- 6087 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARÖREN KÖY ENSTİTÜLÜ ÖĞRETMEN VELİ DOĞANAY
Veli Doğanay öğretmen o fotoğrafta kendini gösteriyor
Kayseri Sivas arasında yer alan Karaözü köyünde 1335 yılında doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Pazarören Köy Enstitüsü’ne girdi. Okudu, aydınlandı, bu okulda çalışmaları sırasında iş eğitimi ile kişiliğini buldu ve de yaşamı boyu sürdüreceği çalışma disiplinini burada kazandı. Bu disiplin aydınlık eğitim düşünceleri ile yoğrularak yıllarca sürdü. Binlerce öğrencisi bu aydınlıklardan payına düşeni bolca aldı.
Veli Doğanay öğretmen Pazarören’deki öğrenciliği sırasında Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün kuruluş çalışmalarına katılma şansını da yakaladı. 1941 yılında Hasanoğlan’a gelen Pazarören öğrenci ekibinde kendisi de vardı. Başlarında iki öğretmen, 10 eğitmen adayı ve 20 de öğrenci olarak Hasanoğlan’a geldiler. Her yer taş, kalas, tahta ve toprak yığınları ile doluydu. Okulları boşaltılan Kepirtepe Köy Enstitüsü öğrencileri önceden buraya gelmiş, köyün okuluna ve çevresine kurulan çadırlara yerleşmişlerdi. Onlar hiç zaman geçirmeden inşaat alanında gerekli düzeltmeleri yapmış, kireç söndürmüş, öbek öbek inşaat araç ve gereçlerini kullanıma hazır olarak yığmışlardı. Sevinç içindeydiler. Şöyle bir alanı gezip, çakır dikenlerine aldırmadan, Hasanoğlan’ın bu keklik kırını incelediler. Ağaç yoktu, tarıma elverişli işlenebilir bir alan da görmediler. Anlaşılan işleri zordu. Zordu ama onlar bu zorlukları aşmak için gelmişlerdi ve aşacaklardı.
10 Temmuz 1941 sabahı davul zurna eşliğinde, önde bayrak arkasında eğitmen ve öğrenciler büyük bir coşku içinde inşaat alanına doğru yürüdüler. Bir bayram gibi, bayram kutlamasına gider gibi yüzleri gülüyordu. Onları bu coşku ve neşe içinde gören Hasanoğlan halkı da peşlerine takıldı. Gerçekten o gün bir bayram vardı. Yürüdüler, yürüdüler alana vardılar. İpler gerilmiş, kazıklar çakılmış, kazma ve kürekler hazırlanmıştı. O an gelmişti, heyecanlıydılar…
Ve de Pazarören ekibi ilk kazmayı vurmak için hazırlandı. Nefesler tutuldu, eğitmen adaylarından bir arkadaş kaldırdığı kazmayı toprağa doğru vurdu… O anda bir alkış koptu, sevinç çığlıkları atıldı. Çünkü Hasanoğlan Köy Enstitüsü bu kazmayla oluşacak temeller üzerine kurulacaktı. Mutluydular.
İşte bu anı belgeleyen Mustafa Güneri imzalı fotoğrafa yıllarca imrenerek bakmış, bu mutluluğa bakışlarımla ortak olmak istemiştim. İlk kazmayı vuran ekibin coşkusu beni her gördüğümde çok etkilerdi. O fotoğrafı her gördüğümde ilk görüyormuş gibi hayranlıkla izlerdim. Alkışlar, gülen mutlu yüzler…
Ekibin tümü de Pazarören Köy Enstitüsü’nden gelen eğitmen adayları ve öğrenciler.
İşte bu fotoğraf, Mustafa Güneri’nin denklanşöre basması ile belgelenen bu an; tarihe, eğitim tarihimize bir belge olarak damgasını vuruyor. O andan bir görüntü sunuluyor bizlere. O coşkuya, oradaymışız gibi biz de katılıyoruz.
Bu fotoğrafın öyküsüne de ulaştım. Hayranlığım bir kat daha arttı.
O karede yer alan Veli Doğanay öğretmene ulaştım.
“Biz küçük olduğumuz için bizi yormayacak işlerle uğraşırdık. Su getirir, tuğla taşır, araçları temizleyip, bakımını yapardık. Büyüklerimizin çalışacağı alanlarda düzeni sağlar, kolay çalışma yapılabilir hazırlıkları tamamlardık. Bize çok ağır işler yaptırmazlardı.”
İlk kazmayı vurdukları yere binayı yaptılar. Üstüne çatı yapmaları gerekiyordu. Tahta ve keresteler hazırlandı. Yerde ölçülerine göre kesilip hazırlandılar. Kirişler, çatı makasları oluşturulmuştu. Marangozluk eğitiminden geçmiş olanlar çatıya çıktılar. Aşağıdan verilen kalas ve çatı makaslarını yukarıya sırasıyla vermeye başladılar. Veli Doğanay da aşağıdan yardımcı oluyor, istenen kalası bir ipe bağlıyor, yukarıda duran arkadaşı da çekiyordu. Epeyce çalıştılar. Kalasların çoğu yukarı çekilmişti. Veli Doğanay birini daha bağladı ve arkadaşının çekmesi için yukarıya doğru kaldırdı. İşte o anda ne olduysa oldu. Arkadaşının elinden ip kaymış, kalas tüm ağırlığı ile üzerine gelmişti. “Destek vereyim tutayım.” derken o ağırlıkla yere yıkılmış ve belini incitmişti. Ayağa zor kalktı. Onu Hasanoğlan köy meydanındaki çeşmenin su birikintisinden oluşan havuzun oradaki bir kavak gölgesine getirip yatırdılar. Hareket etmeden dinlenmesi gerektiği söylendi. Bir süre sonra yanına Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç geldiler. O doğrulmak istedi. Hasan Ali Yücel omuzuna dokunarak “Hayır kalkma, dinlen. Bir süre yatman gerekiyor” diyerek onun yatmasını sağladı. Sonradan iyileşti. Kalkar kalkmaz, inşaat alanına koştu. Yapılanları merak ediyordu. Yaptıkları yapı bitmek üzereydi. Yere çömeldi, bir süre hayranlıkla binayı izledi. Çalışan arkadaşlarına gülümseyerek baktı. Mutluydu, mutluydular.
Sağ olun Veli Doğanay öğretmenim. Sağ olun Pazarören Köy Enstitülü öğretmenlerim. Sağ olun.
Hasanoğlan’ın “Keklik Kırı” sayenizde, sizin attığınız adımlarla büyüdü, çoğaldı binalar. Küçük bir kent oldu. Sizden sonra gelenler de hiç durmadı, ağaç diktiler ormana döndü okul alanı.
Efil efil eğitim kokuyor esintilerde. Eğitim tohumları, sizin alın terleriniz, gücümüze güç katıyor. İyi ki vardınız, iyi ki hala varsınız.
Eğitim tesellimiz sizsiniz.
Sağ olun.
Mehmet ERBİL
www.mehmet-erbil.tr.gg
YORUMLAR
Mehmet Erbil
Nerede o köy enstitüleri ve onların aydınlık yüzleri...Onları kapatan zihniyet! bu milleti ve eğitim sistimimizi ne hale getirdiniz utanın!!! Hocamın ellerinden öperim...Sizede teşekkür ederim...
Mehmet Erbil
Buram buram güzellik.
Hasanoğlan efsanesinin başlangıcı.
Cumhuriyet tarihimizin en değerli oluşumundan bir kesit.
Onurlu bir insanın anılması.
Temiz bir yürek ve temiz bir yazı.
Teşekkür ederim.