Anaya Başbakanlar da Ağlar
Ana..
Evlâdının dünyaya teşrifinde nice sancılar çekse de, onun hayatın ileri safhalarında elde ettiği başarılarla bu büyük sancıyı neş’eyle yaşamaya lâyık bir yüce varlık..
..Ve Tenzile Ana; Hadis-i Şerif itibariyle ‘ayaklarının altına Cennet’ verilen analardan bir ana.. Rizeli Ahmet Kaptan’ın eşidir. Henüz ömrünün kıdemli günlerinde, O’nun siyaseten en güzel yerde duracağını, beşeri bakımdan başarının ve gururun kaynağı olacağını, insaf ehli ve ana mutisi bir evlâda sahib olacağını bilmeden, Rize’den hicret eylediği Kasımpaşa’daki mutena bir evde, 1954 yılının 26 Şubat’ında iki sefer Irakeyn gibi, Recep Tayyip adı verilecek iki isimli bir Erkek dünyaya getirecektir.
Kendisindeki o tarifi mümkün olmayan evlâd sevincini de deniz yollarında kıyı kaptanı olarak çalışan; evlâdına baba, kendisine eş Ahmed ile paylaşacak ve o an o evden yükselen ezan sesini işte O’ Recep Tayyib de kulaklarında işitecektir; “Allahü Ekber! Allahü Ekber!”
Yani; ilk olarak 1989 yılında, Beyoğlu Belediye Başkanlığı seçiminlerine katılıp kaybettikten sonra, dalaverenin koktuğu hüsranlı seçim sonucuna itiraz için başvurduğu mahkemede hakime “sarhoş” diye hitap edecek, bu sebeble bir hafta göz altında tutulacak Recep Tayyip, Ezan-ı Muhammediye aşkını ve bu ecdad geleneğini böylece kendine hâkim kılacaktır.
Siyasî hayatın girdabına girmeye çizilmiş bir kadere boyun büken Tenzile oğlu Recep Tayyip, işte bu cüz’i hâkim zamanın ilâhi sesine kulak vere vere büyümeye temayül gösterecek, nihayet hayatının akışına en münbit nakışı işleyecek davranışı da, 12 Aralık 1997 yılında, Siirt’te yapacağı bir konuşmayla ortaya koyacaktır. Bu milletin, bütün şiir bilen zihinlerinde yer etmiş lâfazanlıklara göre; güya ünlü şair Ziya Gökalp‘in Asker Duası adlı, lâkin esasen tarihin derinliklerinde Selçuklu Sultanı Alp Arslan ile Bizans İmparatoru Romenos Diojenos arasındaki ceng zıdlaşmasına münhasır mektubtan sözlerin Alp Arslan’a ait olanının; “Minareler süngü, kubbeler miğfer/Camiler kışlamız, Mü’minler asker” kısmını okuduğu vakit ülkesinde, bundan iftihar etmeleri gerekenleri kudurtacaktır. O meşhur munzır lâflardan olan ‘Halkın arasına kin ve nefret sokarak’ gibi çeyrek bir cümlenin verdiği mahkeme kararıyla 1999’un Mart’ında Kırklareli’nin Pınarhisar Cezaevi’ne 4 aylık bir mahkûm hükmüyle gönderilecektir.
İşte, yeni yeni oğlu Recep Tayyib’in başarılı günlerini görmeye alıştığı bir zamanda, bu muhterem Tenzile Ana’nın içi burkulacak, yüreği daralacak, ilk defa Asuman’ın da kararabileceğini ve göz bulutlarına yağmur misali engin suları devşirebileceğini görecektir.
O’ gözü yaşlı ve gönlü müzmin Ana kimbilir kaç geceyi uykusuz, kaç gündüzü huzursuz yaşadı, bilemeyiz. Ama şu bir hakikattir ki, o buhranlı günlerin sancısıyla husûle gelen ailevi bahtiyarlık muhakkak ki her türlü meşakkate değecek ve bir ömür de bu değişin güzelliğiyle nihaî vaktini nice insanların beklediği bir vuslat ile tamamlayacaktır.
Ölüm, üstadım Abdurrahim Karakoç’un şiirindeki tarifi itibariyle; ‘Sessizliğin sesi ve hayatın mezarda bitmesi’dir amma, ölüme düşen o bedenin, şayet Resulûllah’ın dediği üzre ‘Dünyada hayr sayfasını kapatmayan bir ilmî eseri’ yoksa sessizliğe gidişin ne kıymeti var?
