- 789 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BENİ EN İYİ KİM ANLAR?
1960’lı yılların başında doğanlar, beni en iyi siz anlayacaksınız. Biz, 1970’li yıllarda tanıştık sizlerle. Arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu bilmeden, dostluk kavramını anlayamadan. İlkokulda, Ortaokulda, Lisede, ya da mahalleden arkadaştık. Kol kola aynı şarkıların nakaratlarını birlikte söylerken, o şarkıların sözleriydi bize sevdayı anlatan.
Ümit Yaşar Oğuzcan’dan, Ahmet Muhip Dranas’tan, Cemal Süreya’dan dinlemiştik sevda sözlerini. Şiirlerini ezberleyip, aynı bahçelerde oyunlar oynamıştık.
Bağırsam beni duyar mısınız?
Leyla, Yurdagül, Nermin, Nezihe, Göksel, Nihal, Semiha, Güneş, Nahide, Hülya, Sevim, Gülseren, Saniye, Esra, Esin, Asuman, Sevil, Ayşe, Olcay, Azmi, Oğuz, Selahattin, Gündüz, Zülfettin, Cumhur, Tahsin, Erol, Caner, Sinan, Çetin ve isimlerini buraya sığdıramadığım daha niceleri.
Duydunuz mu beni, hatırladınız mı?
Hani, patlamış mısır kokan sinemada, siz kovboy filmlerini, biz kızlarda aşk filmlerini izlerdik. Hani, her tarafın mis gibi meyve koktuğu yerli malları haftasını birlikte kutlardık. Ben çam kokulu aşağı mahallenin kızı, siz ise çiçekler kokan yukarı mahallenin çocuklarıydınız.
Erkek arkadaşlar bu sözüm sizlere. Okulda çok iyi arkadaşlık yapardık tıpkı kardeş gibi. Ancak dışarı çıkınca selamı sabahı keser, sizleri tanımazdık.
Bizi affedin!
Öyle öğretilmişti bize de. Tıpkı size “mahallenin kızları sizin kardeşinizdir “ dedikleri gibi…
Birlikte, okulun duvarlarına oturup, sımışka çitlerdik. Bahçelerden birlikte gül çalardık, meyve çalardık büyüklerimiz görmeden, gizlice… Bahçe sahipleri sopalarla koştururdu peşimizden, kaçardık. Sorulara cevap vermez susardık. İspiyonlamak nedir bilmezdik. Biz böylesine güzel bir kardeşliğin çocuklarıydık.
Cem Karaca, Barış Manço, Edip Akbayram posterleri biriktiren, Türkan Şoray’ın filmlerini kaçırmayan diğer sokağın çocukları beni hatırlamadınız mı? Hepimiz, “Samanyolu” şarkısını dinlerken sevdiğimize göz kırpmadık mı? O şarkıyı birlikte söylemedik mi? Hani sözleri şöyle başlardı;
Sen kalbimin mehtabısın, güneşisin
Sen ruhumun vazgeçilmez bir eşisin
Bir şarkısın sen,
Ömür boyu sürecek.
Hep birlikte şarkılardan fal tutmadık mı? Şimdiki şarkı senin şansına olsun, sonraki şarkı benim şansıma demedik mi? İstediğimiz şarkı çıkmayınca mızıklanır, sonra da birbirimizin boynuna sıkıca sarılmaz mıydık?
Âşık olmanın tüm güzelliklerini, aşkın en romantik hallerini yaşadık sessizce. Kimseler duymadan, kimseler görmeden. Nice karşılıksız aşklara şahitlik ettik. Başlamadan biten aşkların ardından hep birlikte ağlarken Tanju Okan’ı dinledik, yine hep beraber.
Bu akşam çok efkârlıyım,
Kalbim neden kan ağlıyor,
Bunu bir bilsen sevgilim,
Mahallenin kızlarına yan gözle bakamaz terbiyesini alan siz erkek arkadaşlarımız, içinizde aşkın iyileşmeyen yarası olsa da, bize hep kardeşiniz gibi davrandınız. Arkadaşlık, kardeşlik o kadar kutsal anlatılmıştı ki, olmazdı...
Size sonsuz teşekkürler.
Biz güvenmeyi sizin sayenizde öğrendik.
Hatırladınız mı beni, ben kimim ?
Ben çam kokulu İnönü mahallesinin kızıyım. Sizde çiçek kokulu yukarı mahallenin çocukları,
Azmi, sen şu tepedeki evde oturmaz mıydın? Ya sen Leyla, sizin eviniz bahçeli değil miydi? Peki ya sen Oğuz, neden burada yanımızda değilsin, yine neden ortadan kayboldun, izini kaybettirdin.
Hepinizi tanıyorum, hepinizi seviyorum.
Hatırlar mısınız, birbirimize ertesi gün okulda radyo tiyatrosunu, arkası yarını anlatırdık heyecanla. Televizyonumuz yoktu, ama kocaman büyük radyolarımız vardı.
