sanadır sevgili bu sitemim
Sevgiliye Sitem
İlk aşkımdın. Seninle tanıdım aşkı ben. Bir sevgiliye sahip olmayı ve ona ait olmayı seninle öğrendim. İlk sen tuttun elimi. İlk sen sarıldın bana sıkıca. Hiç bırakmayacakmış gibi. Ama sonunda ne yaptın? Çektin gittin. Hiç mi için sızlamadı?
Sen yaz günü üşümek nedir bilir misin? Sıcacık bir Ağustos gecesinde yüreğinde bir buz tabakasının oturduğunu hissettin mi hiç? Ellerin, ayakların, tüm vücudun alev gibi sıcakken yüreğin buz kesti mi senin? İçin üşüdü mü? Benim üşüdü. Hem de çok üşüdü. Yüreğim soğuktan katıldı ve sonunda kaskatı oldu. Şimdi hiçbir acı yüreğimi acıtmıyor. Çünkü o yürek artık ne acıyı ne de sevinci hissetmiyor. Yüreğimi benden alan sonra da katılaştıran sevgili yaptığına memnun musun şimdi?
Oysa ne umutlarla vermiştim yüreğimi sana. Hiç bitmeyeceğini düşündüğüm bir rüyada gibiydim seninle. Gözlerine baktıkça içim ısınır, sonsuz umutlar yeşerirdi yüreğimde. İlk aşkımdın. Seninle tanıdım aşkı ben. Bir sevgiliye sahip olmayı ve ona ait olmayı seninle öğrendim. İlk sen tuttun elimi. İlk sen sarıldın bana sıkıca. Hiç bırakmayacakmış gibi. İlk seninle çarptı yüreğim delice. Biliyor musun önceleri korkmuştum bu kalp çarpmalarından? Sanki kalbim yerinden çıkacak gibi gelirdi. Daha önce böyle bir şey başıma gelmedi diye hastalandığımı düşünmüştüm. galiba öleceğim, sevdiğimle sevmenin ve sevilmenin tadına varamadan öleceğim demiştim kendi kendime. Sonra sen bana bunun aşk olduğunu anlatmıştın da içim rahatlamıştı. Ne zordu o seni sık aramamak için kendime baskı yaptığım günler. Dur şimdi biraz hakim ol duygularına, her gün ilk arayan sen olma, nazlan biraz derdim kendime. Ama sonra dayanamaz yine arardım. Hele sen aradığında, yüreğim ağzıma gelir, heyecandan konuşamazdım önce. Belli etmek de istemezdim. Fakat sen hep anlardın heyecanımı. Bende bundan çok utanırdım.
Ne güzeldi her şeyin ilkini seninle yaşamak. Seven bir erkeğe gerçekten güvenebileceğimi seninle öğrendim. Güçlü bir erkeğin kanatları altında olmanın rahatlığını senin gibi mükemmel bir insanla yaşamak öyle huzur vericiydi ki. Hiç tedirginlik duymadan güvenmek, kendini rahatça sevdiğine bırakmak gerçekten güzeldi.
Sen kendinden önce hep beni düşünürdün. Dünyalar güzeli çiçeğim, gül yüzün hiç solmasın, gözlerin hep böyle gülsün, söyle şimdi ne yapmak istersin? dediğinde kendimi prensesler gibi hissederdim. Bir insan bu kadar mükemmel olamaz, benim sevgilim cennetten geldi galiba derdim hep arkadaşlarıma. Onlar da kıskanırlardı beni. Nasıl korkardım bize nazar değecek diye. Hani iki nazar boncuğu almıştım, birini kendime diğerini de sana takmıştım. Hatta sen sırf benim hatırım için takmıştın birkaç gün ve demiştin ki; korkma canımın içi biz birbirimiz için yaratılmışız, bize nazar falan değmez, ömrümün sonuna kadar seninim. Ama ben yine de hep Allah a dua ederdim bizi nazarlardan korusun diye. Sonra şükrederdim seni bana verdiği için.
Hayatımın mucizesi gibiydin. Gözümü açıp seni görmüştüm. İlk kez bir erkeğin farkına varmıştım ve o erkek benim sevgilim olmuştu. Üstelik beni çok seven, her an bunu hissettiren bir sevgili. Gerçekten bir mucizeydi bu. Önceleri az mı denemiştim sevgini. Gerçek mi diye? Ama sen o kadar olgundun ki, benim çocukça şımarıklıklarıma göz yumardın. Yaptığım her çılgınlıktan sonra affederdin beni. Sen daha çocuksun, büyüyeceksin derdin ya bana, bir hoşuma giderdi ki. Kendimi güvende hissederdim.
