- 866 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ALLAHIN FRENİ- YEŞİL OLUR SANDIKLININ BİBERİ
İnadına yapıyor...İnadına...Biliyor ya dürtülerek uyanmaya illet olurum ; sabahın köründe ille bağırttıracak beni. Ne zevk alır bilmem ki benim bed sesimden?
’Tamam ya kalktım dürtüp durma’ dedim ama hala dürtüyor. ’ Ya hanım sıktın ama ’ dedim ve hışımla uyandım. Baktım hanım başımda değil. Ellerini dayamış televizyona öylece duruyor. Çocuklara baktım. Üçü kapıyı açmış, kolonların altında duruyor, zihinsel engelli oğlum ise yerde halının üzerinde uzanıyordu. Hanım: ’ İki saattir bağırıyorum deprem oluyor diye. Bu nasıl bir uyku böyle ’ deyince anladım deprem olduğunu.
Doğruldum yataktan. Sarsıntı geçmişti zaten ama hanım hala televizyonu tutmaktaydı. ’ Şoka girdi herhalde’ diye düşündüm.Seslendim: ’ Yav hanım bırak artık televizyonu. Amma kıymetli televizyonun varmış. Kendi hayatını düşüneceğine televizyona zarar gelmesin diye onu tutuyorsun’. Suratıma öfkeyle baktı ’ Ne kadar salaksın ( Gerçekten de öyleyimdir biraz ) Görmüyormusun Yunus yerde uzanıyor. Televizyon sarsıntıdan onun üzerine düşebilirdi. Onun için televizyonu tutuyorum.’ deyince gerçekten de salak olduğumun bir kez daha farkına vardım. (Van depreminde içimizi delik delik delen o görüntünün sahibi gibi benim özürlü evladımın adı da Yunustur ).
’ Haydi biz de dışarı çıkalım, herkes dışarıda’ dedi hanım. Balkondan dışarı baktım . Üzerine bir battaniye alan, kendini sokağa atmıştı. Sandıklı gibi bir yerde hele de Şubat ayında bir depreme yakalanmışsanız değil battaniye Hüdayi Kaplıcaları bile ısıtamaz içinizi
Evet 3 Şubat 2002 de Merkezi Afyon’un Çay İlçesi olan deprem Sandıklı’da önemli bir hasara bile yol açmamıştı ama neticede korkusunu bize de yaşatmıştı.
Sokaktaki insanların durumu ise tam anlamıyla ’ Gülermisin, ağlar mısın’ türündendi. Arabası olanların tümü, binaların önündeki arabalarının içine girmişler; arabası olmayanlar ise bina kapılarının önünde eşiklerde oturuyorlar. Yukarıdan seslendim: ’ Komşular evlerinize girin. bakın televizyon söyledi bu asıl depremmiş. Artçılar bundan daha şiddetli olmaz. Hem evin önünde oturarak, arabaların içinde uyuyarak depremden korunamazsınız. Maazallah şiddetli bir deprem daha olsa binalar üzerinize yıkılsa o arabalar koruyacak mı sizi? Daha beter kendinizi riske atıyorsunuz.’ desem de kimse aldırış etmedi. Hatta ters ters suratıma bakanlar oldu .
Eşim hala dışarı çıkmakta ısrarcı ... Takıldım kendisine ’ Hanım dışarı filan çıkma. Şayet ölürsen tüm sorumluluk bana ait’ dedim. Sonra çocuklara döndüm: ’ Aferin aslanlarım söylediklerimi unutmamışsınız. Deprem olunca en emin yer ya masa altı ya da kolonların ’ diyerek öptüm her birisini. Tam o anda bir artçı sarsıntı yokladı yine. Hanım yine televizyona koştu. Ben yatağıma gömüldüm ve hanıma ’ Korkma hanım sallar sallar geçer’ dedim. Bu söz de kulakları çınlasın Rahmi abimden kalmıştı bana.
Manavgatta henüz bekar bir öğretmen olarak görev yaptığım yıllarda , bir gün ,okuldayken yakalandık depreme. Öğretmenler hemen koridorlara koşup öğrencileri sıraya sokaraktan izdihama meydan vermeden dışarı çıkarmaya çalışıyorlar ... - O kadar eğitim ve tatbikata rağmen- kim dinler hocayı-öğretmeni hep birden yüklenmişlerdi kapılara. Alt katta olanlar ise çoktan kendilerini camdan bahçeye atmıştı. Hatta ikinci kat pencerelerinden atlamaya çalışan bir iki tanesine yine öğretmenler engel olmuştu. İşte bu panik ve hengame içinde en sakin kişi, Meslek Dersleri öğretmenimiz Rahmi Bey’di. ’ Çocuklar merak etmeyin sallar sallar geçer’ diyordu. İşte ondan kalmıştı bu ’ Sallar sallar geçer ’ sözü. Ama yıllar sonra gördüm ki sallayıp sallayıp geçmiyor. Tevekkül tamam da deprem öyle hafife alınacak bir konu değil.
