- 1136 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BEN GÜZELE GÜZEL DEMEM ESTETİKLİ OLMAYINCA
Alo, Tülin teyzeciğim...Canım benim yaa...Nasılsın?..
-Asıl sen nasılsın?..Kesilip biçilme işleminden sonra! Sesinin rengine bakılırsa işler yolunda gitmiş gibi...
-Sandığın gibi değil...Anlatamam, çok kötüyüm...Aynı Mıchael Jackson’a döndüm! Görsen korkarsın yemin ederim. Bir kere daha olmam lazım…
Annemler beğendi, ama ben hiç beğenmedim. Ayy, Tülin teyzem...Öyle kötü görünüyorum ki...İnanamazsın...
-Bana bak Fazilet. Ben de gelip seni öyle bir döveceğim ki, geçirdiğin operasyon hiç kalacak yanında. Sen de buna inanamazsın!
Kız sen olan aklını da mı kaçırdın iyiden iyiye!..Bir de kendini ‘akıllıların şahı’ saymaz mısın...Salak! Burnun zaten varla yok arası bir şeydi. Şimdi iyicene kayıplara karışmıştır!
Fazi...Aklını başına topla, beni daha fazla çileden çıkartma anladın mı! Bana karşı olan sevgini saygını terbiyeni her zaman takdirle karşılamış olmamın, hatalarını yanlışlarını da hoş karşılayacağım anlamına gelmeyeceğini çoktan anlamış olmalısın.
-Canım Tülin teyzem benim...Kurban olurum ben sana. Allah benim ömrümden alsın sana versin. Allah razı olsun senden. Ne muradın varsa versin!
-Ömrün senin olsun hem de fazlasıyla...Ama şu dilenci yakarışları gibi ettiğin sözlerden tiksindiğimi bilmiyor musun sen! Yıllardır beşikteki bebekten, eşikteki ihtiyara. Kara para zengininden, sahte yoksuluna. Ünlüsünden, ünsüzüne ve anlı şanlı iş adamından! sanatçısına! kadar ağlayan, yardım talep eden, avuç açmayı alışkanlık haline getirip bunu akıllılık sayan acınası bir toplum haline gelmedik mi? Senin bu sözlerin işte bu zavallı! insanları hatırlattı bana yine. Böyle durumlarda çileden çıkıyorum biliyorsun.
Yoksulluk, yoksunluk, geçim sıkıntısı içinde olmak ayrı şeydir. Onursuzluk aç gözlülük arsızlık sahtekarlık utanmazlık yüzsüzlük ise çook ayrı bir şeydir!
“Çok şükür!” “Allah razı olsun!” lafları yapıştı kaldı bu yüzden dillere yerli yersiz.
Yaratan’a “Şükür” etmek her inançta var olan bir dua/ibadet şeklidir. Ancak bizdeki gibi öyle gerekli gereksiz uluorta dillere pelesenk edilmez. İçten ve sessizce yapılır diğer ibadetlerde olması gerektiği gibi. Çünkü Yaratan, yarattığı kullarına ‘şah damarlarından’ daha yakındır. Allah’ın rızalığına gelince…O sahtekar insanların temennisi Yaratan’ın indinde ne kadar kabul görür bilinmez…Hadi hadi…Daha fazla konuşturma beni. Anneni ver. Biraz da onunla konuşayım...
-Telefonun çok yazacak diyeceğim ama...Bilmem farkındamısın. Turkcell hattıyla konuşuyorsun. Yani bu günlük ücretsiz…
-Oo, Tülin’ciğim. Sultanlar sultanı...Bakıyorum bedava hattı buldun döktürüyorsun incileri tane tane… Ha ha haa!
-Hay ben size ne diyeyim!..Her zaman arayıp soran, uzun uzun konuşan ben değil miyim Feride Hanım?
