- 734 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
küçük kırmızılı kız..
akşamın en canlı saatinde, eminönü metro altgeçiti en kalabalık anlarından birini yaşarken, merdivenlerde gözüme ilişen küçük mendilci kız..senden ve yoldaşından özür dilerim..
haftanın son iş gününde, maksimum insan taşıma kapasitesine sahipken tam da tramvay, akbilimi basıp insanları yararcasına, kalan son bi kaç cm3 boş hacimde kendime yer edinebilmek için koşturuyorum..soğuktan vücudumun açıkta kalan tüm yanları cayır cayır yanıyor..yağmur usul usul çiseliyor, kulaklı beremin yoksunluğunda "hay aksi, nasıl da unuttum" diye söyleniyorum..kulağımda birkaç hafta önce aldığım son model cep telefonumun kulaklığı, ellerim ceketimin ceplerinde, daha kalın montlarımdan birini giymediğim için biraz pişman, biraz soğuktan büzülmüş koşar adım çıkıyorum merdivenlerden..aklığımda az önce ayrıldığım arkadaşlarımla yaşadığım komik anlar..daha yarım saat önce çıktığımız cafeye ödediğimiz yüklü hesap.."termosumu sırtımda gezdiricem bundan sora" esprileri..nargilemin saçlarıma sinen kokusu..sırtımda neyim..mutlu mesut ilerliyorum..bir yandan da akşam yemeğinde aklım..annemin neler döktürmüş olabileceğini kestirmeye çalışıyorum..fakat tüm bunlar soğuktan titremekten alıkoymuyor beni..hava buz gibi ve dişlerim birbirine vuruyor..bacaklarım soğuktan kaskatı, parmaklarım, burnum, kulaklarım kıpkırmızı..saçlarımı tutabilene aşk olsun; ahenkle dans etmeyi bırakıp, kırk takla atıyor, amuda kalkıyorlar..ben üşüyorum..
o koşturmaca içinde, merdivenin duvarla birleştiği kıyıya oturmuş, kafasını duvara yaslamış, 8-10 yaşlarında bir kız çocuğu çekiyor dikkatimi..kırmızı kapşonlu bir sweatshirtü var, önünde birkaç paket mendil, kalabalıktan ürkmüş, soğuktan sinmiş öylece oturuyor..onun orada oturmasına o kadar alışık ki ademoğlu, fark etmiyor bile..o an, merdivenleri çifter çifter çıkan insanlar olarak tek amacımız, insan kalabalığını yarıp tramvaya atlamak..ahh küçük mendilci kız..özür dilerim senden ve hemen yanında sakız satan yoldaşından..
her gün böylesi onlarla çocukla karşılaştığım geliyor aklıma..
-bir tartayım abla..
-saol canım acelem var..
-mendil ister misin abla..
-var canım çantamda..
-abla bi sakız alsan..
-saol küçüğüm..
o kadar dilime yerleşmiş ki, çocukların yüzlerine bile bakmadan sarfediyorum bu tümceleri..onlar da o anın alışılmışlığıyla bir başka ademoğluna yöneliyor..fakat sen başkaydın küçük kırmızılı kız..belki iliklerine işleyen soğuğun etkisiyle, belki akşama bekleyen ızdırapların korkusu ile, yüzün yerde, gözlerin kim bilir ne haldeydi..belki yeterli hasılatı sağlayamamanın verdiği hüznü yaşıyordun; belki bunun bedelini akşam körpe bedenini sigara izmaritlerine ve tokatlara siper ederek ödeyecektin..meleklerin sarıp sarmaladığı, ufacık yüreğini, küçücük yaşta hüzünle karartıyordun; oysa bayram yeri gibi cıvıl cıvıl olmalıydı o yürek..gözlerin lunapark oyuncakları gibi ışıl ışıl parlamalıydı..ben de haftaya hangi filme gitmeli diye düşünüyordum..bir yandan da, daha kalın bir mont seçmediğime yanıyordum..sen üzerinde incecik bir penyeyle titriyordun küçük kız; ve gözlerin yerdeydi..biz biraz yorun, biraz öfkeli, çokça boşvermiş koşuyorduk; senin başın önüne eğikti..bizden utanmıştın belki de küçük kız..belki de soğuktan sızmıştın o köşeciğe..senden ve sakız satan yoldaşından, gelip bir parça saçlarınızı okşayıp, ellerinizi ısıtamadığım için, yere düşen, muhtemelen nemlli gözlerinizi öpücüklerimle kurutamadığım için, özür dilerim..sadece üç boyutlu film izleyeceğiz diye, sinemalara birlikte servet döktüğüm arkadaşlarıma "siz"den bahsetmediğim, "siz"in şahsınızda ezilmiş bütün çocukların problemlerini dillendirmediğim için özür dilerim..dilimde daha "kahve dünyası"nda içtiğim "sıcak" çikolatanın tadı soğumamışken, o akşam seni ve arkadaşını görmezden geldiğim için özür dilerim..kardeşlerimle geçireceğim bir haftasonu için planlar yaparken, senle ruhlar aleminden beri kardeş olduğumuzu unuttuğum, bunu es geçtiğim ve "iplemediğim" için özür dilerim..
ve yanına gelip dertlerini dinlemediğim için de..
sarılıp ısıtamadığım için de..
soğukta büzüşmüş, yumuk ellerini öpüp bağrıma basamadığım için de..
vicdanım sızlıyor küçük kız..
beni affet..
YORUMLAR
okuyunca aynı acıyı yaşadım içimde..ne kadar boş şeye üzülüp ne kadar saçma sapan şeye para harcıyoruz diye düşündüm birden..
"ya anne ben bu montu geçen sene almıştım şimdi bunun modası geçti" diye mızmızlanırken bazılarının üstlerine geçirecek bir mont bile bulamadıgını unutuyoruz hep..
yüreğine sağlık dost her zaman ki gibi duygularını kelimelerle raks ettirmişsin..
kalemin daim olsun....
Çok etkileyici bir yazı,daha doğrusu hayatın ta kendisi işte...
Her gün karşılaşıyoruz buna benzer manzaralarla ama içinde bulunduğumuz rahat yaşam sayesinde onları anlayabilmemizin imkanı yok gibi görünüyor....
Belki de insanlara karşı artık güvenimizin kalmamasından kaynaklanıyor onlara yardım edemeyişimiz...
Hangisi dürüst,hangisi sahtekar ayırt edemez hale geldik ne yazık ki,sonuçta kurunun yanında yaş da yanıyor galiba...
Neyse,uzattım...Çok anlamlı bir yazıydı,ellerinize sağlık...