Adı Gül-i Zar (3)
Babaannemin adıydı Gülizar .Beni belkide gerçekten tek seven, koruyan, anlayan...
4 çocuklu bir Ailenin sondan iki numaralı çocuğuydum, benden yaşça büyük iki abim ve benden küçük bir kız kardeşim vardı.14-15 yaşlarındaydım ve Ortaokul son sınıfa gidiyordum hoş ninem olmasa onuda göreceğim yoktu ya.
"Bu kızı okutmazsan hakkımı helal etmem" derdi hep nineciğim. Okuldan her geldiğimde beni sevip okşar o gün neler yaptığımı sorardı Nur içinde yatası. Gülizarım derdi hep al yanaklı, gül yanaklı kızım, bahtında yüzün gibi güzel olur inşaallah.
Güzeldim...Hemde çok! Bir çocuk vardı ben ne zaman çeşmeye su doldurmaya gitsem yanıma gelir, benimle konuşmaya çalışırdı. Benimde yüreğim bir hoş oluverirdi. Babaannemin severken söylediği gibi alı al bir yüzle eve gelirdim " Ne oldu kız üstündeki basmalar gibi kızarmışsın" derdi annem " Koşa koşa geldimde ondan Anne" derdim doğruca ninemin yanına giderek.Yine böyle bir gün Babaannem "Hayırdır Gülizarım ne bu halin" demişti bende her bir şeyi anlatıvermiştim bir solukta nefes nefese. Gülmüştü ninem deli kızım benim diyerek."Anlaşılan o ki; benim gülüm tomurcukluktan çıkıp açmak istemekte, sevda denilen güneş senide mi yakmaya başladı a benim sürmeli gözlüm? "
Bir kaç ay sonra Babaannem hastalandı sol yanına felç indi.Gelen doktor durumunun çok ciddi olduğunu, sol taraftan gelen felcin kolay kolay iyileşmeyeceğini ki iyileşse bile kalıcı hasar bırakacağını söyledi. Nasıl kızmıştım doktora o ne bilirdi ki! Nasılsa okul bitmiş ve mezun olmuştum ben bakar iyi ederdim ninemi. Ben diyorum çünkü anam hiç sevmezdi onu hele ki şimdi yatalak olmuştu.3 gün geçmeden şikayete başlamıştı bile " Benim işim bana yetmezmiş gibi birde senin ananın altını temizliyorum Allah canımı alsında kurtulsam" diyerek söylenip duruyordu. Allah onu değil ama Babaannemi alıp kurtardı annemin dilinden, 1 ay bile sürmeden toparlayıp gitmişti ninemi ölüm denilen zalim. Günlerce ağladım yemek yemedim, üzüntüden yataklara düştüm. Bütün acılar üstüste geliyordu okulumu bitirmiştim ama yaşadığımız yerde Lise yoktu ve benim okula gidebilmem için şehir merkezine gitmem gerekiyordu. Söylememe gerek yok elbette bu mümkün değildi, kız kısmıydım okuyupta ne olacaktım? Çok yalvardım babama ne olur beni Halamın yanına gönder orda, büyük şehirde okuyayım diye. Delimisin sen dediler " Halanın derdi başından aşmış. İşsiz güçsüz, içkici bir koca ve 4 çocuğa bakabilmek için hizmetçilik eder bilmez misin?
Hergün ninemin mezarına gidiyor ona bizimkileri şikayet ediyordum. "Ninem biliyor musun okula yollamadılar beni, oysa sen demez miydin Halil iki elim yakanda olur diye? Ah ninem, niye beni bir başıma bırakıp gittin? Annem ölse değil asıl sen ölünce öksüz kaldım ben"
Yine böyle bir gün mezarlıktan dönerken önüme çıktı. Ömer...Bizim oraların en zenginin oğluydu çok varlıklıydı babası ama kimin umrunda ben o zamanlar buna önem veremeyecek kadar toydum. Tek bildiğim onu her gördümde hala yüreğimin göğüs boşluğumdan çıkacak kadar hızlı attığıydı. Her gün buraya geldiğimi bildiğini ve beni izlediğini söyledi, ağzımı açtım ama tek kelime edemedim. Koşarak kaçtım oradan, arkamdan seslendi " yarın burada yine bekleyeceğim seni " Hem koşuyor hem gülüyordum bekleyecek beni...Beni bekleyecek!
Artık her gün mezarlık dönüşü buluşuyor, konuşuyorduk.Bir gün elimi tuttu ve beni kendine çekip öptü, hani şu televizyonda çıktığında Annemin bakma kız ayıp! dediği şeyi yapmıştı.İçimden çağlayanlar dökülüyordu sanki, beni bir uçurum tepesine çıkarıyorlar ve sonrada aşağı atıyorlar gibi bir histi bu.Elim, ayağım, bütün vücudum zemberiği boşalmışcasına titriyordu, ama yinede gücümü toplayıp ondan kaçmayı başarmıştım. O gece sabaha kadar kadar uyuyamadım, ellerim dudaklarımda dönüp durdum yatağımda.
