Tıklım Tıklım Sensizlik Nazlıcan
23.23.2010
*Eski Aşk ahiti...
Giden en büyük suçu işlemiştir. Bir yüreğin katili olmaktan daha ağır vebal var mı ki? Bu dünyanın en üst duygularından biri aşk değil midir? Uğruna bütün fedalarımızı harcadığımız kaç duygu var ki?
Oysa sen gitmelerin bestesi oldun. Sol yanımda çalınmayan türkülerin hüzünlü kavuştaklarında tekrarlandı dünyan.
Sonra kalkıp bir erkek nidasıyla, gamsızlığıyla, ürkmeden ve de arkana bakmadan gittin.
-Gözyaşlarını bende bitirdin sanırım. Bendeyken, bende erirken, yanımdayken damlalarının filmi vardı. Islak acıların vardı. Senden akan , beni yakanlar vardı.
Yaralım dilgeç eyliyor
….: Senden gitmek hayatı temize çekmektir.C’anımdan canlar üretmektir, hep bende kalışa seni kalaylamaktır. Sen şairsin, bilinçsiz belki yaptın ;ama gitmek için bütün sevi’siz tufanlarını serdin.
….: “Dedim ki sakın şair sevme yazmak için seni terk eder diye kendi kendime. “Gel gör ki kadınım, sevmiştim, bütünlerimi sende bozdurmaya gelmiştin. İlklerim vardı. Sende son olsun istedim.
-Aşk dilenciliğine soyunan onca erkeğin arasında sen dilenmedin, yüreğinle, mertliğinle, gönül yakan hatta yıkan kendi duruşunla geldin . İşte talihimin Fatih’i geldi. İşte kimsenin fethetmediği bütün içsel ve tensel dünyam sana hazır İstanbul gibiliğimle geldim sana.
-İlk öpücüğün fotojenik deminde eridim durdum. İlk öpüşünü ben diledim. Farklıydın ben istemedikçe dokunmadın kadınlığımın volkanik saklılarına.
-Yüzümde güller açtı. Gül olup bütün kızıllarımı sana sundum. Geleceğin kumruluğuna güneş olup aşktan önce doğduk hayata.
-Sonra o sevdiğim adam değişmedi hiç. Aslında, içindeki çocuğun açlığını hissetmiştim.
Yeterim dedim.Onun kadını olmak onun psikologu olmak demekti. Bu yüzden aşktan, benden, senden terapilerle uzattık yılları. İçindeki çocuk devleşti.
Kendi kederlerimin zincirlemesi vardı. Tamlama içinde tamlama olan acılarım vardı.
Babam öldü.
-Seven bir kadının babası ölünce aşkı da ölüyormuş. İlk aşkım babamdı. Onun aşkı zararsızdı.
*Hiçbir zararı yoktu. Üstelik karşılıksız ve sürekli karşılığında sevgisi olan yüce bir aşktı.
-Baba , aşkım beni üzüyor diyemeyecektim.
Baba:
-Bu beni çok seven şair beni üzüyor, bir konuşur musun diyemeyecektim artık. Onun acısını içimde acıların volkanı oldu. İçimde acılarım vardı, bir de aşkın. Genç yaşta yetim kalınca bütün umudum sen oldun.
*Bazen babam oluyordun. Bazen babamın yerini alıyordun. Hani o ağır duruşunun olduğu demlerde sanki babam oturuyor, sanki babam konuşuyordu. İki kişilik sevdim. Acıyan yanımla babamı tümlüyordun. Ne zaman acıklı bir film izlesem kucağına gelir başımı omzuna yasla damla damla erirdim.
-Ellerinle saçlarımı okşar, yanaklarımı mıncıklar şımartırdın. Ama ağlayışımı durduramazdın.
Anlamazdın ki .Senin hiç baban ölmedi ki zalim şairim.
-Sonra acıyan yüreğimde birikti kendimden kaçışlar. Seni biraz ihmal etmeye başlamıştım. Farkındaydım. Babam ,mastır tezim ve tam ortasında trafik kazasında ölen dayım bütün acılar sırtımdaydı.
-Acun acıydı.
-Gözümde gittikçe farklılaşmıştın. Acılarımda yanımdaydı;ama sanki eski sen değildin.
Sosyal ağların hışmına uğramıştın. O kadar güzel yazıyordun ki bir edebiyatçı olsam da kıskanırdım. Bu kadar güzel yazan bir adamın mutlaka sevenleri, hayranları, onu yoldan , benden kaçıracak birileri olur derdim kendi kendime.
-Ölüm kadar sana güvenmiştim. Aslalarım aslım ve neslim kadar sağlamdı bu konuda.
-İçimi kemiren o sorunun içinde bir gün bir okurunla bütün dünyamı yakacak kadar şeytani bir hata işleyeceğini beklemedim.
-İşte o zaman sustum.
-Suçlu kim ?
*Acılarım mı?
-Kaderim mi?
-Ben mi?
