- 909 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tribünlere oynamak
Tribünlere oynamak, özellikle futbol maçlarında kullanılan ve deyim haline gelen bir anlatım şeklidir. Peki, neyi anlatır?
Yapılan işin faydasından çok, işin görünen kısmını ön plana çıkartmayı. Yani popülizm yapmayı, herhangi bir iş yapmayıp yapar gibi görünmeyi.
Mesela futbol maçlarında, takımın başarılı olmasını ve bunun için yapılacak olanları göz ardı edip, kendi ön plana çıkartacak, seyirciye hoş görünecek hareketleri yaparak, icraattan çok şova yönelmek.
Siyasetçilerde özellikle seçim dönemlerinde tribünlere oynarlar.
İcraatları ve vaatlerin de sınır yoktur.
Siyaset gündemimizin son günlerdeki moda deyimidir “Tribünlere oynamak”.
Sayın Başbakanımız son günlerde muhalefet partileri için bu deyimi sıkça kullanıyor.
Önce TDP lideri Sayın Çakıcı’ya bu deyimi kullanarak şu sözlerle bir çağrı yapmıştı “Ülkemizde önemli bir muhalefet partisinin Genel Başkanlığını yapmakta olan Sayın Çakıcı’nın siyasal tribünlere oynamak yerine, daha sorumlu bir anlayış takip ederek, ülke ve halkımızın menfaatlerine dönük çabalar içinde olması ülke yararına bir davranış biçimi olacaktır”.
Sayın Başbakan “Tribünlere oynamak” deyimini bu kez de KKTC’nin 28. Kuruluş yıl dönümü sebebiyle adaya gelen misafirlerle, Türkiye’nin Kıbrıs işlerinden de sorumla Başbakan yardımcısı Sayın Beşir Atalay onuruna verdiği yemekte kullandı.
Bu defa daha anlamlıydı.
Çünkü Sayın Başbakan, Sayın Beşir Atalay önünde muhalefet kesimine ince bir mesaj gönderiyordu.
“Gün, tribünlere oynama ya da siyasi rant elde etme günü değil.
Yarınlarımıza hizmet günüdür.
Hedefe ulaşmanın ön şartı, esası doğrunun, gerekenin zamanında gerçekleştirilmesi yönünde gösterilecek kararlılıktır.
Adadaki gerçeklerden, ekonomik akıldan, iyi niyetten kaynaklanmayan eleştiriler bu kararlılığımızı sindiremeyecektir”.
Sayın Başbakan bu cümlelerle mesajları adreslerine gönderiyordu.
Tabi ki mesaj en başta Sayın Beşir Atalay’a idi. Biz üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz ama iyi niyetten uzak eleştiriler var.
Bu yaklaşım elbette karşılığını buldu.
Sayın Atalay’ın “KKTC hükümetinin cesur adımlarına desteğimiz tamdır” sözleri hem hükümet, hem muhalefet hem de ülke insanına anlamlı bir gönderme oldu.
Hatırlanacağı gibi Sayın Atalay yaklaşık bir buçuk ay önce yine KKTC’yi ziyaret etmişti. Yapılan görüşmelerde KKTC hükümetinden bazı adımları daha hızlı atması istenmişti.
Örneğin, İlahiyat bölümü açılması gibi.
Ve Sayın Atalay’ın KKTC’nin 28. Kuruluş yılı için adaya yaptığı ziyaret esnasında bu konuda pek de beklenmeyen bir adım atıldı.
Eğitim döneminin nerdeyse ortasında, ani bir kararla Haspolat Meslek Lisesi bu adım için seçildi.
Hemen kısaca konu ile ilgili düşüncemi bir kez daha aktarayım. Kesinlikle bu düşüncenin karşıtı değilim.
Fakat olayın yapılış şekli çirkin ve ayıp.
Böyle bir düşünceniz varsa öncelikle gerekli altyapıyı oluşturur, tedbirleri alır ve gelecek yıl için hazırlıklarınızı tamamlardınız.
Hazırlığınızı yaptıktan sonra bu bölümle ilgili olan müracaatları alıp, eğitiminizi başlatırdınız. Bu konu bir eksiklikse, talep varsa mutlaka giderilmeli.
Fakat bu şekilde bir girişim tamamen “İyi görünme” adına yapılmış, yani icraatın değil görüntünün ön plana çıktığı bir hareket olmuştur.
Sayın Başbakan ve hükümet tribünlere oynandığını göstermiştir.
Başbakanın haklı olduğunu ve muhalefetin tribünlere oynadığını düşünürsek, bu noktada tribün Kıbrıs Türk Halkı olurken, Sayın Başbakan ve hükümetin oynadığı tribün Ankara hükümetidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.