- 1007 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Kıyamet Günü
Kıyamet, insanların hiç düşünmedikleri bir anda, daha önce hiç duymadıkları bir sesin duyulması ile başlar. Ve insanlar her şeyin çok yolunda gittiğini ve o şekilde değişmeden devam edeceğini düşündükleri anda, ani bir yakalanışla yakalanırlar.
Sur’a üfürülmesinden hemen önceki olayların herhangi bir günden hiçbir farkı yoktur. İnsanlar yaşamına devam etmekte, çoğu yaşam amacını ve sonunu aklına bile getirmeden yalnızca günü yaşamaktadır. Bir kısmı ertesi gün arkadaşına giderken giyeceği giysiyi, bir kısmı iş toplantısında konuşacaklarını düşünürken, bazıları uyurken ya da Allah’ı unutmuş çılgınca dans edip eğlenirken bu sesi duyacaktır. “Sur’a üfürüldü; böylece Allah’ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar.” (Zümer Suresi, 68) ayetiyle haber verildiği üzere, her şey bir anda başlayacak ve bir anda son bulacaktır.
İnsanın övündüğü, gücünden dolayı böbürlendiği bedeni “(Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar .”(Rahman Suresi, 41) ayetindeki gibi hiç ummadığı bir anda her yandan ölümle sarılıp kuşatılacaktır. Kişinin, yaşadığı korkunun şiddetinden, tutkuyla bağlandığı, sahip olmak için her türlü fedakarlığı göze aldığı hiçbir şeyi o an görmez olur; çünkü o gün yalnızca ‘can derdi’ vardır.
O gün yaşanacaklar Kuran ayetlerinde detaylı olarak anlatılır. İnsan, karşılaştığı dehşetli sarsıntılar, yerin ağırlıklarını dışarı fırlatması, dağların kökünden savrulup atılması, denizlerin tutuşması ve taşması, göğün yarılıp çatlaması, ayın yarılması, güneş ve ayın birleşmesi, yıldızların dağılıp yayılması ve dökülmesi gibi aklın kavrayışının ötesindeki bu dehşet verici olaylar karşısında, “..İnsan o gün: ’Kaçış nereye?’ der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. O gün, ’sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)’ yalnızca Rabbinin katıdır. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir. (Kıyamet Suresi, 8-13) ayetiyle bildirildiği gibi, kaçacak yer arayacak, ancak bulamayacaktır.
Kıyamet günü yaşanan korku ve dehşet dünya hayatını inkarla sürdüren kişinin aldığı bir karşılıktır. O gün yaşadığı dayanılmaz zorluklarla dolu azap, sonsuza kadar inkarcının peşini bırakmayacaktır. Birbiri ardına meydana gelen akıllara durgunluk veren olaylar, yüz çevirdiği Allah’ın sonsuz gücünü sergiler. İnsan bu güç karşısında alabildiğine aciz, çaresiz ve panik içindedir. Yaşadığı, pişmanlık, üzüntü ve korkudur. Her an kendisine sonsuza dek sunulacak olan azaba daha da yaklaştığını hisseder. Yaşadığı korku dolu anlar, yalnızca bu azaptan sınırlı kesitlerdir.
Kıyamet gününde yaşanan olaylar insan için hiçbir kurtulma olasılığının bulunmadığını tüm açıklığıyla ortaya koyar. İnkarcıların inanmadıkları o gün, apaçık gözleri önüne serilmiştir. Şimdi, evrenin bir yaratıcısının ve düzenleyicisinin olduğunu, O dilediği anda da her şeyin yok olacağını anlamışlardır.
Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir. (Hac Suresi, 1)
Fuat Türker
YORUMLAR
Allah, "eğer mü'minlerseniz, Ben'den korkun." buyurur. Ayetin Arapçası da birebir aynıdır. Allah korkusu bir buyruk olduğuna göre müminler için ibadet hükmündedir. Yanılgı ise şurada; Allah korkusunun dünyevi korkular gibi bir duygu olduğunun zannedilmesi. Allah korkusu dünyevi korkular gibi acı ve ıstırap veren bir duygu değil, bir ibadeti yerine getirmenin hazzını ve lezzetini veren bir duygudur. Yarın bu konuda oldukça detaylı bir yazı ekleyeceğim inşaALLAH.
Fikret TEZEL
''Allah çarpar!'' demek ki mi olumlu etki yapar , yoksa '' Allah gücenir!'' demek mi !
Korku, insanlara mutsuzluk verir. İslâm dini, öcü değildir, olamaz. Tüm insanlığa iyilik, güzellik, refah ve mutluluk getirmesi için indirilmiştir.
Ayetlerin orjinalleri elbette ki doğrudur, tartışılmaz ama meallerinin doğruluğu elbette ki tartışılır. Çünkü mealleri yazanlar kendilerince yanlış yorumlar yapaıp bu yüce dini korku dini gibi göstermekle dinimize ve insanlığa en büyük kötülüğü yapmaktadırlar.
Allah'ı sevmeyen ve sadece o'ndan korkarak inanırmış gibi yapanların, korkudan ibadet yapanların ibadetlerine Allah'ın ihtiyacı yoktur !
En güzeli, severek, inanarak, canı gönülden olan iman ve yapılan ibadettir.
Allah, öcü değildir !
Kur'an'da onlarca ayette hem peygamberlerin hem kitapların indirilme amacı insanları uyarıp-korkutmak ve onlara müjde vermek olarak bildiriliyor.
Dosdoğru (bir Kitap'tır) ki, Kendi Katından şiddetli bir azapla uyarıp-korkutmak ve salih amellerde bulunan mü'minlere müjde vermek için (onu indirdi); şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır. (Kehf Suresi, 2)
Biz bunu (Kur'an'ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için. (Meryem Suresi, 97)
Onların yolunda olan inananların da görevleri uyarıp-korkutmak ve müjde vermek. Kaldı ki Allah aşkından söz ettiğim yazılarıma oranla kıyametten, cehennemden söz ettiklerim çok çok azdır. Allah korkumuzu artırsın.
Allah korkusu, Kıyamet korkusu, Din korkusu !
Tüm bunların yerine Allah sevgisi, insan sevgisi , merhamet, vicdan gibi duygular işlense, çok daha yararlı olmaz mı hem dinimiz, hem de insanlık için ?
İslâma inanan zaten kıyamet gününe de, ahirete de, cennet ve cehenneme de inanmış demektir. İnanmıyorsa zaten konuşmanın yararı yok. Önceden korkutarak değil de sevdirerek öğretilse daha doğru olmaz mı ?