- 1115 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ANNEMİN MEKTUBU - 1
Sıcak bir mayıs gecesi ön balkonda oturmuşlar hem çaylarını içiyorlar hemde konuşuyorlardı.Anne elindeki iğne oyası işiyle uğraşırken kızı da yeni doğacak olan kızına bir şeyler örmekle meşguldü.Baba da bütün gün tekrar tekrar okuduğu gazetenin sanki kalmış gibi haberlerini okuyordu. “Kalemimi verirmisin kızım” dedi. “Hayrola bey !.” Adam gözlüklerinin üstünden eşine bakarken “Bulmacasına bakacağım da” dedi. “E kalmışmıki” dedi kadın.” Bir kaç boş kare var.” “kolay gelsin öyleyse” dedi kadın.
“Bebek tam kış üstü gelecek,soğuklara denk geliyor ama hayırlısı olsun” dedi kadın. “Aman anne hayırlısı ile bir dünyaya gelsinde yazı kışı fark etmez” dedi kız. Baba da hem gazeteye bakıyor hemde gözlüklerinin üstünden fark ettirmeden kızının karnına bir göz attı ve içinden “ Vay be dede olacağız inşallah hey gidi günler hey ihtiyarladın artık bunu anla koca kurt,bak sanada kıs a bir süre sonra dede diyecek şipşirin bir torunun olacak diye” geçirdi ve hafifçe güldü. “ Hayırdır bey,neye güldün” “ Yok bir şey yok hanım,yok.” “Yokta niçin güldün öyleyse” “Yok be hanım boşver önümüzdeki Pazar günü anneler günü bakalım kızın ne hediye alacak sana sen onu düşün.” “Baksana kızın karnı burnunda dükkan dükkan dolaşıp hediye arayacak zamanımı var.” “ Bilmem bu zamana kadar hiç anneler günün de boş geçmedi ama.” “Boş ver” dedi kadın. Bu arada baba kız göz göze geldiler ve hafifçe gülümsediler.
Bir müddet hiç kimse konuşmadı. Baba gazetesiyle kız örgüsüyle ilgileniyor görünselerde baba gözlüklerinin üstünden kızda kaçamak bakışlarla kadına bakıyorlardı.
Bir müddet sonra “ Ben çayları tazeliyeyim” dedi ve bardakları tepsiye koyup kalkarken kız “ben yaparım” diye kalkacakken babası tuttu oturması için göz etti.
Kadın içeri gittikten sonra ”Bırak kızım biraz yalnız kalsın.Biliyorsun her anneler günü geldiğinde kendini harap ediyor,bırak ağlasın boşalır” dedi adam. Kız elindeki örgüyü örmeye devam ederken tamam der gibi başını salladı.
Bir müddet sonra evin hanımı tepsideki çay dolu bardaklarla geri döndüğün de gözleri kızarmıştı. Bardakları aldılar ama kimseden ses çıkmıyordu. Evin hanımına bakmadan çaylarını içiyor olsalarda kadının için için ağladığını biliyorlardı.
“ Anne bak şu kadar sene geçmiş her şey olmuş bitmiş kendini her anneler gününde helak etmenin bir anlamı yok” dedi kız. Baba sadece gözlüklerinin üstünden kaçamak bir bakışla baktı karısına. Kadın hiç ses çıkarmadan işini yapıyor görünüyordu. Yine bir müddet sessizlik oldu. Adam da elindeki gazetesini dürüp gözlüklerini de çıkarıp masanın üstüne bıraktı. “Çay güzel olmuş hanım eline sağlık.” Kadın sanki derinden gelen bir sesle “ Afiyet olsunu” zorlukla söyliyebildi.Artık daha fazla dayanamdı. Gözlüklerini çıkardı işini yanı başına koydu,mendilini aldı artık gizlemeye gerek duymadığı akan gözyaşlarını silmeye başladı. “Kız doğru söylüyor hanım artık olan olmuş sende biraz sakinleşsen ha.” “ Anne, biliyorum içine çok işlemiş ama inan bana oda senin ağlamanı istemezdi inanki istemezdi.Belkide o şimdi bizi seyrederek seni bu üzgün haline o senin üzülmenden daha çok senin için üzülüyordur”dedi kızı. “Elimde değil kızım ben ne kadar ağlasam feryat etsem ona kendimi affettirmemki !.. “Hangi anne baba çocuğunu affetmez ki anne ? “Orasıda öyle ama ben yinede onun beni kolay kolay affedeceğini sanmıyorum.” Adam sesizce konuşulanları dinliyor araya girmeye korkuyordu. “Ben şöyle bahçede bir dolaşayım” dedi adam. Kalktı merdivenlerden bahçeye indi. Bahçedeki çeşmeyi açtı elini yüzünü yıkadı,çeşmenin yanındaki ipe