- 1639 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
NE YAPABİLİRİM VE NE YAPABİLİRİZ?
Bir dosttan acı baharat dolusu bir mektup aldım. Okudukça satırları duygularım ala-bora oldu. Hani bir endişe anında insanın içi kıyılır ya, burkulur ya yüreği bir vida saplanmış gibi, işte öylesi bir duygu yoğunluğundaydım. Çocukluk yıllarıma bile yolcu olurken " ne yapabilirim" sorusunu da kendime sordum. Evet, ne yapabilirdim ve ne yapabiliriz?
Bu soruyu sesli düşünmüşüm ki, eşim sordu:
"Hayırdır, bir sorun mu var?"
"Olmaz mı, toplumsal bir yaramız kabuk bağlamıştı, onu kaldırmışlar, kanıyor," diyorum.
Lakin verdiğim yanıt tatmin etmiyor ki, soru sormalar devam ediyor:
"Hangi toplumsal yaramızdan bahsediyorsun? 26 ölen Askerimiz mi, yoksa Van depremi mi?”
"Oy, oyy oyy!" diyorum daha farklı bir acı çörekleniyor göğsüme ve "Ne sen sor ne ben," diye kestirmeden geçiştirmek istiyorum sorusunu, ama eşim ısrar ediyor:
"Sorun her neyse seni üzdüğü çok belli. Hatta çaresiz bıraktığını da görmekteyim. Boyumuzu aşan bir çileyi çözmeye çalışma canım. Bazı çileler kördüğümleri vardır, açamazsın. Bırak dağınık kalsın."
Eşime hak vermemek ne mümkündü. Haklıydı. Bir değil birden fazla kör düğümün olduğu bir çileyi henüz elime almamış, ama çözme düşüncesindeydim.
Kulağımda mektubun sahibi YURT AYDER Başkanı Osman Yıldız’ın sesi çınlamaktaydı sanki:
"Kimsesizlerin sığınacağı evi kalmadı; inşallah en yakın zamanda Adana ve İstanbul’da tekrar dostlarımın gayretleriyle desteğiyle 18 yaşından sonra yetiştirme yurdundan ayrılmak zorunda kalan kimsesiz gençlerin sıcak yuva özlemini gidermek için açılan “sığınma evi”, açmayı hedefliyoruz. "
"Neden sığınacak evleri kalmadı?" diye soruyorum:
"Sığınma evinin kirası ödenemediği için..." diyor YURT AYDER’İN Başkanı Osman Yıldız’ın sesi titriyordu;
"Emine Hanım, bundan yaklaşık 3 yıl önce Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yurtlardan 18 yaşını doldurdukları gerekçesiyle ayrılmak zorunda kalan gençler için Türkiye’ye model olan bir projeyle sığınma evi açtık. Böylece bizler gençlerimizi sokaklardan kurtarıp, sıcak bir yuva kazandırmış oluyorduk. Şimdiye kadar 411 genç Adana’daki sığınma evinde kaldı. Bunlardan 50 genç devlet memuru oldu, 7 gencimizi evlendirip ailesine kavuşturduk. Devlet koruması 18 yaşından sonra biten gençlerimizi topluma kazandırma çabalarımız şimdi hayal kırıklığı ile sonuçlandı.
Sığınma evleri kapatılan gençler Bodrum-Antalya gibi şehirlere iş bulma umudu ile dağılıp, sokakları mekân tutmaları AYDER Başkanı Osman Yıldız’ı oldukça kaygılandırmaktaydı
“Sığınma evini yaşatabilmek için işlerimle ilgilenemedim. Adana’da kimsesiz gençlere sahip çıkılmadı. Adana’nın köklü aileleri, yüzlerce iş adamı bulunmasına karşın yardım eli uzatılmadı. Herkes, onları bir kez daha kimsesiz bıraktı. Aileleri bulunan, sıcak yuvalara sahip sokak çocuklara ve engellilere binlerce YTL aktaran iş adamları, anne-baba sıcaklığından uzak, kimsesiz çocuklara sahip çıkmıyor."
Kaygılarında haklı olan Başkan gelişebilecek bir sorunu da sözlerine ekliyor:
"...Şimdi bu gençler sokaklarda potansiyel suçlu konumuna gelecek. Sokaklarda çaresiz şekilde dolaşacak gençler her türlü kötülüklerle karşı karşıya kalabileceği gibi bu kötülüklerin içinde de yer alabilirler.”
Daha önceki bir yazımda bu konuya az çok değinmiştim.
Şayet duyarlı olmaz isek o gençlerin başına gelebilecek felaketler şunlardır:
Fuhuş, uyuşturucu, organ mafyası, kapkaç-hırsızlık bataklarına çekilecekleri gibi ülkemizin kangrenli bir uru olan "terör kamplarına" kendi ellerimizle vermiş olacağız.
Sonuç:
Toplumumuzda “sosyalleşmiş agresif potansiyel suçlu” gençlerin doğmasına neden olacağız.
Yazımın başında kendime sorduğum o soruyu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum.
NE YAPABİLİRİZ?
Sevgi ve saygılarımla
Emine PİŞİREN
26.10.2011
Not: YURT AYDER Başkanı Sn. Osman YILDIZ Beyle iletişim kurmak, bilgi almak isteyen arkadaşlarımız 0535 565 38 01 no’lu telefonla iletişim kurabilirler.
YORUMLAR
sevgili arkadaşım
ilk önce; ülkemizin kanayan yarasına, duyarlı yaklaşımından dolayı teşekkür ederim.
aslında bu proplemlerin çözümü çok basit.. hükümetimiz somalili, libyalı,tunuslu,cezayirli ve suriyeli gerillaları, ayrıca türkiye içindeki aç gözlüleri beslemeyi bir bıraksalar ortada böyle utanç verici olaylar olmazdı. bu sahipsiz gençlerimizde daha sağlıklı yarınlara gelişim gösterirlerdi. duyarlı yüreğine sağlık, sevgi ve saygılar sunarım.
Merhaba Değerli Hemşehrim,
Yıllar önce asıl görevim Burhaniye hudutlu olmasına karşın gerektiği zamanlarda tüm körfezde görev yaptığım için bu yaklaşımda bulundum. Değişik kanallardaki yazılarınızı fırsat buldukça beğeniyle okuyorum. Bu yazınızda sorduğunuz soruya yanıtım şudur.
"Altta kalanın canı sıksın." mantığındaki sömürü düzeni, sömürülen ve sömüren oldukça devam edecektir. İnsanoğlunun
yapısındaki çıkar bencilliği ;telkinle, dinsel ve insancıl değerlerle kaldırmanız mümkün değildir. Ancak, yasal yönden
durağan hale getirebilirsiniz. Eğer, yasaları hakkıyla uygulayan bir yönetim varsa tabi...
Hemşehrim,
Türkçe yazım ve anlatım kurallarına hassaslık gösteren birisiyim. Bugünlerin duygusal yoğunluğuyla bu konuya fazla değinmiyorum. Demek istediği şu. Yazım kuralları yönünden hatalarınızı giderin. Yarın, öbür gün; hemşehrisi olduğu için yazım kurallarıyla ilgili hataları görmedi dedirtmeyin. Bundan sonra bunlarla uğraşamam derseniz buna da saygı duyarım.
Başarı dileklerimle saygılar ve esenlikler diliyorum.
Veysel Başer tarafından 10/28/2011 7:31:23 PM zamanında düzenlenmiştir.