- 1971 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DERSHANE ÖĞRETMENİ VE ÖĞRENCİSİ
DERSHANE ÖĞRETMENİ VE ÖĞRENCİSİ
Şubat soğuğu vardı dışarıda, Üniversiteye hazırlık eğitimi veren dershanede öğretmen sıraların arasında dolaşıp, arada bir tahtada bir şeyler yazıyor ve tekrar öğrencilere dönüp onları Haziran’da yapılacak üniversite sınavlarına hazırlamaya çalışıyordu.
Üniversiteye hazırlananlar arasında adı gibi nazlı olan tatlı bir kız öğrenci vardı. Göz bebeklerine bakarak hayranlıkla dinliyordu dersleri.
İçten bir şekilde dersi dinlemesi hocanın gözlerinden kaçmıyordu. Öğretmen önceleri pek ciddiye almasa da, o da zamanla bakışlarını kaçıramaz olmuştu. Bir taraftan da öbür öğrencilerin dikkatini çeker, Nazlı’nın hakkında yanlış şeyler düşünler diye çekiniyordu. Ama karşısında her hareketiyle onun ilgisini çeken, genç, güzel ve narin bir kız vardı. İster istemez kalbi heyecanla çarpmaya başlamıştı,
Sonunda Nazlı’yla tanışıp konuşmaya karar verdi. Nede olsa iletişim dersi onun branşıydı. Nazlı farklı bir öğrenciydi ve özel bir yer edinmişti onda. Öğretmeni onunla konuşunca hayatı, değişti, yüzünde güller açtı Nazlı’nın.
Bir gün dershaneden beraber çıkmaya karar verdiler. Öğretmenin saçları kırlaşmış ama yaşından oldukça genç gösteriyordu. Bulundukları yer bir deniz kentiydi, epey yol kat etmişlerdi. Onlar sahilde yürürken, denizden karaya vuran dalgalar adeta selamlıyordu ikisini. Bu müthiş havada ve atmosferde ikisi de, bulutların üzerindeydi sanki. Kulakları bir şey duymuyor, gözleri sadece birbirlerini görüyordu. Denizden üzerlerine gelen tuzlu su damlacıklarını hissediyorlardı sadece.
Birden öğretmeninin ellerin kavrayıp sıcaklığını his ederek “seni seviyorum” dedi Nazlı. Öğretmeni onun bu içten ve samimi davranışını gençliğine bağladı ama kalbi de bir serçenin çırpınışlarını andırırcasına çarptı. Gözlerini Nazlı’nın gözlerinden ayırmadan dinliyordu. Nazlı devam ediyordu sözlerine,
“Bir yılı geride bırakacağız nerdeyse bu gün tam zamanıdır” Diyordu.
“Hocam size bir şey söylemek istiyorum”
“Evet”
“Ellerimi tut hocam” dedi ve öylece kaldı.
“Nazlı sen çok dürüst ve çok mükemmelsin ama aramızda kör olası yaş farkı var, ayrıca evli olduğumu biliyorsun”
Nazlı’nın gözlerinden akan gözyaşları denizden üzerlerine sıçrayan su damlacıkları gibi boşalmaya başlamıştı. Öğretmen konuşmaya devam ediyor, Nazlı da başını “dinliyorum” anlamında sallıyordu ara sıra.
“Kalbimin senin için çarptığını görüyorsun, senin her şeyini paylaşmak isterdim. Bana neşelerini hayallerini ne güzel anlattın. Belki yaşın çok genç ama anlattıkların yaşından beklenmeyen şeyler. Bu da senin yolunun açık olacağını gösteriyor. Seni zevkle dinledim, her zaman da dinlemeye hazırım, ama bu sevginin sonuçlarına katlanmak gerek, Sana elveda diyemem. Her zaman senin yanında olacağım, senin için ne gerekirse yapacağım. Ayaklarının üzerinde durmayı bu acımasız hayatla mücadele etmeyi öğreneceksin. Seni çok güzel ve aydınlık günler bekliyor. Hava kararacak, hadi seni evine yakın bir yere götüreyim”.
Bir müddet tekrar beraber yürüdüler.
Nazlı öğretmene;
“Sana siyah ve lacivert elbiseler çok güzel yakışıyor, dershanede başkalarına bakma olur mu ?” dedi.
Eve yaklaşınca birbirlerinden ayrılırdılar…
YORUMLAR
Çok insani, çok acıtıcı ve bir o kadar da yaşamın içinden, gerçek bir öykü...Her öğretmen bu şekilde davranmayacağı gibi, her öğrenci de bu derece munis, bu derece saf bir aydınlıkla, sevgiye susamış ama ne yaptığının ayırdında bir farkındalıkla dolu olmayabilir! O yaşlarda bir kız ya da erkek çocuğu; ergenliğin getirdiği bir takım hormonal ve duygusal değişimlerle kendisinden büyüklere, hele ki, model aldığı bir büyüğüne ilgi duyabilir, bu ilgi platonik bir hale gelebilir. Yeter ki karşısında onu anlayacak, asla istismar etmeyecek derinlikte, incelikte, erdemde bir öğretmen veya bir başka meslek erbabı / kişi olsun!
Bu öyküde okuyup anlıyoruz ki; bir yetişkin, bir öğretmen de olsa kişi; sımsıcak, saf, masum ve içten bakan bir çift göz karşısında kayıtsız kalamayabiliyor! Sevgi, aşk asıl bu yalın haliyle, bu yüreğe akan duruluğuyla ve sonucu belirleyen erdemli duruşuyla anlamlıdır, onurludur, ebedidir; bire bir yaşanılarak maddi anlamda süreklilik kazandırılmasa da...
Günü birlik yaşam karşısında örselenen, kirlenen, parçalanan özümüze bir nebze aşk' ı, insani sevgiyi, duruluğu, dostluğu, gerçeği damıtan değerli kaleme saygı ve dostlukla...
kaya15144
olan bir durum bu ama öğretmenin öğreçisinin kalbini kırmadan anlatması durumunu işte güzel olanda tarafta orası ,ergenlerinizle yaşayabileçeğimiz bir durum böyle sorunlarla karşılaşmamıza neden oluyor...ergenlik işte...GERÇEKTEN GÜZEL BİR YAZI İNŞALLAH BÖYLE SORUNLARLA KARŞILAŞMAMAK DİLEYİYLE...SAYGILARIMLA...