Can Kırıkları Üstünde Dansı mı Gör El Azize
hayrettin taylan
Soruların cevapsız yüzü yüzerken ruh denizimde. Uzaklığına yargılanış imlerini uzatır yaramın çözümsüzlüğüne.
- Dalgalı düşleri tutkumuzun gelgitlerine yansık . Şavkın düşürken düşüncelerime kendime gelemeyişin yar taşlarında kalır umudum.
- Mavilerine açılır açılmazlarım.Beni taşır “ ben”. Ben denizinden benlik tepesine çıkar marizilerim.
-Çok tanınmış bir yarasın. Akraba olmuş gibisin hüzünlerime.
Bütün acıların neminde gözlerimin yaşları seni tanır.
Senin için ilk kez ağladığım günü hatırlar mısın Azize’m .
Hani boşanmak için mahkemeye gitmiştik.
Hakim :
-Hakim boşanmak istiyor musun?
Gözlerimden iki damla aktı ben ve sen yerine.
-Hayır dedim.Ben buraya aylar sonra da olsa onu görmek için geldim. Bu aşk davasıdır, kan davası kadar karışık kanlar barındırır. Bitmesin Hakime dedim.
-Bayan Hakime:
Şair misin ?
Evet, şairim. İçimde mazi olan felsefi duygular var.Bilinçaltımın perisi olan unutulmazlığın sızı perisi var.Vicdanı bağımın bağıl muamması. Dahası onsuzluğun bütün lirik çeşnileri içimde ağlıyor sonra dize oluyor.
Bayan Hakime:
-Ben de şiiri çok severim, sizi okuyacağım demişti.
beni çağırdı adının her harfi
caydır bu gözyaşı güzelini
oysa ıslak bir dünyanın yangınıydım
dönmeni istiyordum kaderden
gülmeni istiyordum kederden
gelmeni istiyordum en istediğim senden
Bu kısa şiirden sonra bayan katip, hakime hanım, suskun, gözlerimden yaşlar, gözlerinden yaşlar.
Hakime:
-Karar, duruşma duruşu aşka kafiyeli çiftin damlaları arasında sonsuz bir güne ertelenmesine.Yeterli deliller toplanmasına.
Toplansan da en büyük aşkı bitirecek yürek ben de olmadığına karar verilmiştir.
-Daha sonraki süreçte.Bayan hakime, internet şiirlerimi, sana yazdıklarımı okumuş. Böyle yürek sızısı, böyle felsefi muamma olur mu?
-İnanmayıp beni arayıp bir çay içerek dertleşmiştik. Önce şiirlerime olan hayranlığı, sonra bana hayranlığı sonra aşk.
-Çözümsüz bir bulmacanın siyah kareleri bendim. Karelerin arkasında senli sevdam, yargılanış hem aşktan,hem ayrılıktan.
-Oysa ben mahkemeye beni seven kadınla, benden giden kadınları görmek için vardım sanki.
-Aşk ne kadar tesadüfün içinde. İçinden çıkamadım.
Ben seni görmek, o masum yüzünden okunana sözsüz romanları okumak için hep geldim duruşmalara.
-Seni sevmekten çok seviyorum sözüyle bütün duruşmalar erteleniyordu.
Beni seven yargıca rağmen bir türlü ayrılamamıştık.
-Her duruşmada şiirsel damlalarım ve çok sözlü sözlerim giyotin gibi kesiyordu her şeyi.
*Kanıyordum şiirin içindeki şiirlerle.Aşkın aşkı kestiği başka aşklarda kanıyordum.
sana sarıldığım yerin masalından
seni yaşadığım yarin asalından
bir ömür ütüledim kırışık hazlar ülkesinde
seni bekledim ta senden, ta bana geldiğin bende
İhtimallerin hamallığını yapıyordum.Değmesine değiyordu.
Sen sevmesen de gelmesen de kendimi yazılışları seviyordum.
-Hani son duruşmada, gözyaşlarımızı silecek mendil bir türlü bulunamamıştı. Neden ağlıyorduk ki?
-Giden birisi neden ağlar ki? O damlaların mucidi bendim belki.
Soruların kısır döngüleri arasındaydım. Sanki davadan vazgeçip kollarıma atılacak gibi duruyordun.
-Ya da hakime hanım bana olan tutkuları ruhunu zehirlemişti.
Benden giden başkasının da olamaz türü içsel tümceler yazıyordun bahtının yırtık defterine.
Sızılar ummanlarımıza yangın olup yakıyordu uzak kalışları.
Kırık canları üstünde dans ediyorduk .Tango gibi.
-Gidemeyen gidenleri oynuyorduk.Acemiydik. Yarama basıyordun.
-Bense acılarının, can kırıklarının ayağına basıyordum. Acını anlıyorum, affedilmezlerim vardı.
Evet, benden gidişin keyfin dönencesindeki dik gelen huzur ışıklarından değildi elbet.
Bir hatanın ıslığı gibi iç sesimize karışmıştı her şey.
Bulutsuz güncelerin aşk mevsimime marazi oluyordu.
Silinmiş gidişin hatıra takvimindeydim.Her gün dökülüyordum senden.
-Damlaları sayan bir sayaç aldım. Ağlamak yetmiyormuş, yazmak da.
-Hazan giren bir yüreğin mitleri, bitleri, silinmez sızıları varmış.
-Yüzüyor umudun yarını. Yar olmaya akın bir son baharın kararından resmen benden gitmişti.
-Resmen gitmek, ruhen gitmek anlamını içermiyordu. Gittikten sonra daha çok bende yaşadın.
kapanmaz yaranın perdesi açılıyor
beni ilk kezlerin kurşunluyor
tutkular din değiştiriyor Kevser sahilinde
hicran depremi yaşıyor yaşayamadıklarım
zayıflamıştı zaaflarım
kördüğümlerini çözüyordu sensiz göremediklerim
oysa bütün duygularım senin vagonunda makinist bendim
şimdi hangi acının istek kipiyim
hangi sensizliğin gereklilik filmiyim
hangi kavuşmanın kavuştağıyım bilemedim Azize.
-Dize dize sende büyüyor el azizin. Sen yazılarak kutsanmış sevda kitabımdasın.