-Şaka yapıyorum bir tanem...Hani gelecektin...Gözlerimiz yollarda kaldı. Cem’i görme...Arada bir otobüs durağına gidip seni bekliyor. “Bakarsın Tülin teyzem yine sürpriz yapar, habersiz gelir. Sonra da yanlış durakta inip kaybolur!” diyor. Haksız da değil çocuk yani...Bu soğukta donarsın tepelerde vallahi Tüloş! Ha haa!
Geçen gün komşularla oturuyorduk. Senin kulaklarını çınlattık uzun uzun...
Hatırlıyor musun, geçen yaz geldiğinde sabah erkenden kalkıp “Ben yürüyüşe çıkıyorum. Siz kahvaltıyı hazırlayın. Bir saate kadar dönerim” demiştin ya hani…
Ama neredeyse beş çayını bile kaçırıyordun! Haa haa haaa!
Sen tut yürüye yürüye başka bir semte git! Orasının pazarını bizim buradaki pazara benzet! Yüklen taze mısırları ve yürü yine onca yolu! Bunu anlattım...Millet tuvalete zor yetişti! Aklıma geldikçe hala ölüyorum gülmekten!..
-Aman Feroş sen de! Benim kendime ne kadar çok güldüğümü bilmez gibi konuşma.
Yolları şaşırmam. Yanlış duraklarda inmem. Dahası dalgın ve biraz da şaşkın olma hallerim çok olağan benim için. Üyesi olduğum sitelerde mesajlarımın yorumlarımın farklı kişilere gittiği bile oluyor…Ee, savaşçı olmak öyle kolay mı…Yürümek zor gelmez bana. Farklı yerlere gitmek çok da hoşuma gider. Tanımış görmüş oluyorum böylelikle. Ayrıca adım başı laflayacağım insanlara rastlamam da işin cabası. Ama merak edildiğimi, beklettiğimi bilmek üzer beni tabii ki...
-Buraları bir görsen...Resim gibi...Çamlar ağaçlar dağlar bembeyaz. Oturur bir roman daha yazarsın inan. Çık gel hemen. Cem‘le kar topu oynarsınız. Kestane kavururuz sobada...Başta yaprak sarması, sevdiğin bütün yemekleri yaparım...Cemo da bize çayımızı kahvemizi yapar...
-Eksik olmayın canlarım benim. Senin yaptığın çorbayı içerken bile kendimden geçiyorum biliyorsun. Sevginizi ilginizi gönlünüzün zenginliğini bilmez miyim Feridem…Kendi evimden öte sayarım evinizi sen de bunu bilirsin…
Bana bak, Fazlet’in burnu çok kötü olmuş ha Feroş...
-Bakma sen ona...Öyle kötü değil. Ama tutturdu yeniden olacağım diye. Ben bu kızla başa çıkamıyorum vallahi Tülin’ciğim...
Uzun yıllar önce İstanbul’un dağ yamacında püfür püfür esen bir semtinin, Esenkent’ in taa tepesindeki bir okula Çocuk Oyunu sergilediğim sırada tanımıştım Fazileti. 7.sınıfa gidiyordu. O gün nöbetçiydi bir kız arkadaşıyla birlikte. İkisi de bizimle yakından ilgilendiler. Güler yüzle çaylar taşıyıp durdular. Aradaki boşlukta tatlı tatlı sohbet ettik. Telefon numaramı aldı Fazilet.
‘Tiyatroya yakın ilgi duyduğunu ve bu dünyalar güzeli mesleğin eğitimini almak istediğini’ söyledi. Ama öyle koservatuvara gitmek değil de, uzun süreli ciddi kurslardan birine katılmak istiyordu.
Kararlaştırdığımız günde Müjdat Gezen Sanat Evi’ne gittik birlikte.
Kendisini göremedik. Yetkili bayana durumu anlattık. Buna rağmen bizden öyle bir ücret talep etti ki!..
Okulun, gerçekten hak eden öğrencilere sağlandığı söylenen olanakların, fırsatların, desteklerin ve yapılan yardım laflarının gerçekten ‘laf’ olduğuna tanık oldum o gün.
