- 1163 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DEPREMLER KONUSUNDA YAPABİLECEKLERİMİZ (1) ...
Depremler, üzerinde yaşadığımız dünya yer kabuğunun yapısı gereği, zaman zaman karşılaştığımız ve karşılaşacağımız doğa olayları.Oluş nedenleri belli, bölgesel olarak yüksek ya da düşük deprem riski taşıyan bölgelerimiz belli, alınması gereken önlemler de belli ...
Son yaşadığımız Van ve Erciş de olan üzücü deprem nedeniyle, yine yüzlerce insanımızı kaybettik, binlerce insanımız ise, zor iklim şartlarında, çadırlarda, bir çok temel ihtiyaçlarını bile normal biçimde karşılayabilmekten aciz durumda cefa çekmekteler...Bir yandan çeşitli sevdiklerini kaybetmenin derin acısı, bir yandan da hayatı sürdürebilmenin çabaları ...
Yazık ... Her şeyden önce, yazık insanlarımıza ... Asla böyle durumlar insanlarımıza reva görülmemeli... Yapılabilecek her şey, akıl , mantık, insanlık ve bilim’in ışığında düşünülerek derhal yapılmalıdır artık...Bu konu, insani bir sorun’dur.Asla politik amaçlara alet edilmeye çalışılmamalı, yalnızca insani bakış açısıyla bakarak, en insani çözümler üretilerek uygulamaya geçirilmelidir.
Bu yazımda ben , kendimce düşünebildiğim, üretebildiğim düşünceleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.Konuya ilişkin, tüm dostlarımızın da pozitif yönde katkılarını bekliyorum ...
BENCE, YAPILABİLECEK İŞLER :
1- Her bir vatandaşımızın, doğumundan itibaren , yaşama hakkının olduğunu, ve bu yaşam hakkının korunmasının da "devletin asli görevi " olduğunu kabul ederek ; hangi gerekçe ile olursa olsun, deprem nedeniyle, sel, çığ düşmesi ve benzeri tüm doğa olayları nedeniyle oluşabilecek ve her bir insanımızın hayatını kaybetmesine, mağdur durumlara düşmesine, aciz hallere düşmesine neden olabilecek her tehlike, risk, "DEVLET’ÇE" araştırlmalı, incelenmeli, belirlenmeli ve bu riskler tamaiyle ortadan kaldırılmalıdır.Bu konuda yapılacak tüm uygulamalar "DEVLETİMİZİN ASLİ GÖREVİ’DİR" ... Önce, bu saptamayı yaparak konuya girelim...Bu amaçla,"AFET İŞLERİ BAKANLIĞI" ya da benzeri isimde, bütün çalışmaları tek elden yürütecek olan bakanlık kurulmalıdır.
1- Bu Bakanlık içerisinde; sel , toprak kayması, deprem ve benzeri afetler konularına ilişkin tüm bilim adamlarının bulunduğu Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve bireysel olarak, konuya katkı yapacağına inandığımız tüm diğer insanlar , "araştırma, inceleme, tespit, çözüm oluşturma ve uygulama" çalışmalarında aktif olarak görev yapmak üzere görevlendirilmelidir.
2- İnşaat sektörü’nün, yapı uygulamalarının, yalnızca "ticari bir kazanç kapısı" ve bazı akılsız kişilerin "rant kapıları " durumundan çok hızlı bir biçimde çıkarılması sağlanmalıdır.