asılı havluya sildi. Ceviz ağacı ile kiraz ağacı arasına kurulu hamağa sırt üstü uzandı yattı. Ceviz ağacının yaprakları arasından karanlık gökyüzünde parlıyan yıldızları elleri başının altında seyretmeye başladı. Arada sırada giden yanıp sönen ışığı görünce “ Bak yine uçak geçiyor bizim evin üstü uçakların yolu olmalı” diye içinden geçirdi. “Kimbilir kimler vardırki o uçakların içinde;sevgilisine kavuşaçak olanlar, sevdiğine kavuşaçak olanlar,anne babasına kavuşacak olanlar, hastaneler de kendilerini bekleyenlere kavuşmayı bekliyenler, belkide oğlunun veya kızının doğumuna yetişmek isteyenler !.. Kimbilir!..” diye düşündü…
“ Ne düşünüyorsun.” Adam döndü baktı eşiydi.”Hiç öylesine gökyüzünü sanki bir şeyleri görmek istercesine seyrediyordum.” “Görmek isteyene simsiyah da olsa masmavi de olsa o gökyüzünde gece parlıyan göndüzse güneşten başka hiçbir şey gözükmeyen gökyüzü çok şeyler anlatır ve gösterir” dedi kadın. “Öyle,bakmasını bilirsen neyi görmek istersen ona bağlı”dedi adam. “Öyle” dedi kadın. “Toparlansanda benda senin yanına hamağa otursam !” “ Gel, gel.. otur.” Kadın da adamın yanına hamağa oturdu. Bir müddet sessizce balkondaki ışıkla kısmen aydınlanan bahçeyi birlikte seyretmeye başladılar. Laf olsun diye “Kirazıda bir aya kalmaz yeriz” dedi. İsteksizce “Yeriz” dedi kadın. Belliki kadın konuşmaktan çok yalnız kalmayı istiyordu. Bir müddet sonra adam “Ben şu ön bahçeyi bir dolaşayım” dedi ve kalktı.
Bu sefer kadın elleri başının altında sırt üstü yatmış gökyüzünü seyrediyordu.
Ne kadar zaman geçmişti kadında bilmiyordu. “Anne neredesin.” “Hamaktayım geliyorum kızım.”
Kadın kalktı toparlandı ve balkona geldi. Kocasıda oradaydı. Kadının hala gözleri kırmızıydı.Belliki hamak’tayken de ağlamıştı.
“Ne kadar zaman kendini helâk edeceksin hanım..” Kadın hiç ses çıkarmadı sadece bilmiyorum dercesine omuzlarını umursamazca kaldırdı.
Bu arada sokak kapısının önünde duran arabayı gören kız “ Geldi” deyip kalktı. Kadınla adamda kalktılar. Damatları demir sokak kapısını açıp içeri girerken “Hepinize iyi akşamlar” dedi. “İyi akşamlar hayatım hoş geldin işin bittimi ?” “Hoş bulduk hayatım,bitti,bitti..”
“ Çay taze oğlum koyayım..” “ Dur anne otur biraz otur koyarsınız,biraz dinleneyim. Trafik canıma okudu. “ “ Hayatım istersen bahçedeki çeşmede elini yüzünü yıkarsan kendine gelirsin.” “Hayırdır annemi yine kim ağlattı,gözleri kızarmış..” “Hayatım bu Pazar anneler günü ya..” “Anlaşıldı anneciğim yeter artık üzüldüğün.” Kadın hiçbir şey söylemeden sadece hafifce gülümseyerek damadına baktı. “Bizde aynı şeyleri söylüyoruz hayatım ama annem bir türlü kendini affedemiyor”dedi kız.. Damat bahçedeki çeşmede yüzünü yıkadı bahçeyi dolaştı. Hamakta bir müddet yattı.Kalktı ve diğerlerinin yanına balkona geldi.
“Anneciğim sen her anneler gününde ağlarsın bir türlü kendini affedemediğini söylersin ama neden niçin olduğunu sadece şöyle üstü kapalı geçiştirirsin. Eğer seni üzmeyecekse bu olayı senden öğrenmek istiyorum.Eğer seni üzmeyecekse tabiî ki.. Belki elimizden gelecek bir şey vardır” dedi damat.. “Yardım edebileceğiniz bir şey değil bu.” “İyide belki bir şekilde bir şey yapabiliriz . Bir söz vardır, dertler paylaşıldıkça azalır derler anlatırsan rahatlıyabilirsin !.. Hani ne bileyim !”
Kadın eşine,kızına ve damadına baktıktan sonra yavaşça yerinden kalktı içeri girdi.
Bir müddet sonra elinde mektup zarfıyla geri döndü. Elindeki zarfı damadına uzatıp “Aç okuda hep birlikte dinliyelim” dedi.
Damat zarfı açtı içinde iki sayfa elle yazılmış mektup çıktı.
“Oku,oku evladım oku.”
“Tamam anneciğim okuyorum.”
(DEVAM EDECEK)
Mustafa Arif Razgartlı