İki saat kadar sonra dışarı çıktım. Kafadar arkadaşlarla birlikte takıldığımız bizim sendika lokaline gittim. ( Sandıklı’nın en yüksek binalarının birinin 5. katında ) Lokale giderken baktım Sandıklı’da hiç bir hasar yoktu. Sonra arkadaşlarla konuşunca anladım ki Sandıklı çok ucuz atlatmıştı depremi. Balkondan atlayarak ayağını ya da kaburga kemiğini kıran bir iki kişi dışında ölen-yaralanan yoktu.
Akşam eve geldiğimde ufaktan bir artçı şok daha yaşadık. Tam da televizyonda ’ Yeşil olur Sandıklı’nın biberi ’ Türküsünü dinlerken. Evet Sandıklının biberinin rengi yeşildi ama sonradan öğrendik ki Çay’ın çayları dereleri kan omuş akar. Çay’da, Şuhut’ta, Sultandağı’nda çok sayıda vatandaş hayatını kaybetmişti. O bakımdan şimdi ne zaman ’ Yeşil olur Sandıklı’nın biberi ’ Türküsünü duysam içim yanar. Oysa oynak bir türküdür bu türkü.
Şimdi de ’ Giderem Van’a doğru/ Yolum İran’a doğru ’ Türküsünü dinleyemiyorum.
İstanbulda yaşayanlar iyi bilirler. Özellikle minibüs ve halk otobüsü şoforleri sık sık uyarır daha fazla yolcu almak için ’ Arkalar boş, sıkışalım lütfen diye’ bu anonsa kulak verdin verdin, vermedin, anideden bir basar frene herkes safları sıklaştırır otomatik olarak. Şimdi de Yüce Rabbim bize ayetleriyle, Yüce Peygamberim hadisleriyle defalarca ’ Birlik olun, saflarınızı sıklaştırın ’ anonsu yaptığı halde dinlemedik. Azgınlığımıza devam ettik. O da Frenini koydu. Sarstı bizi saflarımızı sıklaştıralım diye. İnşallah bu son uyarı ders olur. İnşallah bir daha fren yapmaz.
YORUMLAR
1999 depreminde eşim kaldırdı Eray kalk deprem oluyor herkez dışarı çıktı karşı sitede hep olay olur polis gelir kalabalık olurdu yol bende yat deprem değildir o yine kavga vardır dedim yattım sonra evdekiler dışarı çıkınca bende çıktım herkez gece piknileri yapıyorlardı deprem korkusuna he rgece ben çıkmadım komşum bina yıkılırsa herkezi kurtarcağız seni bırakıcağız çünki sana bişey lmazmış öyle diyorsun derdiler kimseye birşey olmadı ama yinede Allah göstermesin tekrar yunus nasıl bu arada
sami biberoğulları
Çok eski bir yazıma gitmişsin. Sağol var ol. Deprem elbette hafife alınacak bir konu değildir. Ama bilinçsizce hareket de edilmemelidir. Biz maalesef deprem olunca üst katlardan aşağıya inmeye çalışırız hep. Oysa tam tersini yapmak gerekiyor.
Selam ve sevgiler.
Bu yazınıza da geç kalmamın özrü içindeyim,malesef deprem gerçeği her yerde var, yaşadığım ilin çevresinde olan depremleri çok yaşadım bende.Çay ' da kuzenim ve eşi öğretmenlik yaptılar
biliyorum,özellikle de Gediz depremi çok feci idi,birde yakında olan simav depremini yaşadım,hala daha zaman zaman sarsıntıları hissediyoruz.Deprem öldürmez binalar öldürür deniliyor ya işte bu
gerçek ,ne zaman güvenilir binalarda olursak ve bilinçlenirsek ölümler bu kadar çok olmıyacaktır.Allah,millletimize böyle acıları yaşatmasın bir daha.Ölenlere rahmet,sağ kalanlara da
sabırlar diliyorum.İyi bir gözlem yeteneğiniz var,yaşadıklarınızı veya başkalarının yaşadıklarını çok
iyi dile getirip yazıyorsunuz,tebriklerimle....Saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
Yorum için çok teşekkürler.
Selam ve saygılarımla.
evet hocam bilgilendirici yazınızı kutlarım........dilerim mevlam tekrar aynı acıları yaşatmasın cümlemize...amin...gül diyarıdan selam lar