3- Bir yapıya, inşaat ruhsatından başlayarak, plan, projelerinin tanzimi, incelenmesi ve yapının inşaatının uygulamasına başlanması, çeşitli yapı aşamalarında uygulamaya ilişkin inceleme ve değerlendirmelerin yapılarak "onay" lar verilmesi konularında , ve yapı inşaatının tamamlanmasından sonra da "iskan" izninin verilmesi aşamalarında, EN BÜYÜK YETKİ, "BANA GÖRE" BU KONUDA AFET SİGORTALARINI YAPACAK, VE AFET SONUCUNDA OLUŞABİLECEK TÜM HASAR , CAN VE MAL KAYIPLARIYLA İLGİLİ MADDİ VE MANEVİ KAYIPLARDAN HASARLARDAN DOLAYI "TAM SORUMLU" OLARAK TÜM BUNLARI TAZMİN ETMEK’LE GÖREVLİ OLACAK OLAN "" AFET SİGORTACISI ŞİRKETLER OLMALIDIR "" bİR AFET DURUMUNDA OLAĞAN ÜSTÜ ZARARLARIN HASARLARIN VE CAN KAYIPLARININ TAZMİNAT BEDELLERİNİ TAM OLARAK ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ OLAN AFET SİGORTASI ŞİRKETLERİ, HİÇ BİR BELEDİYENİN, VALİLİĞİN, BAKANLIĞIN, ŞU YA DA BU KİŞİNİN KİŞİSEL ÇIKARLARI VE KLASİK "RÜŞVETİMİ ALIRIM, GÖZLERİMİ KAPARIM, SALLARIM BAŞIMI, ALIRIM MAAŞIMI " MANTALİTESİYLE YAPABİLECEKLERİ AFFINIZA SIĞINARAK YAZMAK ZORUNDAYIM "ŞEREFSİZCE YAVŞAKLIKLARINA" GÖZ YUMAMAZ ... ZARARLARI, HASARLARI ÖDEYECEK OLAN KURUMLAR İÇİN, ASLA BU TÜR İNSANLARIN SUİSTİMALLERİNE GÖZ YUMULMASI DÜŞÜNÜLEMEZ...bU KURUMLAR, ÖZEL SEKTÖR FİRMELERİDİR VE "ZARAR ETMEK İÇİN DEĞİL" , "KAR ETMEK AMACI İLE ÇALIŞIRLAR...KAR EDEBİLMELERİ İÇİN DE, MUTLAKA MUTLAKA AFET SİGORTASI YAPACAKLARI YAPILARIN AFETLERDEN "HİÇ BİR HASAR GÖRMEMESİ ŞARTTIR" ...bu kısım önemli olduğu için , anlayışınıza sığınarak, büyük yazı karakterleri kullandım... Sonuçta, "Devlet malı deniz, yemeyen domuzdur" anlayışı ile tüm afetlerde vatandaşın can ve mal kayıplarına uğramasına ve devletin de çok büyük miktarlarda afet giderlerine sebep olan bazı "çakallar" , Afet sigortacısı özel sektör şirketlerinin afetler nedeniyle "iflas" etmek istemeyecekleri için "adet zararlıları" ve "insan zararlıları yaratıklar" olduklarının bilinciyle yapmaya çalışacakları suistimallere hiç kimse fırsat vermeyecektir...O çakal tiplerin rüşvet çarkları da durdurulmuş olacaktır.
3- kamu’da 25 yıl mimar teknik personel olarak görev yapmış biri olarak, bu 25 yıllık çalışmalarım boyunca, nüfusu yaklaşık 400 000 civarında bir belediyenin Fen İşleri Müdürlüğü görevini 6 yıl kadar sürdürmek dahil, bir çok teknik görevlerde bulundum...Çıkar odaklarının dalavere ve çıkar çarklarının dişlileri arasında çok kaldım.Rüşvet ve suistimal kokan hiç bir işin içinde olmadım ve gördüğüm her yerde de, bu tür insanların "ellerini kırdım" ...Bu yazı’nın konusu oldukça geniş ve uzayacak.Bunu hissedebiliyorum.(1) , (2) gibi devam eden bir yazı dizisi haline gelebilir dostlar...
Dğal olarak, görev yaptığım Belediyede,"istenmeyen adam, sevilmeyen bürokrat" konumuna yükseltildiğimi tahmin etmeniz zor olmayacaktır.Bal tutanlar parmağını yalamak çabasındayken "deveyi hörgücüyle götürmek amacındaki zat-ı alilerimiz, bana karşı topluca cephe almışlar ve gereklerini de yapmışlardır...Yaptıkları hiç bir şey, doğruları söylemekten ve doğruları yapmaktan beni vazgeçirememiştir...Bünün kamu deneyimimin ışığında, bu konulara ilişkin yazdığım ve sizlerle paylaşmaya çalıştığım her şeyin benim kendi inandığım , kendi uyguladığım kendi doğrularım olduğunu bilmenizi isterim...Konumuzun çok çok özel ve tüm toplumumuzu, insanlarımızı ilgilendiren "GENEL BİR KONU" oluşu nedeniyle, kişisel hususlara fazla girmemeye dikkat edeceğim dostlar...
Yazı içeriğine yeni eklemeler yaptıkça bu yazıya "güncellemeler yaparak" ekleyeceğim...
Edebiyat Defteri site dostlarımızın da her konudaki katkılarını "eleştiriler, yorumlar" eklemek suretiyle vermelerini bekliyorum.
Şimdilik, selam, sevgi ve saygılarımla ...
