şatıroğlu,karanlıktan gerçek gören
senden bulaştı bana arı cümleler
konuğumuz olduğun o günden beri
gördüğünü daha sonra anladım
kör olduğumuzu bildim bileli
turablar turabı ey goca Veysel
dut dalın küsmüş,önünde bac’la
kömbeler getirmiştin bir büyük hurçla
şavkın halâ durur, köyde yamaçta
usumda ilk çizgiler senden,ey goca Veysel
fiske ışığında sızlayan teller
bozulmaz adaplar,ellerde hüner
ol mızrabında arş-ı alem secdeye iner
kulağımda tınıların cenkte,ey goca Veysel
coşunu bekler nöbet tutardık
zifri nağmelerde düşe yatardık
turna rehberinde yola çıkardık
mürşid-i kâmilim ey goca Veysel
göze başına götürürken tuttun elimden
tast ile su verdim,içtin derinden
topla dedin bana;peygamber çiçeğinden
sarı rengi sordun,
kimseye söyleme dedin
sır kaldı ikimizde ey goca Veysel
dile geldi dut dalın,gitmek zamanı
yıllarca beynimde sorgu harmanı
tenbihin özümde,muhaşeret nişanı
senden bana nükte ey goca Veysel
kasım
.......babam saz ustasıydı,okula gitmiyordum daha.Veysel baba,bize gelerek epeyce kaldı.Sazı onarılıncaya değin.Kimsenin istediğine sazı eline almazdı.Bizde,beklerdik.Çoğu zaman,uykuya yenilirdik.Keşke,daha büyük olsaydım o yıllarda.Veysel baba iyiki doğdun.