Haklıydın henüz büyümemiştim. Bir erkek nasıl idare edilir, ne söylenir, ne söylenmez, nasıl davranılması gerekir, hiç bilmiyordum ki. İlk kez bir erkek arkadaşım oluyordu, hem de aşık olmuştum. Hiç tanımadığım bir duyguya alışırken, elimden kaçacak diye de ödüm kopuyordu. Kolay değildi bu duygulara alışmak.
Şimdi düşündükçe, en çok buna şükrediyorum. Yani tüm bu deneyimleri seninle yaşama imkanını bana verdiği için Allah a şükrediyorum. Dünyaya tekrar gelsem ve sonunda yine seni kaybedeceğimi bilsem bile aşkı sadece seninle yaşamak isterdim. Senin yüreğinin güzelliğini, aşkının sıcaklığını, sonsuz hoşgörünü hiç kimseye değişemem ki.
Sen beni sevginle büyüttün. Gencecik bir kızdan, hayata sevgiyle bakan, mutluluk saçan genç bir kadın yaptın. Hep düşünmüşümdür bir insan nasıl böyle sabırlı olur, bıkmadan usanmadan sevgiyle yüreğini açar ve verici olur diye. İşte sen böyleydin. Bana nazlı bir çiçekmişim gibi davranırdın. Sanki kazara kırılacakmışım gibi, sarar sarmalardın. Senin yanında korku nedir bilmezdim. Sen benim gözbebeğimdin, hücrelerimin her zerresinde var olan sevgilimdin.
Şimdi söyle bana sevgili bu yaptığın hak mı? Beni burada çaresiz, sensiz, sevgisiz bırakıp gitmek reva mı? Bu kadar alıştırdıktan, kanıma işledikten sonra çekip gitmek var mıydı? Hiç düşünmedin mi . Ben onu bırakıp gidersem ne yapar, nasıl yaşar, kime sığınır, kime ağlar? diye. Bilmiyor muydun ki sen gittikten sonra benim sudan çıkmış balığa döneceğimi?
Bilmez olur muydun, biliyordun tabi. Bakma sen bana yine saçmalıyorum. Ama sen bilirsin benim bu hallerimi. Eğer sesimi duyuyorsan, benim küçük sevgilim boşuna üzüyorsun kendini, saçma saçma konuşma böyle diyorsundur. Sahi beni duyuyor musun acaba? Çektiğim acıyı fark ediyor musun, ne halde olduğumu biliyor musun? Bütün kalbimle biliyor ve duyuyor olmanı diliyorum.
Hani bana Ömrümün sonuna kadar seninim, diyordun ya hep. Hani ben de çok mutlu oluyordum ya, nerden bilecektik bunun gerçek olacağını. Üstelik çok yakın bir gerçek olacağını. Nerden bilecektik o iğrenç kazanın bizi çok erken ayıracağını. Ben nerden bilecektim hayatını benim için feda edeceğini. O korkunç kazada benim hayatımı kurtarmak için kendini ölümün kollarına bırakacağını. Yaptın da iyi mi oldu sanki? Beni sensiz bıraktın da mutlu mu ettin sanıyorsun? İnsan biraz olsun düşünmez mi, arkamda bırakırsam ne yapar bu kız diye? Sevebilir mi birini yeniden, benim gözlerime baktığı gibi bakabilir mi bir başkasının gözlerine? Sarılabilir mi, kalbini verebilir mi? Kendini korkusuzca teslim edebilir mi? Ben onu sardım sarmaladım, kutuların içinde pamukların üstünde büyüttüm, ne yapar benden sonra diye hiç mi düşünmedin?
Senin bu yaptığın, vicdansızlık. Sen bencilsin. Beni bir başıma bırakıp gittin. Sözüm ona beni düşündün. Ben senden böyle bir şey ister miydim ki? Hiç mi düşünemedin asla istemeyeceğimi? Ne vardı yine kendinden önce beni düşünmekte. Bak ne oldu şimdi? Arkanda yaşayan bir ölü bıraktın. Sanki son anda yine ikimizin yerine bir karar verip, beni de götüremez miydin? Hani tatile giderken hep öyle yapardın ya. Bana hiç sormadan karar verirdin. Bilmiyor muydun sanki, seninle her yere hiç düşünmeden gelen bu küçük kız, ölüme de koşar adım gelir? Hele de fırsat varken. Ama sen bunu yapmadın. Bencillik yaptın ve beni sensizliğe, sevgisizliğe bir de katılaşmış bir kalbe mahkum ettin.
Söyle sevgili, şimdi memnun musun?