*** Buradan itibaren bu konu ve bu yazı devam edecek ... ***
4- Şimdi birlikte şöyle düşünelim... Bir ülkede, Devletin zengin ama halkın fakir olması düşünülebilir mi ? ... Şu an bu yıl için düşünmeye devam ediyoruz dostlar : Ülkemizde kişi başına milli gelirimiz yani "gayrı safi milli hasıla" mız her vatandaşımız için yıllık 10 000 doların üzerindedir.Bunun anlamı şu’ dur.4 kişilik bir ailenin 1 yıllık milli geliri toplamı 40 000 dolar dır...tl cinsinden yazalım dilerseniz 40 000 * 1,750 = 70 000 TL eder... İyi de BU " 1 yıllık kişi başına milli gelirimiz bu 4 kişilik ailenin yuvasına , ne olarak giriyor bir düşünelim... Eğer 4 kişilik bir aile için bu devlette kişi başına yıllık milli gelirimiz 10 000 dolar ise, vede 4 kişilik bir ailenin aile milli geliri 40 000 dolar ise, bu 4 kişilik ailelerin kira evlerinde, toprak damların altında, depreme dayanıksız riskli binalarda kira vererek sürünmelerini seyredeceğine bu devlet ; "Yahu bu ailenin 1 yıllık geliri 70 000 tl zaten...Şu anda bu fiyatlara 1 yıl içerisinde 1 adet evi alabilecekleri kadar bir milli gelirimiz var.Bu gelirlerini hiç olmazsa 1 yıl için de hakkı olan bu aileye verelim.Tamamen yepyeni, depreme dayanıklı sıfır evlerini alabilip kisadan kurtulabilsinler" demesi gerkmez mi bu devletimizin?
Madem ki bu kadar yıllık milli gelire sahip insanlarımız vardır, peki her bir insanımızın gırtlağını sıkarak hakları olan milli gelir paylarını ellerinden alanlar kimdir? Devlet neden böylesi bir eşkiyalığa izin verir ki? ... Her bir vatandaşımızın, her bir yurttaşımızın her bir insanımızın , bu vatan topraklarımız üzerinde de, bu hepimize hizmet ile görevli devlet dediğimiz yapı üzerinde eşit haklarımız vardır... Ben bu ülkenin ve bu devletin eşit haklara sahip bir vatandaşı, bir insanı olarak , bu devletten, "gayrı safi milli gelirimizdeki kişi başına düşen kendi milli gelir payımı istiyorum" Bunu her bir vatandaşımızın da istemek hakkı vardır... Devlet, bu hakları insanlarımıza verebilmekle mükelleftir.Haklarımızı çalan hırsızlarla oynaşlık yapan devlet değil, her bir halkının, insanının kişi olarak devletimizce üretilen zenginlikten hakkı olan gelirlerinin o insanlarımızın eline geçmesini sağlamakla görevli olan ve bunu gerçekleştiren devleti istiyorum ben...
Aslında ülkemizde yaşayan her aile 1 yıl içerisinde kendi evini alabileceği kadar zenginlik üretmektedir bu ülke ... Toptan olarak üretilen tüm zenginliklerimiz, toptan olarak tüm insanlarımız arasında hakça paylaştırılmak zorundadır ... Ortalama kişi başına milli geliri yıllık 10 000 dolar olan bir gariban insanımızı düşünün.ne kendinin ne de evindeki çocuklarının, eşinin üzerine 1 m2 lik bir toprak parçacığı bile yoktur.Evi, barkı yoktur.Kiralarda sürünmektedir...Devletin görevi nedir? Bu vatandaşa , milli gelir ortalamasından bu vatandaşımızın hissesine düşen ortalama payının çalınıp çırpılmadan bu insanlara verilebilmesini sağlamaktır.Offf of... :)) Dert bir değil ki dostlar ...Ama her şey birbirine bağlı, birbirini tetikliyor her şey işte...
Adamcağız depremde çökeceği aşikar olan çürük binada barınmaya çalışırken sen devlet olarak bakacaksın.Bu vatandaşın evi bu dur.Yoksa yoktur diyeceksin.Deprem olacak binalar çökecek.Sen o zaman gidip, o bölgede "KALICI DEPREM KONUTLARININ ACELE İNŞAATINA BAŞLAYACAKSIN" o insanların ölmeden önce, ihtiyaçları olan sağlam ve kendilerine ait konutlarını yapıp verebilseydin, zaten o vatandaşlarının devlet olarak senin zenginliğindeki 1 yıllık milli gelirlerindeki paylarıyla bunlar haklarıydı ... Ölmelerini bekledikten sonra, deprem konutları "kalıcı konutlar" yaparak evi yıkılan vatandaşlara dağıtan devlete de bakın ...
ah devlet vah devlet sen neymişsin sen dedirtir insana ...
