- 746 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AY EM BİLMİYOR İNGLİŞ.- NE OLACAK BU EĞİTİMİMİZİN HALİ?
Gariplikler ülkesiyiz ya , al sana bir gariplik daha. ’’Dil-Tek Sürücü Kursu.’’ Dil ile şoför eğitiminin ne alakası var? Acaba yurt dışına gidip gelecek şoför adayları için hem yabancı dil, hem de sürücü eğitimi veren bir kurum mu? Sordum değilmiş. Üzerinde fazla durmadım. ’’Neticede vatandaş öyle uygun görmüş kafasına göre bir isim koymuş. Kim bilir belki de okul yıllarında yabancı dil dersinden çok çekmiş bir vatandaşın espri olsun diye koyduğu bir isimdir’’ diye düşünmüştüm. Meğer kazın ayağı öyle değilmiş.
Öğretmenler odasında teneffüste kendi aramızda konuşuyorduk meslektaşlarla. Üç öğretmen bir araya gelse ne konuşur: ’’ Ne olacak bu eğitimin hali ’’
Bizler bu minval üzere konuşurken okulun kurucusu ( Yani patron ) içeri girdi. O da katıldı konuşmaya. Arkadaşlar bir de ben anlatayım size Milli Eğitim Bakanlığımızın Eğitim yerine nelerle uğraştığını’’ dedi ve anlattı.
’’ Bilir misiniz. Özel Akşam liseleri yönetmeliğine göre : Özel bir akşam lisesi açabilmek için okul pencerelerinin en az yüzde bilmem ne kadarının güneş ışığı alması gerekiyor. Evet bir akşam lisesinden bahsediyoruz. Yani akşam 17 ile 22 saatleri arasında eğitime açık olacak bir kurumu açabilmeniz için o kurumun pencereleri mutlaka güneş ışığı alacak.Aksi halde açamazsınız. İyi de akşam vakti güneş ışığını nereden bulacaksınız? İşte böyle bir yönetmeliğe tabiydik. Sanırım şimdi de geçerli bu yönetmelik.
Gülmekten yerlere yatıyorduk. Bu yönetmeliğin hala geçerli olup olmadığını da bilmiyorduk. Bizim için önemli de değildi çünkü tüm pencerelerimiz gündüz vakti güneş alıyordu.
Patron devam etti:
Bu o kadar da vahim bir şey değil. Asıl vahim olanını anlatayım: 1985 yılında George adlı bir İngiliz arkadaşla bir dil kursu açmaya karar verdik. Kursun yeri, içinde bulunması gereken araç-gereçler, hatta tabelasını bile hazırladık. Açıp hizmete başlamamız için son bir şey kalıyordu : Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve Tebliğler Dergisinde yayınlanmış olan müfredat proğramını daktiloyla 6 nüsha çoğaltıp altına imzalarımızı atarak Bakanlığın onayına sunmak. ( Fotokopi kesinlikle kabul edilmiyor )
Bizler ’’ Ya iyice saçmalamışlar. Tebliğler Dergisinde zaten var olan ve sizin uymak zorunda olduğunuz bir müfredat proğramını tekrar niçin yazdırıyorlar ki size. Hem de onaylatmak için taaa Ankara’ya gideceksiniz. )
’’Arkadaşlar durun bekleyin, bunlar değil vahim olan. Az sabredin’’ dedi ve devam etti patron. Evet ne diyordum: Evet müfredat proğramını 6 nüshaolarak yazdık ve George ile birlikte Ankara’ya Bakanlığa vardık. Orada kapısında UZMAN yazan bir odaya girdik. Bu uzman Yabancı dil kurslarını denetlemek, yol göstermek vs konularıyla ilgili bir yabancı dil uzmanıydı . Elimizdeki müfredatı uzattık. Adam başladı incelemeye. Sonra bize döndü ’’ Bunu yeniden yazmanız gerekiyor mesela school kelimesini schol olarak yazmışsınız, bu olmaz’’ deyince George dayanamadı ve adama İngilizce olarak:’’ Efendim şekle fazla takılmasanız, neticede orada ne yazıldığı cümlenin gelişinden anlaşılıyor’’ deyince sert bir cevap aldı’’-Beyefendi lütfen Türkçe konuşun. Ben İngilizce bilmem.’’ George anlayamadı önce. Adamın İngilizce bilmiyor olmasını tasavvur edemiyordu. Pardon diyerek cümlesini Türkçe olarak söyledi. ’’Neticede Türksünüz ve ülkenizde Türkçe konuşulmasını istemeniz en doğal hakkınız özür dilerim’’ dedi. Adam ’’ Ondan değil, ben İngilizce bilmem gerçekten de ’’ dedi. Bu sefer ben söze girdim ’’ Hocam şaka yapıyorsunuz herhalde’’ dedim. Adam ’’ Yahu ne şakası kardeşim sizi tanımam etmem ne şakası yapacağım’’ diye homurdanmaya başlayınca ’’ Ama efendim önünüze koyduğumuz tamamı ingilizce olan müfredatı bir güzel okudunuz. Hatta yanlış yazılmış kelimeleri bile işaretleyip bize geri verdiniz’’ ’’ Haa o mu. Ben o müfredatı ezberledim. Ama İngilizce filan bilmem’’
George a baktım. O da bana baktı. İkimiz de aynı şeyi düşünüyorduk. İngilizce bilmeyen bir uzman’ın !!! denetleyeceği ve bize rehberlik yapacağı bir yabancı dil kursu açmaktansa gider bir sürücü kursu açarız daha iyi diye düşünüyorduk. Öyle de yaptık. Dil-Tek Dil kursu tabelamızdaki ’’dil ’’ kelimesi yerine ’’ sürücü ’’ kelimesini yazdırarak kursumuzu sürcü kursu olarak açtık.
Anlamıştım Dil-Tek in neden dil değil de sürücü kursu olduğunu. Ama işin o tarafı artık o kadar önemli değildi. Önemli olan Eğitimimizin ahval-i pür melaliydi.
Diltek Sürücü Kursu, Hakimiyet- i Milliye Cad. No: 166 Beysel İş Merkezi Gülfem Hatun Mh. Ahmediye Üsküdar İstanbul Türkiye