Ya terör onu hatırlayanınız var mı? “Hiç unutur muyuz“ dediğinizi duyar gibiyim. Bizim nesil romantizm ile terörün ortasında sıkışıp kalmıştı. Nice canlar heba olmuştu sağ sol uğruna. Nice aşklar yitip gitmişti, bu kavgada.
Artık mahallelerimiz eskisi kadar güvenli, sokaklarımız eskisi kadar neşeli değildi. İşte hepimiz o yüzden memleketimizi terk etmiştik. Herkes bu yüzden şansının peşine düşmüştü başka başka şehirlerde. Terör her birimizi bir yere savurmuştu.
Hatırladınız mı beni?
Ben hepinizi hatırladım dostlar. Bizler aynı bahçenin çocuklarıydık, geleneklerimiz aynı, şivemiz aynı, havamız suyumuz aynıydı.
Ben, yine yağan karın ardından kardan adam yapmanın gücünü istiyorum, arkadaşlarımla kartopu oynamanın heyecanını istiyorum. Saklambaç oynarken çimenlerde yalınayak koşmak istiyorum. Kısacası, yine o günlerdeki gibi basit ve mutlu yaşamak istiyorum.
Haydi, dostlar çıkın ortaya, 70’li yılların mert delikanlıları, hanımefendi genç kızları, sağcısı, solcusu, alevisi, sünnisi, kürdü, çerkezi, lazı… Her şey bir yana arkadaşlar çıkın ortaya, yine sevgi ve kardeşlik kokan ellerinizi uzatın tutmak için bekleyen geçmişin dostlarına.
Anlatacak çok şeyiniz vardır biliyorum, çıkın ve anlatın. Yapacak çok şeyiniz vardır yine hep birlikte el ele, omuz omuza yapalım. KARDEŞÇE…
Hülya TÜRK
15/01/
YORUMLAR
Dostluk her zaman kazansın, kardeşlik her zaman değerlidir diyoruz da, maalesef lafta kalıyor bunlar. Okuduktan sonra, özellikle sizin kuşağın dostluk ve arkadaşlıklarını gıpta ettim. Ben 60'lı yılların sonunda doğdum, 70'li yıllarda bir çocuk, 80'li yıllarda bir gençtim.
Yakınçağa, Uzay Çağı diyorlardı kitaplarda. Bilmiyorum, bizden sonra hangi çağın bilgisi konuldu. Teknoloji çağı olabilir, en yakını bu. Ama bence, mekanik çağ koysunlar, insanlar robotlaştı, duygular sanallaştı. Kalplerimiz, yerini çıkar ilişkilerine aldı.
Anam derdi ki, ben küçükken, yani küçük dediysem de yine vardım 17-18'imde,, " oğlum sütümü helal etmem komşumuzun kızına bakarsan" derdi.
Bir süt davasıdır gitti epeyce.
Sonunda bir komşu kızıyla evlendim ama o mahalleye yeni taşınmıştık, anamın sütü helaldi yine...
teşekkürler,,, yazınız bunları düşündürdü,,,
selamlar,.,,
HÜLYA TÜRK
Sevgi ve dostlukla.
Hülya Hanım, yazınızı içim burkularak okudum. Ne güzel günlerden bahsetmişsiniz. Unutulmaz günlerimizdi o günler bizim. Mahallenin delikanlıları ağabeyimiz, kızlar da onların namusu olur, kimse kimseye yan gözle bakmazdı. Bakanlarda birbirlerini ölesiye sever, çoğu o masum aşklarını hiç doğurmadan yüreğinde öldürürdü.
Sevgili Hülya, haydi bir etkinlikte buluşalım ve eğer kar yağarsa hep birlikte kocaman bir kardanadam yapalım. söz müüü.
sevgilerimle...
HÜLYA TÜRK
O kuşağın çocuklarından biri de bendim. İstanbul'un köylerinde seyyar sinemacılık yaptım yıllarca. Yazları köy meydanlarında ağaçların arasına kurdum beyaz perdeyi. Türkan Şoray'lı, sadri Alışık'lı, Vahi Öz'lü, Mualla Sürer'li, Necdet Tosun'lu, Ayşecik'li, Ömercik'li filmler oynattım onlara. Kadınlar kızlar bir tarafta, erkekler diğer tarafta oturup seyretti. Kimi filmlerde güldük, kimilerinde ağladık birlikte. Hiç ayrımcılık bilmedik biz o zamanlar. Kim kürttü, kim lâzdı, kim alevi kim sünnîydi, hiç önemsemedik. Siyaset böldü bizi, terör parçaladı dostluklarımızı. Artık filmlere değil, yitirilen canlara ağlıyor, bizimle dalga geçen siyasilere de ancak gülüyoruz, sövmeyi kendimize yakıştıramadığımız için.