- 939 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kutsal değil,saygın meslek!
Ülkemizde 1981 yılından beri 24 Kasım "Öğretmenler Günü" olarak kutlanmakta ve yapılan konuşmalarda öğretmenliğin "kutsallığı" ana tema olmaktadır.
Bir kavram,kurum veya olguya "kutsiyet" atfederseniz,onu günlük tartışmaların dışına çekersiniz ve eleştiriden de bir tür "muaf" tutarsınız.
Bu durum "mesleğin" gelişimine önemli bir engeldir.
Çünkü öğretmenlik mesleği,kutsallığından ziyade "saygın bir meslektir."
Kutsal genellikle verilen bir "sıfat" iken,"saygınlık" hak edilen/kazanılan sıfattır,özelliktir.
Mevcut Temel Eğitim Kanununda,"iyi bir öğretmenin,pedagojik formasyon,özel alan bilgisi ve genel kültüre sahip olması" gerektiği açıklanmaktadır.
Bu cümleden yola çıkarsak dahi,en az üç alanda kendimizi "sürekli eğitime "tabi tutup,geliştirmek gerekir ki saygınlığı önce hak etmiş,sonra da korumuş olalım.
Bu bağlamda 24 Kasımın meslek için bir "değerlendirme" ve "özeleştiri" günü olarak da ele alınmasında hem yarar,hem de gereklilik vardır.
Kutsallığı bırakıp,saygınlığa kafa yorma zamanıdır şimdi!
Hem unutmayalım ki,Hintlilerin milli kahramanı Gandhi şöyle demektedir:
-Kendimize olan saygıyı biz vermezsek,kimse elimizden alamaz.
Sınıfta etkin bir öğretmen olmak da "rolü" iyi oynamaktan,o alanla ilgili "iktidarı" korumaktan geçer/geçmektedir.
Ancak bu "iktidar"durumuna bilim dünyası "kafa yormakta",yeni gelen bin yılda "Nasıl bir eğitim sistemi/modeli bizi beklemektedir?"sorusuna cevap aranmaktadır.
Kısaca ortaya çıkan durum da şudur.
Yeni eğitim anlayışında dört(4) temel unsur önem kazanmaktadır:
1-Alışılmamış özellikler taşıyacaktır.
2-Sağlam ve mantıki bir temele dayanacaktır.
3-Hayal dünyasını geliştirici olacaktır.
4-Eğitim eğlendirici olacaktır.
Belki "saygınlığa" giden yolların "kilometre taşlarıdır" bunlar.
Anlamaya,denemeye ve düşünmeye değmez mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.