Eski Bayramların Şekerisin Nazlıcan
23.23. 2010
hayrettin taylan
İspinozların davetsiz misafiriyim. Bayram şekerden önce bana geldi. Bayram oldum, hangi bayramı seviyorsan o bayram oldum.Senin yerine çocuk oldum, bayram namazından sonra gidip şeker topladım. Bozuk moralim kadar, bozuk paralarım oldu.
-Tüm sevdiklerim yoktu. Elini öpeceğim annem yoktu. Babam da yoktu. Sarılacağım, gözlerinde kalacağım, bakışından şeker toplayacağım öylece kaldığım, öylece nemli gözlerinde sustuğum sen de yoktun.
Bestelenmemiş acılarım vardı. İçimde çalınıp durdu sızıların. Hiç kimsenin hiçbir şeyini oynamak zorunda kaldım.
-Bir kelebeğin elini öptüm sensizliğin harçlığını almak için. Kelebeğin gözbebeklerinde seni aradım, minimize edilmiş gelmeler eşliğinde.
-Yoktun.
Bugün anladım ki yokluğun hayattan saymıyor. Diken içinde yeşeren çiçeğin kokusu gibi yayıldı sensizliğim gezdiğin bütün odalarda.
-Bayram namazı dönüşünde kapıda hayalin vardı. Çok iyiydi. O hep giydiğin yeleğinle beraber kapı girişinde bekliyordu beni.
-Hoş geldin dedi. Sonrası hep sana benzedi. Gözlerinde yaşlar aktı. Bu bayram da rahmetli babam yok, sen yok, acılarım, yeni huzur Vandallarım var. dedi sustu.
Dokunamasın dedi bana. Hayalime kadar yasaklıyım, saklıyım sana.
-Bir bebeğin hıçkırığına benzedi son hıçkırığım. Seninle geçirdiğimiz son bayramı hatırladım.
O son bayramın her şeyi pınarın çağıldayanı gibi yaramın üstüne.
-Bayramları sevmeyen olur mı deme işte ben. Deliye her gün bayramın senaryosunu yazıyorum.
Ben de sevdim.
-Benim de sevdiğim bayramlarım varmış.
Rolümün ayarı yok .Sensizliğimin kurbanıyım. Kurban olayım demeye geldim.
Bir çeşit hastalığım aslında.
Yakışlarında kendini yakan, bakışlarında kendine fotojenlerin bulan
Varamayana varan, gidemeyene giden, kalana hep kalan biriyim.
-Hatta bir bile değilim yarimim .
Aşkını yakmış Mecnunluk sonrasıyım. Bayrama gerek var mı ki?
Sarmalarını mı sarılmalarını mı sözsüz saran cümlelerinin plakı mı hangisi sarılmaya meftunum bilemedim.
-Bir kere sarıl gerek yok zahmete. Sarmaları hazır yeriz;ama sarılmaların hazırı yok ki? Bu teknolojiye de kızıyorum .Neden yok, neden senli şeylerin üretimi yok.
-Neden gülüşüne benzer gülüş, bakışına benzer bakış, konuşmana , yürümene, ağlamana benzerler neden yok?
-Bu nedenlerin ilmi imlasında imin neden yok?
Sahi sevgilim el yapımı baklavanın arasında tadın hala saklı mı?
Ben mi ev baklavasını çok seviyorum yoksa senin tadın mı karışmıştı çözemedim.
Haydi bir tabak sunmalısın ruhuma. Gözbebeğinde uyut özlemlerimi.
Doyur beni her duygudan. Kavurmayı da unutma. Tepside kavurma da olsun.Bütün kavruluşlarımı doyursun. O renkli peçeten de koy ki
renkli damlalarımı silmek için. Her damlam bir acıyı, bir sensizliği ıslatmak için akar.
Haydi biraz yüz ver bana. Bayramda şımaran çocuk olayım. Yeni alınmış elbiseler içinde, yenilenmiş sevdalar yaşayayım.
-Kayıplarının peşinde koşan, yüreğinin uçurumlarında uçurtmalarını tutkuların sayesinde tutmaya çalışan tutunamayanları bebekken okuyan biraz filozofça olan biraz kendiyim.
-Umarsızlığın ummanıyım. Gamsızlık bende ıslanmaz . Beni aşka kurban ettiğin İsmaili günlerimi hatırla .
-Beni aşka kestiğin anlatılmaz ancak yaşanırlığın kesiflerinde say özlemlerimi.
O bakışlarının mihmandarı olduğun, ol vakileri sayıkladığım senli demleri demle .Baklavadan sonra getirdiğin çayın tadını anımsadım şimdi.
-O çay değildi,o çayı aşka kaynatan zamanın bitmezliğiydi.
Haydi hüzünlerimi sar, haydi hüzünlerimi yayımlat aşk solunda.
Tut kolumdan Fırat’ın kollarına at yüreği kanlı Diclem olarak. Mezopotamya bizi bekler.Bütün medeniyetler orda ağlamış.
-Büyük nebilerin çoğu orda başlamış gerçek aşkı yaşamaya.
-Haydi sürükle beni’ kendin olduğun, benim olamadığın her süreğene.
-Yırtık bir mazinin kağıdı olma. Yaşanmış aşkların arşivi de .
-Önceden önce sen ol. Sonra ben olmaya kadimlerini sun.
Mürekkebin unuttuğu sözlerimi hatırla. Bayram gelmiş, en güzel cümlelerini kullan. Affetmek sözcüğü ayna olsun.
Tarandıkça yalnızlığım, kanayan sensizliğim dökülsün saçların yerine.
Tut ,aşk yüzü kırık kanatlarımdan.Seni uçurmaya hazır bu kanatların “teması “ sensin.
-Sonra bende meşhur kalan göz yaşlarından birkaç damla gösterisi yap. Her damlası oyuncu olsun, vicdanımın sahnesinde oynasın.
-Yürek perdem yırtılsın ve bitsin ağlayışın. Dayanamayacağımı bile bile bu rolü oynamayı neden hep sevdin ki?
-Ben de insanım, üstelik üstsüz de seni seviyorum.
Haydi topla kederini ,kirlenmiş geçmişi de at bir yerlere. Bayram gelmiş, nerde aşk bayramının müstesnası ben.
-Nerde sarıldığın, bu sarmalar senin içindi. Nerde sarmalı, kavurmalı, baklavalı sözlerin?
*Nerde kaldı eski bayramlar.
Ben seninle geçirdiğim bayramlardan dolayı eski bayramları seviyorum.
-Nerde kaldın bayram!!!
-Şekerim yok sen şekerim olarak uzağımdaki şekerlikte can şekeri olarak kalırken .
*Hazır baklava aldım sizinkine benziyor biraz;ama tadı hiç benzemiyor. Hani sırf sana benziyor diye birisini sevmeye benzer.
*Nerde kaldın eski bayramlar haydi geriye sar beni.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.