TURHAN ILGAZ ve AKTUR
Merhum gazeteci Sevgili Fâhir Erbil O’nu bana güzel bir Ağustos günü ikindisinde, Datça’nın Aktur Tatil Sitesi’nde tanıştırmıştı.
İlk birlikteliğimizde çok sevdiğim Niyazi Öktem (Prof) de vardı.
Sonradan öğrendiğime göre birbiriyle çok samimi olan Turhan ve Niyazi önce bir konuyu artaya atar, sonra onu karşıt fikirlerle didik didik edene kadar tartışırlarmış. Onları gören de kavga ediyorlar sanırmış...
O gün de aynı şey olmuştu. Turhan’ın evinin bahçesinde, ağaçlar altında bir masa etrafında, tartışılan konu, hatırlayabildiğim kadarıyla, bâzı galatasaraylıların levanten olup olmamaları ile ilgiliydi ve öylesine kapışmışlardı ki, ben neredeyse onları sükûnete dâvet edecek duruma gelmiştim.. Bir yandan da atışmaya ! devam etmelerini istiyordum, çünkü her ikisi de bilmediğim pek çok şeyden söz ediyor, çok derinliği olan fikirler üretiyor, kültür dağarcıklarındaki zenginlikleri silah gibi kullanıyorlardı. Yıldızlar savaşı gibi bir kültür savaşı.. Bir yanda da Fâlih Ağabey, onları çok yakından tanıyıp bildiği için, heyecansız bir şekilde, hem tartışmanın zevkine varıyor, hem de benim telaşıma ve şaşkınlığıma bakarak kıs kıs gülüyordu..
Niyazi’yi çoktandır tanıyordum. Sınıf arkadaşım rahmetli Yüksel Özemre (Prof) de bizim samimiyetimize ayrı bir vesile olmuştu.. Ama Turhan’ı ilk kez şahsen tanımıştım..
Bu tanışıklık tâtil boyunca sürdü.. Bir gece Aktur’un meşhur Antik Bar’ında eşlerimizle birlikte yemek yedik, birçok gece de uzaktan birbirimize kadeh kaldırdık...Bazen de, gündüzleri, O köpeğini gezdirirken, ben de bisikletle tur atarken karşılaştığımızda, üç beş cümleyi geçmeyen sohbetlerimiz olurdu. Yüzündeki o devamlı ‘düşünce üretme’nin asıklığı, ya da gerginliği ona daha fazla yaklaşmamı frenlerdi. Bu nedenle onu hep uzaktan sevdim..
Ama Aktur, bizim yıllarca selâmlaştığımız bir yaz mekânı oldu..
Fâlih, Yüksel ve Turhan... Galatasaray yaşadıkça sizler de yaşayacaksınız...
MG
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.