Günler geçiyor Ömer’e olan sevdam her geçen gün artıyordu. Annem her gün kabristana gidiyorum diye söylenip duruyordu. Sağlığında kıskandığı, onun yüzünden kendisine sevgi göstermediğimi düşündüğü kadının şimdi de ölüsünü kıskanıyordu. Oysa ki nineme olan özlemi dolduran başka biri olduğunu, onun okşayışlarının eksikliğini Ömer’in giderdiğinden bihaberdi. İçimde uyanan duygulardan ölesiye korkuyor ama onu görmeden de yapamıyordum.
O gün yine buluşmuştuk mezarlığın üst tarafındaki fundalıklarda. Ömer beni sevdiğini söylemiş ve " Alacağım kız seni babama söyleyip isteteceğim" demişti. Nasıl mutlu olmuştum ama dedim "Ama ben daha 15 yaşındayım vermezler beni sana" "Bende kaçırırım seni" demişti dudaklarıyla beni sustururken.Bu gün bir farklı öpüyordu beni bir süre sonra üzerimden itmeye çalıştım onu. " Yapma Ömer bir gören olacak" Ama dinlemiyordu beni ellerimden tutmuş kıpırdamama bile izin vermiyordu.Birden derinlerimde bir acı hissetmiştim Ömer’i can acısıyla yana savururken bacaklarımdan sızan kanı farkettim. Deli gibi ağlamaya başlamıştım ne yapmıştı bana, bu kanda neyin nesiydi? Sarıldı bana korkma dedi nasılsa evleneceğiz...
O günden sonra Ömer bir daha hiç gelmedi mezarlık çıkışına bir süre sonra duyduk ki babası büyük şehre göndermiş onu okuması için. Kahrolmuştum kimselere hiç bir şey diyemiyor sadece geceleri gizli gizli ağlıyordum. Annem şüphelenmişti halimden " Ne o kız senin bi derdin mi var yemeden içmeden kesildin hasta mısın yoksa" dedi bir gün. Hasta olmadığımı sadece midem bulandığı için canımın bir şey yemek istemediğini söyleyerek geçiştirdim...
Bir gün ne olduğunu anlayamadım yer sanki ayağımın altından çekiliverdi, bir külçe gibi yere yığıldım. Annemin feryatlarını ve yetişin diye bağırmasını hayal meyal duyuyordum sonrası kopkoyu bir karanlık...
Odanın dışında yabancı bir erkek sesiyle gözümü açtım. "Kızınızın korkulacak bir şeyi yok o da bebeği de gayet iyi" Sessizlik...Sonra kapanan dış kapının sesi ve yine sessizlik....
Evde bir ölüm sessizliği başlamıştı o günden sonra. Sadece anladığım kadarıyla babam, annemi bu işi yapanın kim olduğunu öğrenmekle görevlendirmişti. Annem her gün yanıma geliyor yalvarıyor, yakarıyor ağzımdan bir isim almaya çalışıyordu. Tek kelime etmiyor sadece sessizce ağlıyordum. Odamdan dışarı çıkmam dahi yasaklanmıştı eve misafirliğe gelen konu komşuya bile bir bahane sunuluyor ya evde yok ya da hasta yatıyor filan deniliyordu.
Bir gün Annem odama geldi ve babam ile 2 abimin beni bahçede beklediğini söyledi. Yanlarına gittiğimde onların bana bakan soğuk ve korkutucu bakışlarını gördüm arkamdan annemde gelmiş bir kenardan süklüm püklüm olacakları seyretmeye başlamıştı. Babam bir süre bana baktıktan sonra " Bak Gülizar inat ediyorsun ama hata etmektesin kızım gizlemek sana yarar değil aksine zarar getirir. Bir süre sonra karnın belli olacak elin diline düşeceğiz.Vakit varken konuşta bizde gidelim bunu yapanın yakasına yapışalım ki yaptığı pisliği temizlesin. Yoksa kan temizleyecek bu pisliği. Şimdi söyle bakalım sana bunu kim yaptı ? "
Başımı öne eğdim ne diyecektim ki onlara ne diyebilirdim? Başıma gelenlerden çok Ömer’in beni bırakıp gitmesi canımı yakıyordu. Babam sordukça ben susmaya devam ettim. Sustum...Sustum. Ta ki büyük abim gelip suratıma okkalı bir tokat nakşettirinceye kadar. Kahpe! diye bağırdı vururken söylesene ne diye cevap vermiyorsun!
Kahpe...? O gün ilk kez duyduğum ve anlamını bilemediğim o sözü daha sonraları epeyce duyacaktım. Bu söz üzerine babamda yerinden fırladı ve birbiri ardına vurmaya başladı. Yere düşmüş yüzüm gözüm kan içinde kalmıştı, annem ağlayarak babamın ellerine sarıldı. Kulun kurbanın olayım vurma Bey! Ama babam duymuyordu bile saçlarımdan tutarak beni yerde sürüklemeye başladı. Abimde bir taraftan tekmeliyordu "Söyle kimden peydahladın bu piçi" diyerek. Birden içimin boşaldığını hissettim. Annem, Babam, Abim dehşetle bir şeye bakıyorlardı. Yattığım yerden bende kafamı kaldırıp baktığımda bacaklarımın altında kandan bir gölcüğün oluştuğunu gördüm ve sonrası yine simsiyah bir karanlık...
