- 616 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Seçilimin Gücü
Dr. Hoagland “Yalınlık Gerçeğin Belirtisidir” başlıklı makalesinde, çocuk yaşlarında babası ile kumsalda yaptıkları yürüyüşte yaptıkları gözlemlere göndermelerde bulunarak şunları yazmıştı. “Deniz griydi, parça para bulutlar, erken esen kış rüzgârlarıyla sürükleniyordu. Bir keşif günüydü o gün. Gelgit sınırında yığılmış, çürüyen yosunlar arasında her boy ve biçimde şişeler yatıyordu. İlerledikçe yavaş yavaş, bütün şişelerin kapaklı olduğunu gördük, kapaksız tek bir şişe bile yoktu. Şişeler arasındaki bu şaşırtıcı benzerliğe sonunda babam bir açıklama getirdi ve keyifle beni bu olguda daha büyük bir anlam aramaya zorladı. Sonuç, bilimcime yaşam boyu sıkıca yerleşen “doğal seçilim üzerine bir ders oldu”. Şişelerin kıyıda batmadan kalabilmelerini sağlayan temel öğe, hangi markanın olduğuna, altın yaldızlı etiket taşıyıp taşımadığına, renginin ne olduğuna bağlı değildi. Şişelerin var olabilme (seçilme) şanslarını ne yazık ki basit bir alüminyum kapak sağlıyordu. Buradan canlıların yaşama gücünü oluşturan faktörlerin nasıl değişkenlik gösterebileceğini ve bu hesaba katılmayan basit belirleyicilerin nasıl itici güç olabileceklerini kanıtlaması açısından önemlidir.
Şimdi de bir olasılık üzerinde düşünelim. Aynı yaşta ve aynı derecede sağlıklı, biri şişman biri zayıf iki insan kuzey Atlantik denizinde sandaldan suya düşseler, bunlardan hangisi karaya ulaşmada daha avantajlıdır. İlk bakışta zayıf insan avantajlı gibi gözükse de, şişman insanın vücudunda bulunan yağın, soğuğa karşı iyi bir yalıtım oluşturması ve yağın sudan hafif olması dolayısıyla şişman vücudun su yüzeyinde kalma kolaylığı vardır. Oysa normal yaşamda yağ yükü taşımak birçok durumda kötü sayılsa da bu varsayımda, buz parçacıklarıyla dolu deniz şişmanlığı yargılayacaktır. Atlantik’in vereceği hüküm şişmanlığın bu durumda yaşamı sürdürmek için iyi bir özellik olduğudur.
Evlilik çağına gelmiş Japon genç kızlarının geleceğe yönelik beraberliklerinde, yüz ve vücudunda az hatta kıl olmayan genç erkekleri tercih ettiklerini okumuştum. Bunun da Japon erkekleri açısından zorunlu bir seçilim baskısı oluşturduğunu kolayca söyleyebiliriz. Bir adaya ulaştığınızı düşünün. İnsanların yaklaşık yüzde yetmişinin Cordobes ismini taşıdığını öğreniyorsunuz. Neler düşünürdünüz bilinmez. Bu durum yıllar önce bu adayı ziyaret eden bir araştırıcıyı fazlasıyla meraklandırmıştır. Araştırıcı uzun bir süre inceleme yaptıktan sonra isim yoğunluğunun nedenini belirlemiştir. Bulgulara göre adayı çok önceleri buraya saklanmak üzere gelen bir kaçak kurmuştu. Kaçağın adı da Cordobes’ti. Ondan dünyaya gelenler, baba ya da dedelerinin adını yaşatmak için yeni doğanlara hep onun ismini vermişlerdi. İlginç bir seçilim.
Seçilim konusunda var olan yanlış bir anlayışa da hemen burada açalım. Ameliyat sonrası uzun süre tedavi olması gereken hastaların, hastane mikrobu nedeniyle erken taburcu edildikleri duymuş ya da görmüşsünüzdür. Olası hastalığın bakteri yönüyle kısa bir geçmişi olduğunu da söylemek gerek. Bu konuda görevli sağlık elemanların açıklaması hastalık etkeni mikrobun, değişen koşullara direnç ya da bağışıklık kazandıkları yönündedir. Bu konuda unutmamamız gereken, bakterilerin her yeni ilaca karşı yeni direnç yöntemleri geliştirmeyecekleridir. Aksine genlerinde bu tür bir müdahale döneminde vücudu korumaya yönelik özellik taşıyanların seçilime uğradıklarını ve avantajlı hale geldiklerini anlamalıyız. Yoksa dalları yukarıda olan ağaçlarla beslenen zürafaların boylarının uzadığını ve boyları uzamış zürafaların yavrularına bu karakterleri aktarabildiğine inanmamız gerekirdi. Yani kazanılmış karakterlerin kalıtılamayacağını netleştirelim. Yoksa Müslüman erkek çocuklarının pipilerinde, diğer dinlerdeki çocuklarına pipilerine göre farklılıklar olması gerekirdi.
Evet en genel ve basit örneklerle seçilimi açıklamaya çalıştım. Bana göre canlı çevremizde olup bitenleri daha iyi anlamanın temel süzgeçlerinden biridir bu konu. Çünkü aslanın önünden kaçan bir antilobun sergilediği hayranlık uyandıran müthiş zıplama hareketlerinin gerisinde seçilimin gücü yatmaktadır. Aynı şekilde bütün ustaca hareketlere, çevikliğe ve hıza rağmen antilobu avlayabilen aslan da seçilimin yaldızlı tacını hep heybetli başında taşımaktadır. Sanırım daha bilimsel ve güçlü örneklere gerek kalmadı. Şimdi siz insanoğlunu bu kulvarda nasıl yarıştığını anlamaya çalışın. Lütfen…
YORUMLAR
ILk etapta gucsuz olanin yok olmasidir sonucu ciksada aslinda dogal secilim evrimin yurmesini saglayan mekanizmadir yani sahile vurmus siselerden " denize atilan her sisenin kapagi kapalidir " yerine " sahile ancak kapagi kapali sasli siseler varabilir " denmesidir ama insanin icerisinde yasadigi ortamin yani sosyo ekonomik yapinin bu secilimde buyuk bir önemi vardir ve bunu göz ardi etmemek gerekir örnegin para denen seyin birilerinin elinde asiri olup bir cok insanin elinde olmamasi durumu ve bundan dogan dengesiz gelisim durumu ve bunun insan biyolojisine etkisi vs vs vs diye dusunuyorum bende kisaca eger bana musade ederseniz Hocam , aslinda bu konu oldukca derin ve uzun bir konu ama burda ancak bu kadar yazabildim :))))) Saygilarimla , bizleri bu derin bilgileriniz isiginda bilgilendirdiginiz icin size cok tesekkur ederim , umarim dusuncelerimde ukelalik etmemisimdir :))) Kutlarim sizi , sevgilerimle .........