- 464 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Korkmayın ve Hüzne Kapılmayın
İman sahibi insan, dünyanın kusursuz yaratılmış bir imtihan mekanı olduğunun, izlediği görüntülerin sınanması ve imanının olgunlaşması için yaratıldığının bilincindedir. Yaşadığı olaylarda bunu unutmaz, imtihanında Rabb’ini görür; üzülmez, korkuya kapılmaz. Gerçekte, imtihanın olmaması olağandışı olurdu çünkü dünyanın yaratılış amacı budur.
İnsan, yaşadığı hiçbir olayı kontrol edebilecek güce sahip değildir. Her şey bir kader dahilinde yaratılmıştır ve kendisi bunu asla değiştiremez. Bu gerçeğin bilincindeki insan, kendi kader filminin iyi bir izleyicisi olmayı seçer. Rabb’inin üstün aklına ve sonsuz gücüne güvenip dayanır, tevekkülün lüksünü yaşar. Allah’ın yarattığı her şeyin -şer gibi görünse bile- hayırla yaratıldığının şuurunda, olaylardaki hikmetleri görmeye çalışır.
Ancak bir musibet karşısında hiçbir şey yapmadan beklemez, bu şeytani bir tevekkül olur. İnanan insan fiili dua anlamında sebeplere sarılır; örneğin hastalık durumunda doktora gider, ilaçlarını kullanır.
İman sahibi insan yalnızca Allah’tan korkar, O’ndan umut eder, O’na yönelir, O’nun sınırları içinde yaşar. Rabb’i de ona sağlık, güç, huzur ve mutluluk verir.
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran Suresi, 139) ayetiyle iman eden kullarının üstün olduklarını ve üzülmemelerini buyurur.
İnsanın karşısındaki kişilerin yaptıklarının da Allah’ın dilemesiyle olduğunu ve imtihan amacıyla yaratıldığını "Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz ’izzet ve gücün’ tümü Allah’ındır. O, işitendir, bilendir." (Yunus Suresi, 65) ayeti ve benzer ayetlerden anlıyoruz. Ayet sonundaki, "gücün tümü Allah’ındır " ifadesi ise insanlara o gücü verenin de Allah olduğunun kanıtıdır. Dolayısıyla zorlayıcı da olsa, Allah’ın hayırla yarattığı olay karşısında insan hiçbir şekilde üzülmemelidir.
Allah’ın yarattığı olaylardaki hikmet ve hayrın farkına varamayan kimseler, beğenmedikleri ve kendilerine zorluk veren olaylarla karşılaştıkları zaman şuursuzca isyan edebilirler. Oysa Allah’ın yarattığı kadere saygısızlık olmaz. Ayetlerde bildirildiği üzere, ‘emir her an inmekte’ ve her görüntü inananlar için hayırla yaratılmaktadır. Tevekkülsüz davranmak, kızmak, üzülmek Allah’ın yarattığı kadere saygısızlık olur. İman etmiş olan kişi, ”hayır ben bu kaderi beğenmedim” diyemez. Kendisi için Yaratıcısının belirlediği kaderi beğenmemek ve hüzne kapılmak, O’na isyan anlamına gelir.
Birçok insan yaşadığı bir olayın olası sonuçlarını uzun uzun düşünerek kendisini kahreder. Oysa sonuçtaki hayrı görene kadar insana düşen sabır ve tevekküldür.
Nedenini anlayamadıkları olaylarla karşılaşmak ve bunun sonucunda yaşadıkları sıkıntı, kuşku bataklığına düşen kişilere mutsuzluk getirirken, müminlerin kalpleri mutmaindir. Kalplerin tatmini yalnızca Allah’ın zikriyledir. Yüce Allah Kur’an’ın, "Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur." (Rad Suresi, 28) ayetiyle bu sırrı verir.
Üstün kerem sahibi Allah, her şeyi hayırla yarattığına gönülden iman edip dosdoğru yolunda yürüyen müminlere, dünyada ve ahirette en güzel hayatı vaad eder:
Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah’tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin." (Fussilet Suresi, 30)
YORUMLAR
Güzel ve anlamlı bir yazıdı. Zaman zaman unttuğumuz sabır, tevekkül ve en önemlisi iman gibi kavramları tatlı bir üslupla ve ayetlere dayandırarak aktarmışsınız...Şehitlerimizin arkasından yangın yerine dönmüş ve öfke ile dolu kalbime biraz su serpilmiş olu. Çok sağolun...Saygılarımla.