Adı Gül-i Zar (5)
Halamın giderken insaf edip elime sıkıştırdığı üç-beş kuruşla günde bir kez yiyecek alarak ve korka korka bir park köşesinde sabahlayarak sadece bir kaç gün idare edebildim. Açlık, uykusuzluk, korku ve endişe omuzlarıma çökmüş bir yük gibi yoruyordu beni. Canıma kıymayı bile düşünüyordum ama öylesine korkuyordum ki bunu bile yapmaya cesaret edemiyordum. Bir çok dükkana giriyor iş aradığımı söylüyor ama elim boş çıkıyordum hep. Bir akşam bir lokantadan gelen kokuya dayanamayarak içeri girdim yutkunarak iş aradığımı söyledim gözlerimi yemeklerden ayıramayarak. Lokanta sahibi elemana ihtiyacı olmadığını söyleyerek kaba bir el hareketiyle dışarı çıkardı beni. Dışarı çıkıp henüz bir kaç adım atmıştım ki; açlık ve yorgunluğa dayanamayarak olduğum yere yığıldım...
Gözlerimi açtığımda hiç tanımadığım bir yerdeydim, endişe ile doğrulup etrafıma bakındım.Nerede olduğuma dair en ufak bir fikrim yoktu sadece halamın eviyle kıyaslandığında oldukça iyi döşenmiş bir salonda bir koltukta yatmış olduğumu ve ortadaki yemek masasının üzerinin yemekle dolu olduğunu görüyordum.
_Uyanmışsın bakıyorum da
Bu sesle birden yerimden fırlamış korkuyla titremeye başlamıştım." Neredeyim ben, siz kimsiniz!"
Sakince elindeki sürahiyi masaya bıraktı " Korkma benden sana zarar gelmez. Benim adım Şeref sen yol ortasında bayılınca aldım buraya getirdim. Gel karnını doyur sonra istediğin yere gidersin" dedi. Teşekkür ederek karnımın aç olmadığını ve gitmek istediğimi söyledim. Güldü Prenses dedi :
_Emin ol bir insanın neden bayılacağını anlayacak kadar çok şeyler yaşadım gördüm ben. Hadi inat etmede gel bir şeyler ye karnının gurultusu buradan bile duyuluyor.
Utanarak gösterdiği sandalyeye oturdum o da karşıma. Önce çekinerek yavaş yavaş yemeye başladım ama öyle açtım ki bir süre sonra kendimi kaybederek tabağımda ne varsa silip süpürdüm.
Gülümseyerek bana baktığını görünce çok utandım. " Şimdi anlatmak ister misin neler olduğunu, buralarda bir başına ne aradığını?" diye sorunca hiç düşünmeden her şeyi en başından anlattım.Hikayem bitince bir süre sessiz kaldı sonra eğer istersem orada kalabileceğimi söyledi.Bana bir iş bulabileceğini ve biraz para biriktirdikten sonra kendime bir ev tutup ayrılabileceğimi teklif etti.Düşündüm. Ne gidecek bir yerim ne de bir liram vardı, böyle giderse başıma kötü şeyler geleceğini az çok tahmin edebiliyordum. Çaresiz kabul ettim.
_Ben bir gece klübünde çalışıyorum şimdi işe gidiyorum sabaha ancak dönerim.Sen keyfine bak içerdeki küçük odada kalabilirsin.
diyerek çıktı.O gidince masayı toplayıp bulaşıkları yıkadım sonra söylediği odaya geçip yatağımı açtım, kapıyı bir kaç kez kilitleyip yattım. Günlerce süren uykusuzluk ve korku dolu gecelerden sonra sıcak, yumuşacık bir yataktaydım nihayet. Kendimi ne zaman uykunun o sevecen ve huzur veren kollarına bıraktığımı anlayamadım bile.
Sabah uyandığımda oldukça dinlenmiş hissediyordum kendimi.Mutfağa geçip güzel bir kahvaltı sofrası hazırladım tam kendime bir çay alıp oturmuştum ki mutfak kapısından gelen bir günaydın sesiyle irkildim." Günaydın" dedim kekeleyerek.
_Bana da bir bardak çay ikram eder misin Prenses ?
deyince hemen kalktım onun bardağına da çay döktüm. " Doğrusu çok hoşuma gitti sabah hazır bir kahvaltı sofrası bulmak. Ellerine sağlık Gülizar." Sessizce kahvaltı etmeye başladık sonra bana dönerek klübün patronuyla konuştuğunu bir kaç güne kadar bir iş ayarlayabileceğini söyledi. " Sen o zamana dek iyice bir dinlen patron çağırınca birlikte gideriz ama önce bugün çıkalımda sana bir kaç kıyafet alalım bu kılıkta çıkma patronun karşısına olur mu?"
Sessizce kafamı sallayarak onayladım.Kahvaltımızı bitirip ortalığı çarçabuk topladıktan sonra hazırlanıp çıktık. Beni çok güzel mağazaların olduğu bir yere götürdü ve çok şık bir kaç kıyafet, ayakkabı ve bunlara uygun çantalar aldı.
