitdi gül zevk-i gülistân kalmadı
Bülbül-i nâlândan efgân kalmadı
f-Cümle ma’şuk oldu âşıkdır hicâb
Zindedir ma’şuk aâşık mürde-tab.
g-Her kimin aşk ile sûz u sâzı yok
Murg-ı bî-perdir anın pervâzı yok
h-Akl u hûşa yir kalır mı bir nefes
Nûr-ı cânân olmaya tâ dâd-res
i-Kârı aşkın meyl-i keşf-i râz olur
Sâf olan mir’ata bak gammâz olur
j-Eylemez mir’atı-ı cânın şef-i râz
Safvetinde zengden yok imtiyâz
k-Zeng-ü âlâyişden olsa ger cüdâ
Berk ururdu nûr-ı hurşid-i Hudâ
l-N’ola olsa ziyb-i gûş-ı râstân
Oldu vasf-ı hâlimiz bu dâstân.
Selam saygı ve dua ile
Dünyevî