*** Bu yazı kaldığımız yerden devam edecek dostlar ... Saygılarla ... ***
Her yazı, uzadıkça sıkıcı olmaya başlayabiliyor dostlar.Ama mecburen bu yazıma eklemeler yapıyorum.Sayfadan düşmedi gitti çünkü...Dostlarımız sitemize, yazı eklemekte biraz ağır kalıyorlar demekki...Buradan eklemelerimi yaparak devam edeyim konuya müsadenizle ...
5 - DEVLETİ VE DOLAYISIYLA MİLLETİ ZARARA UĞRATMAK ALIŞKANLIĞINDAN NASIL KURTULABİLİRİZ??
BUYRUN:
Temel prensibimiz şu olmalıdır millet ve devlet olarak : "ASLA BİZİ KİMSE ZARAR ETTİREMEYECEKTİR" .. Bu temel prensibimizin altını kolayca doldurmaya başlayalım haydi birlikte : NASIL? :
5- a) Basit düşünce mantığı ile, herhangi bir zarar durumunda zararın millet ve devlet olarak üzerimize kalmasını önlemek için, zararlara karşı "SİGORTA SİSTEMLERİ" ni kullanmamız gerektiğini artık iyice öğrenmeliyiz hem halk, hem de devlet olarak ...
" Devlet olarak görevimiz gereği yapacağımız her inşaat " mutlaka "ÖZEL SEKTÖR FİRMALARINCA HASARLARA KARŞI TAM SİGORTALANMAK ZORUNDADIR " Bu da demek oluyor ki, Devlet olarak bir yerlerde bir inşaat işi yaptıracağımız zaman, suistimalci, rüşvetçi, adam sende ci, salla başı al maaşı’cı yamuklar değil, o inşaatı "HASARLARA KARŞI SİGORTALAYAN" ve de , hasar oluştuğunda "BÜTÜN MADDİ VE MANEVİ HASARLARIN BEDELLERİNİ TAKIR TAKIR DEVLETE ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ OLAN ÖZEL SEKTÖR ÖZEL SEKTÖR SİGORTA ŞİRKETLERİ " o inşaatın başından sonuna kadar kartal gibi işin başında tüneyeceklerdir ... Eee kolay değil...Bir hasar oluştuğunda misliyle ödemek zorundadırlar ve deee " ÖZEL SEKTÖR ASLA ZARAR ETMEK İSTEMEZ " ... Demek ki neymiş?? Devlet eliyle yapılan yapılacak olan her türlü yapıların " SİGORTALARI " MUTLAKA CİDDİ VE GÜVENİLİR, ULUSLAR ARASI CAMİALARDA SAYGINLIK KAZANMIŞ ÖZEL SEKTÖR SİGORTA ŞİRKETLERİNE SİGORTA ETTİRİLECEKTİR ...YAPILAR BİTTİKTEN SONRA DEĞİL...İNŞAATINA BAŞLANMADAN ÖNCE, İHALESİ VE İŞE BAŞLANMA SAFHASINDA BU SİGORTA SİSTEMLERİ OTOMATİK OLARAK DEVREYE ALINACAKTIR... YAHU BİZ HALK YA DA DEVLET OLARAK NEDEN HASAR BEDELİ ÖDEMEK ZORUNDA KALALIM Kİ? ARSLANLARR GİBİ ÖZEL SEKTÖR FİRMALARI VAR İKEN? HI?
Evet ... Adamlar işlerini sıkı tutarlar.İflas etmek istemedikleri için yavşaklarımızın yavşaklıklarına asla müsamaha göstermezler ... Üç beş yavşak şerefsiz yüzünden, binlerce insanımızın canlarını ve mallarını kaybetmeleri üzüntüsünden ve tehlikesinden bütün insanlarımızı kurtarmış oluruz...Ayrıca da, o üç beş şerefsiz yavşak köşe dönecekler diye, meydana getirilen can ve mal kayıplarını BÜTÜN HALKIMIZIN MAĞDURİYETİNE SEBEP OLAN BİÇİMDE DEVLET ÖDEMEK ZORUNDA KALMAYACAKTIR DOSTLAR ... AKLIN YOLU BİR DEĞİL MİDİR ? NEDEN HEP APTALI OYNUYORUZ BİZLER? AZICIK AKILLI OLALIM DİYORUM.