YORUMLAR
Hamuş-71
Haklısınız Sn. İnci sevmeyi hala öğrenememiş bir toplumuz maalesef.
İsimleri değişse de kadının hala adı yok ülkemizde ve bu da bence en büyük ayıbımızdır.Kadını meta olarak gören medyasından tutun da, yeri hala tarlada ki öküzden sonra gelen kırsallarımızda kadın hala 2. bile değil sınıfsız bir varlık ne yazık ki...
Teşekkür ediyor sevgiler sunuyorum...
Ah bu genç kızlar! Yalnız onlar mı kadınlar da farksız...Ne kolay bizi kandırmak. Ne için, aşk denen saçmalık için kararıyor onca hayat. İşin garibi, çağ da geçse, değişmiyor bu zaafımız...Daha çok öykülere konu olur bu dramlar.
Anlatım öncekilerden daha sağlam. Okuyucunun gözünün önünde herşey. Capcanlı yani. Sıkmayan, yormayan bir üslubun var. Yine keyifle okudum. Kurgulaman çok iyi. Olayı resimlemen hakeza...Ama bir endişem var; lütfen konu bildiğimiz kötü yola düşme hikayesine dönüşüp özgünlüğünü kaybetmesin. Görünüyor ki, Gülizar'ın başına hoş şeyler gelmeyecek. Fakat bunu daha önce duymadığımız bir dille, ya da karşılaşmadığımız olay zincirleriyle "Hamuş 71" ce anlat. Sen de bunu yapacak yetenek mevcut, hem de fazlasıyla. Bu bölüme kadar olması gereken gibi gitmiş herşey. Bu bölümden sonra bizi şaşırtacak, acıtacak, sinirlendirecek olaylar bekliyoruz. Şahsen benim senden beklentim çok yüksek :))
Pek yakında adının öykülerle anılacağına inancım sonsuz. Yetenekler konusunda pek yanılmam sevgili yazarım.
On puan benden bu güzel çalışmaya...
Başarılar...
Aynur Engindeniz tarafından 10/26/2011 12:02:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hamuş-71
Engindenizim günışığım hoşgelmişsiniz.Gelişiniz yine panayır yerine döndürmiş naçizane sayfamı ve de yüreğimi...
Elimden geldiğince,dilimin döndüğünce sizin dediğiniz gibi "Hamuş-71" ce kurgulamaya çalışıyorum öykümü.Bunda ne kadar başarılı olurum bilemiyorum ama en azından gayretliyim.E bu da bir şeydir değil mi? :)
Çok çok teşekkürlerimle.Sevgimle...
Aynur Engindeniz
Ben onu söyledim zaten, bu bölümde dahil olmak üzere Hamuş-71 ce geldin. Bu bölümden sonrası çok önemli...Ben biliyorum yine okumaktan keyif alacağımız olaylar zincirine takılıp kalacağız.
Şahsen ben seri öykü yazamam. Hakikaten yazamam. Bir tane denemiştim.Ama hem sabır yapım, hem de olayların gizini koruma konusundaki başarısızlığım yüzünden öyküyü yarıda çöpe attım :))Uzun kurgular çok büyük dikkat ve emek istiyor. O yüzden maşallah sana..."Bu da bir şeydir" deyip, bu emeğİNe haksızlık etme bence:)) BU BİR ŞEY DEĞİL; ÇOK ŞEYDİR
Bu tür seri yazıların çok azında yarınki bölümü merak ederim...Dördüncü bölümü merak ediyorum.
Ama bunun için önce yarını görmemiz gerek değil mi?
Yarına çıkmak ümidiyle...
Tekrar tebrikler.
Hamuş-71
Canımsınız :)
Rabbim hepimizi yarına sağsalim erdirsin inş.
Görüşmek dileğiyle...
sade anlatımlı öykünüzü tebrik ederim..
maalesef ülkemizde o kadar çok bu şartlara maruz kalan..
gülizarlar varki..
keşke aileler tüm bu yaşanılanlara..,
başka pencereden bakmayı becerebilseler..
ve tabiki gençlerimizde biraz daha temkinlı olabilseler..
sevgiyle kalın..
Hamuş-71
Sayfama nazik ziyaretiniz ve değerli yorumunuza kalben teşekkür ediyorum.
Çok haklısınız maalesef öykümde geçen hayatlar günümüz türkiyesinde hala başka başka şekillerde yaşanmakta.
Adları değişik olsa da nice çiçekler bilinçsiz ebeveynlerinin ve cehaletlerinin kurbanı olmakta ve solup gitmektedir.
Ve biz sadece keşke diyebilmekteyiz...
Sevgiyle...