Ondan sonraki bir kaç gün kendimi iyice topladım keyfim yerine gelmişti doğrusu hatta bir gün mutfakta bulaşık yıkarken farkında olmadan bir şarkı söylemeye başlamıştım.
_Senin ne güzel bir sesin varmış öyle Prenses!
Arkamı döndüğümde mutfak kapısında Şeref’i görmüş ve çok utanmıştım. " Kaç gündür düşünüyordum sana nasıl bir iş bulabilirim diye ama boşuna kafamı yormuşum meğerse işin hazırmış" dedi. Klüpte üvertüre çıkan kızlardan biri işi bırakıp gitmiş patron kaç gündür onun yerine birini bulmaya çalışıyor ama gelen hiç bir kızın sesini beğenmiyormuş. " Bugün ona sesini dinletelim günlerdir dinlediği kargalardan sonra seni bülbül deyip kapar vallahi"
O akşam Şeref’in çalıştığı yere gittik klüp dediği yer kimbilir kaçıncı sınıf gazino bozması gibi bir yerdi. Bir odaya girdik büyük bir masanın arkasında deri bir koltukta oturan kolunda kocaman altın zincir ve parmağında şövalye yüzüğü olan bir adamı patronu Hilmi Bey diye tanıştırdı bana. " Abi işi bırakan kızın yerine getirdim Gülizar’ı bir dinle beğeneceğinden eminim çok güzel bir sesi var"
_ Madem sen öyle diyorsun Şeref bir dinleyelim o halde diyerek ayağa kalktı.Gazinonun içine sahnenin olduğu yere gittik orkestra üyeleri prova yapıyor sazlarını akort ediyorlardı. Hilmi Bey:
_Hüseyin hadi toplanın yeni bir solist adayımız var bir dinleyelim sesini
deyince hepsi yerlerine geçti ve beklemeye başladı. "Sevemedim Kara Gözlüm’ü bilir misin?" diye sordu Hilmi Bey. Kafamı evet anlamında salladım "Tamam o halde başla bakalım" deyince sazlar çalmaya başladı. Sesim titreyerek okumaya başladım önceleri tedirgin sonra gürül gürül gürül bir sesle söyleyerek şarkıyı bitirdim. Sazlar sustu. Sessizlik....
Hilmi Bey ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı " Bravo! Uzun zamandır böyle güzel bir ses duymamıştım" deyip Şeref’ in elini sıktı." Bir kaç gün sazlarla prova geçsin diğer kızlardan da bir kaç şarkı ezberlesin tamamdır bu iş, sen ona işin detaylarını anlat Şeref sonra mırın kırın istemem" diyerek yanımızdan ayrıldı.
Hilmi Beyin son sözlerine bir anlam verememiştim ne demekti işin detayları? Çıkıp şarkı söyleyecektim alt tarafı ne vardı ki bunda mırın kırın edecek? Şeref’e soran gözlerle baktım ama o beni bir taksiye bindirerek " Yarın sabah evde konuşuruz bunları Gülizar" dedi.
YORUMLAR
Gülizar..İlk başta ismine aldanmıştım..Gülizar nede çok anısı vardır bu ismin
Aşık veyselin ilk karısı gözleri kör olduğu için başka bır erkeğe kaçınca 2.bir eş bulmuşlardı Aşık olmuşlardı bırbırlerıne Adı Gülizardı..Annesinin Adıda Gülizardı Aşık Veyselin..Nur içinde yatsın..
Tebrıkler
Hamuş-71
Aşık Veysel'in hikayesini biliyordum ama 2. eşinin ve annesinin adının Gülizar olduğunu hiç duymamıştım doğrusu. Bu bilgi için teşekkür ederim ve vakit ayırıp tüm öyküyü en baştan okuduğunuz içinde.
Saygıyla...
Çok güzel ve emin adımlarla ilerleyen bir öykü. Bakalım diğer bölümlere nelere gebe. Tebrikler.Sevgilerimle.
Hamuş-71
Aman da aman Aksümer'im gelmiş :) Hoşgelmiş sefalar getirmiş.
Teşekkür ediyorum değerli ziyaretinize ve beğeninize. Mutlu ettiniz beni varolasınız.
Sevgimle...
Aysel AKSÜMER
Hamuş-71
Teşekkür ediyorum Sn. Karan vakit ayırıp öykümü okumanız ve değerli yorumunuz sevindirdi beni.
Bakalım hep birlikte göreceğiz bundan sonra Gülizar'ın neler yaşadığını.
Size de hayırlı Cumalar diliyorum.Dua ile...
Hamuş-71
Teşekkür ediyorum Sn. İnci öykümü takip etmeniz ve beğeniniz mutlu etti beni.Eksik olmayınız.Hayırlı Cumalar...
Dua ile...