Tenzile Ana, bugün Hıristiyan âleminden tutun da Müslüman âleme kadar bütün milletlerin adeta hayranlıkla takib ettiği ve ‘Türkler’i yenmenin yollarını arayan şer mihraklar’ın Osmanî cüretle duruşundan kaygı duyduğu bir Başbakan’ın emanet sahibiydi.. Ki o emanetini kendi milletine vereli de neredeyse çeyrek asır olmuş ve o çeyrek asırdır ana yüreğindeki iyi kötü med-cezirleri yaşadıktan sonra kendi ebedî âlemine geçip gitmiştir.
Gidişinde, Recep Tayyib’inin sayesinde eriştikleri refah seviyesinin farkında olanlar bir şükran zinciri teşekkül ettirdiler. İnsani ve vicdani görevlerini iştiyakle yerine getirmek için en zengin ve en asil kalabalıklar hâline geldiler. Hakk’a dönüşün beklediği nezih duruş içinde, kendilerinde ne bir siyasî çirkinlik, ne de bir beşeri kin ve nefret yoktu.. Lâkin, ülkenin çok mühim bir kesimini temsil eden liderlerin siyaseten kader birliği ettikleri bir Başbakan’ın bu acılı ve sancılı gününde yanında, bir Azerbaycan Kafkas Dini İdaresi Başkanı Şeyhülislâm Allahşükür Paşazade ve bir Bosna Hersek Reis-ül Uleması Dr. Mustafa Ceriç kadar olamama basiretsizliği, belki de ilk defa Türk’ün uhuvvet zenginliğini fukaralaştırmıştır.
Yine de bu fukaralığa rağmen, Anası Tenzile’ye bütün gayretini boşa çıkarmak zaruretiyle ‘Ağlayan Bir Başbakan’ için, hazin cenaze töreninde devlet ve millet bir bütünlük asaleti göstermiş, helâllik isteyenle, helâllik bekleyenler inançları gereği beşeri vazifelerini yerine getirmişlerdir.
Elbette; ‘her canlı ölümü tadacaktır.’
Elbette tadılan ölüm, her canlıyı; ‘İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn’ mesabesine çekecek ve Hakk’a vuslatı tamamlatacaktır.
Lâkin, ölümden ve Hakk’a dönüşten habersiz olmak ne büyük yeis ve ne büyük gaflettir..
Hakk Tealâ inşallah, sadece Erdoğan ailesine değil, bir milletin analığına hak kazanan muhterem Tenzile Hanıma rahmet ve mağfiret bağışlasın.. Mekânı Cennet olsun.. Bıraktığı keder, ailesi ve yakınlarına teselliden, ibretten hikmetten başka bir himmet vermesin..
Başta, ne güzel seslenişiyle bildiğimiz, ama anaya veda gününde ne güzel gözyaşlarıyla da görmekten nasib aldığımız Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ana, yâr, kardeş ve kavim olduğumuz milletimizin başı sağ olsun..
*Anadolu’da Akit ve Yeni Güç gazetelerinde neşredilmiştir.
YORUMLAR
ONU YAPANLARI ALLAH KATINDA LANETLE KINIYORUM..MAHŞERDE BÖYLESİ BİR MUHTEREM ZATIN GÜNAHINI NASIL VERECEKLER ACABA ŞAŞARIM.ÇÜNKÜ ÇALMIYOR,ÇALDIRMIYOR,ŞEREFSİZLERİNDE BU İŞLERİNE GELMİYOR.BU ÜLKEYİ BÖLMEYE ÇALIŞANLAR BAŞDA.BÖLDÜRTMEMEK İÇİN CANINI ORTAYA KOYAN BİR BAŞBAKAN ORTADA.AH ONLARIN AH ONLARIN...................KÖKÜNÜ
ALLAH sizdende güçlü kaleminiz,kelamınızdan da memnun olsun sevgili Bekir ağbi.Ne neşretmişsiniz ki hayranlıkla okudum.ÜNZİLE teyzemizin vefaatıyla.Sayın Başbakanımız ERDOĞAN beye,kederli ailesine,ALLAH'tan sabır ve metanet diliyorum
Verende yüce ALLAH alanda,er yada geç hepimiz ölümü mutlak tadacağız.Mevlam memleketine,millet,ine,insanlığa hayırlı insan olarak olma şerefini bahşetsin hepimize.
Sevgi saygılarımlasınız