*Yoksa sen mi?
-Psiko-sosyal bağlamda bu hayvani hatanın nedenlerini düşünmeden tek suçlu ben kalarak gittim senden.
*Evet, gitmek gerekti yeter ki tek suçum bu olsun.
-
*Kalamazdım. Bu büyük aşk böyle kirli gecelerle küçülmesin diye gittim. Kadınlık, bazen erkeğin bile yapamadığını yapmaktır.
-Kariyerin,iyi olan maddi denklemin, şair-yazarlığın her neyin varsa gözümde sıfırlandı. İçimdeki aşk çocuklarının seri katili oldun.
-Öldürdün Leyla,Şirin, Aslı, Arzu halimi.
*Sen Mecnun kalasın diye gittim. Aşk eskiden hep Leyla idi, haydi şimdi Mecnun olsun.
*Terk etmedim kendimden gittim aslında. Bir kadınlık destanı yazdım.Uğruna binler yazılan bir kadın da gidermiş meğer.
*Umudu K’aff’a kaçmış yürek dirilişçisi Kafka halinden gidiyordum.
Gözleri yaşlı.
Mecburdum.
Kadındım.
Kadınlık Everestimi başıma yıkmıştın.
Hastalıklı bir sen kaldı peşimde. Tedavisi yoktu bence. Egolarına sponsor olacak takatim yoktu.
*Ya da zekanı , egolarına yetecek yetilerim yoktu. Yoksul acılarıma seni de ekledim.
-İşte o acıların kadını artık benim. Anlıyorum musun şairim,terk ettiğim, unutmasını özlediğim adam .
Sus yaralım :
…: Şimdi hangi vicdani mahşer bunları kaldırabilir. Sen acının destanını yazdın durdun ne yapıyorsun.
-Ben de önce insandım sonra şair, sonra yazar, daha sonra Mecnun şimdi ise tanımsız, isimsiz, sensiz, post bir en oldum.
Gözlerinden okunuyordu ıstırabın. Bütün bu acıların üstüne ,üstsüz günahım da eklendi. Oysa kaderimin defterinde hiç yoktu.
-Sosyolojik bir keş olmamıştım hiç. Keşfine gittiğim tenin ruhunda, sevgisinde de değildim. Şeytan azapta ben şeytan olmuş gibiydim.
-Anlamazdın .
-Anlatamazdım.
-Erkeğin hormonel coğrafyasında haz kentlerini bilmiyordun.
-İşte bu yüzden savunacak hiçbir cümlem yoktu.
*Sana bakmaya kıyamaz ve doyamazken böyle bir mecraya atılmam bir sınavdı.
*Kaderin üstündeki kaderin sınavı .Bilinçsiz de olsa öyleydi.
*Yüzlerce kez gidip hep sana geldim. Yüreğimin çekmecisindeydin.
Yazıp koyuyordum yeniden seni.Oysa ben bilirim ben bir de orası var anlatamadıklarımın.
• Geri gelmelerini sobeliyordu hayaller. Hastalıklı kelimesi bile açıklayamazdı. Bu sevda baştan başa bendim.
Anlamazdın artık. Gidenlerin türküsünü çalıyor kendince halaylar çekiyordun belki.
-Suçluydun hala. Yüreğimde hala aşk cesedin varken, senli olan her şeyi mumyalarken öyle yeni hayatın berraklarında salına salına yaşamak reva mı?
-Söyle kim bu aşkın katili?
-Gitmek için giden mi?
Hep senden gitmek için aşka terapik yazılar yazan ve hiç gitmeyen ben mi?
• Sıkıcı ,boğucu,yorucu, üzücü, sorgucu, suali çok, cevabı verilemeyen acının ezmesi , sevginin bezmesi ,aşkın sızması, ola geçmişin olasılı bir aşkın içinde ,dışında, sensizliğinde öylece kalmıştım.
Elimde değildi ;çünkü elin elimde değildi.
Paranoyakça bakanlar vardı. Oysa sen artık en son büyük aşktın.
-Büyük bir aşktan yeniden büyük aşk olur mu ki? Büyük aşklar bir keredir.Birden önce ve birden sonra gelen bütün sayılar gibidir büyük aşktan sonra yaşananlar.
-Mecnun ,Leyla’dan sonra kimseyi sevdi mi ?
-Evet, Leyla birdi.Ama Mecnun biri yani o büyük aşkı tümleyen küçük parçacıklar yaşadı.
Leyla’dan sonra ilk hoşlandığı Mina’ya:
-Sen Leyla’nın gölgesine çok benziyorsun demişti. Bu yüzden seni Leyla’dan çok seviyorum .
-Şimdi söyle sevgilim, söyle bahtımı ve aşkımı yakıp kül edip sonra Anka’ya çeviren sen “ bir” ken başkası hangi birin sayısız sevgisi.
-Ya da şairler yalancıdır, yine yazdı yalancı tarihini şimdi bize sevmek ya da ağlamak düşer diyelim susalım.