Madem ki yazı bana ait, dilediğim yerine küçük eklemeler yapabilirim değil mi dostlar ?
1- ANIMSIYORUM DA :
Yıl , 1998 ... Bir Fen İşleri Müdürlüğü hizmet binasına bakmışım ve bu binanın üzerine sonradan eklenen 1 ilave kat’ ın kesinlikle risk oluşturduğunu, bu binanın bu kadar kat yükünü taşıyamayacağını üst amirlerime söyleyerek yıkılmasını öneriyorum.Dahası o ilave katın yıkımını fiilen gerçekleştiriyorum.Binada kat adedi zemin + 3 e düşüyor ... Kendim o binada fiilen hizmet vermekteyim... O an için konu kapanıyor... 1 yıl sonra, 17 Ağustos 1999 Gölcük,marmara depremi meydana geliyor.Ve bu bina yıkılmadan ayakta kalabiliyor.Hafif hasarlı olarak.O ilave katın yıkımını gerçekleştirmeseydim, binanın kesinlikle yıkılacağı net olarak ifade ediliyor ... BU ANILARIM IŞIĞINDA, "O YAVŞAKLAR VE YAVŞAKLIKLARI" biçimindeki ifadelerimden, ilgililerinin gereken hisselerini alacaklarını düşünüyorum dostlar ...
BİR HATIRLATMA :
Dünyanın en önde gelen petrol şirketlerinden birisinin bir petrol platformunda meydana gelen patlama sonucu petrol sondaj kuyusundan fışkırarak denize akan petroller nedeniyle 10 -20 milyar dolarları bulan tazminat bedelleri ödenmiştir...Sigorta şirketleri , buna benzer her durumda SİGORTA ETTİKLERİ TESİSLERE AİT HASAR BEDELLERİNİ SON KURUŞUNA KADAR ÖDEMEKTEDİRLER...
İKİNCİ HATIRLATMA :
Şu anda Sayın Başbakan Erdoğan Ercişte, vatandaşlarımıza, DEVLETİN NASIL HASARLAR ÖDEYECEĞİNİ VE VATANDAŞA NASIL KONUTLAR YAPIP AĞUSTOS AYINA KADAR TESLİM EDECEĞİNİN MÜJDELERİNİ VERMEKTEDİR.BUNLARIN HEPSİ DEVLET BÜTÇESİNDEN YAPILACAKTIR...OYSA BU YAZIDA AÇIK VE NET ANLATTIĞIM SİGORTA SİSTEMLERİ VE ÖZEL SEKTÖR SİGORTA ŞİRKETLERİ DEVREYE GİRDİĞİNDE, TÜM HASAR BEDELLERİ CAN VE MAL KAYIPLARINA AİT TAZMİNAT BEDELLERİ O SİGORTA ŞİRKETLERİ TARAFINDAN ÖDENECEKTİR.DEVLETİN BÜTÇE GELİRLERİ VE ÜLKENİN KAYNAKLARI İSE, ASIL SAHİBİ OLAN HALKIMIZIN "KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRDEKİ HAKLARI OLAN MİKTARLAR KADAR İNSANLARIN, AİLELERİN EV SAHİBİ YAPILMASI, ARSA SAHİBİ YAPILMASI BİÇİMİNDE KENDİLERİNE GERİ VERİLMESİ ŞEKLİNDE UYGULAMALARA BAŞLANABİLMELİDİR DOSTLAR...BUNUN NE SOSYALİZM NE KOMÜNİZM YA DA BAŞKA SİSTEMLERLE İLGİSİ YOKTUR...DEVLET, HALKIN HİZMETİNİ GÖRMEKLE MÜKELLEF ( GÖREVLİ ) BİR KURUM İSE, ÖNCELİKLE BARINMA, SAĞLIK, EGİTİM VE İŞ BULMA KONULARINDA SORGUSUZ VE SUALSİZ HER VATANDAŞIMIZIN BU DEVLETİN BU VATANIN HER KARIŞ TOPRAĞINDA OLAN HAKLARINI , HER YIL PEYDERPEY O İNSANLARIMIZA VERMEK ZORUNDADIR...ÇAKALLARA YEM EDMEK ZORUNDA İSE ASLA DEĞİLDİR ...
YORUMLAR
Mert YİĞİTCAN
Saygı ve sevgiyle.
Mert YİĞİTCAN
Saygı ve sevgiyle.