“Süper Lise” denen bir liseyi kazandı. Ve oradan mezun oldu. Hemen ardından; uzun yıllar yurt dışında yaşamış, tanınan bilinen bir senarist-yönetmen ve Tiyatro Oyuncusu’nun açtığı okulda 2 yıl çok ciddi disiplinli ve meşakkatli bir kurs gördü.
Babası yıllar önce evi terk edip yurt dışına gitmiş. Annesi çok zor şartlar altında çalışıp, büyük zorluklarla yetiştirmeye gayret etmişti iki çocuğunu da gencecik yaşından itibaren.
Son derece aklı başında, onurlu, dirayetli, erdemli, zarif nefis bir insan ve harika bir annedir benim çok sevgili Feride’m.
Onun sevgili oğlu Cem ise gerçekten övgüye değer bir genç.
Sabırsızlıkla beklediği askerlik görevini oldukça zor koşullar altında tamamlayıp evine dönmüş olsa da…Ayağına 5 numara büyük gelen asker potininin ayak parmaklarını hurdahaş etmesine zerrece aldırmadan o günlerin geri gelmesini düşler gibi sanki.
Fevkalade saygılı, sabırlı, duyarlı, titiz ve Tülin teyzesinin aslan Cemo’su…
Fazilet’e gelince...Bana göre gerçekten kusursuz bir fiziğe sahip olmasının yanı sıra duru, pembe beyaz cildi. Derin, masum bakan menekşe rengindeki iri gözleriyle anlam kazanan yüz güzelliğini de hesaba katarsak gerçekten ‘komple bir güzel’ diyebilirim.
Gelgelelim hiç bir değerden ödün vermediği. Genç kızlık onuru ve saygınlığını asla yitirmediği için olsa gerek ne tanındı. Ne bilindi. Ne de bir yerlere gelebildi biçarem!..
Böylesi bir mezbelelikte üç beş gün içerisinde nereden nereleree gelen onca döküntülerin aksine!..
Bakalım bu ‘burun estetiği’ Fazi’ye şans kapılarını aralayabilecek mi!..
Not: Feroş’cuğum; bu yazıyı Edebiyat Defteri sayfama atıyorum. Bulur okursunuz. Gerçekten çok beğendiğim “Defterin” yazılara, şiirlere “Günün Seçkisi” adı altında verdiği günlük bir ödülü var. Bu seçkilerin SK (seçici kurul) tarafından kabul görmesi için belirlenen kriterleri anlayabilmek, çözebilmek ve dahası uygulayabilmek AB kriterlerine uyum sağlamaktan çok daha meşakkatli, karışık ve de çok zor olsa da…
Senin bu yazıya “Yılın Seçkisi!” Payesini yakıştıracağından eminim!!! Haaa…
YORUMLAR
Ben güzele güzel demem estetikli olmayınca.
Karacoğlan vallahi kızardı bu sözü okusaydı
Çünkü O daşöyle diyordu güzeller için
Ben güzele güzel demem
Güzel benim olmayınca
Muhannet kahrın çekemem
Gel deyip de gelmeyince
Her bir yazınızda farklı bir lezzet var.
Sırrı hormonsuzluğunda olmalı bu lezzetin.
İçimizdeki sesi enfes yansıtıyorsunuz.
Edebiyat Defterine binlerce kez teşekkürler, sizin gibi nadide kişileri bizlerle buluşturduğu için.
İyi ki varsınız efendim.
Sevgiyle kalın.
Celil ÇINKIR tarafından 3/26/2013 9:04:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
TÜLİN ÖZTUNÇ
BEN DE GÜZEL SEVDİM KENDİ HALIMCA
VARIP GURBET ELE VASIL OLUNCA
DOSTLARDAN HABERİM SOR MELUL MELUL
SANAL ALEM dedikleri ve benim asla tanımadığım bu berbat çeberin dışına çıkamayan sahte yüzler ve Korkaklar gerçek insanların karşısına gerçek yüzleriyle nasıl çıkarlar onu sorgulamak gerekir..
Ömrünüze Duygularınıza Bereket...
Selamlar..