- 1072 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
hikayedekiler ( öktemler)-ardahan öyküleri 232
Hikayedekiler:
Feyzullah Öktem
Mağrup Öktem
Rahim Öktem
İbad Baycan
İsmail Us
Binali Dağlı
İsmail Bulut
Feridun Mostra
Zikri Yılmaz
Rüştü Öktem
Kemal Aksu
Mahmut Erdoğan
Hepsi Ardahanlıydı.
Ardahan yeni bir güne alttan yukarı bakıyor. Kaç yıl... en evveli günü tasvire çalışıyorum?
1926 yılı Ardahan: Köprübaşında han, hanın yanında kıraathane köylülerin geldiği biryer burası. Hanak nahiyedir, Damal nahiyedir, Posof, Kışlahanak Düzardahan köylüleri hemen hemen buraya takılırdı.
Ardahan şehir kültürü, suyun kenarında getto gibi köylüleri o kahve ve handa kabulederdi.
İki şehrin hikayesinde ve benzer eserlerde konu bu merkez üzeredir.
Ardahan şehir ve şehirlileri, şehere herkesi benimsemezdi. Bu icbaren değildi. Meşruti ve psikolojik tazyikle sosyal ve sivil etkiyle yapılırdı.
Ardahan’da BEYLER otururmuş. Ardahan’ın krema de la krema tabakası Beyler’miş.
Köylerin krema de la kreması: Ağalar’mış.
Ağa ve Bey kavramı iki ayrı klas’ı ve profili gösterirmiş.
Ağa ve Bey kavramı Anadolu sosyolojisinde iyi incelendi mi? Bilmiyorum?
Ağa ile Hizmekar, Bey ile Nöker, Senyör ile Vassal: İyi incelenmemiş terimlerdir.
Tesbitimize binaen devam ediyoruz:
Feyzullah Öktem: "Fezo Ağa" şehre, Ardahan’a bu psikolojik eşik’i yıkarak giren ilk köylüdür.
Köyağasıdır. Eşit güçlerin denge kavgasında zekasıyla bunu başarmış. Herhangi bir köylü güç çatabilir miymiş? Malumumuz değildir bizce de.
Sizin düşündüğünüz cihetcedir, bizcede. Güç mü çatabilinirmiş?
Ardahan Maliyesi emlaki metrukiyeleri artırmaya sunar. Fakat Beyler engel olur. Beylerin istendik nitelikler köylülerde olmadığından manilik yaratarak: Poker, briç oynamayan, Şehir Kulübünde şarapla yemeği içmeyen, ince saz dinlemeyen kişileri bara katmaya yanaşmıyordular.
Öküzün dördü buydu: Şehirliler akerdeonlu müzik dinlerdi, polka oynardı Ukraynalılar: İçkili mekanlarda: Almanlar, Ukraynalılar, Malakanlar, Hamşioğulları, diğer beyler "tatlı hayatı" Tifliste, Baküde, Batumda gördüklerinden geri kalmıyordular.
Beyler ve şehirliler, yerleşecek köylülerin şehir standartına uymayacaklarını nereden tahmin ediyordular ki?
Fezo Ağa siyah ekmek dağarcığına destelerin içine küçük paraları, dışına büyük paraları dizer. On- onbeş desteyi torbaya yerler.
İhale günü ardahana erken gelir. Köprübaşına... bir kıraathanede çayını içerken şeher eşrafı sorar:
" Ağa, hayırdır? "
O dönem Maliye Dairesi Askeri Kışlanın yanındadır. Ağa’da oradakilere torbanın ağzını açarak gösterir:
" İhalede bir lira teklif gelirse ona karşı on lira verecem"," Bu satışta şehirli olmaya geldim. Kararlıyım." der.
İhalede rakipsiz yer-yurt alır. Aldığı yerler: Şu an ki Tedaş vezneden aşağı Denizbank arasındaki tüm gayrimenkullerdir.
Şehir: Ardahan; Beyoğlu gibi Paşazadelerin, Aristokratların, Levantenlerin kurduğu "High Society"dir .
Burada da onu: Beyler, Ruslar, Almanlar, Malakanlar kurmuşmuş.
Tiflis’e yakın bir köy: Sabadur, Fezo Ağa ordan Çıldır Sabadur köyüne gelmeymiş. Bilahare; Hanak Könk’e, Kodushara’ya, köylerden geçerek Şehere Ardahan’a gelir ve ısrarla yerleşirde.
Şehirliler, hassatende Beyler, Fezoağayı çökertmeye başlarlar. Oğlu Mağrup Öktemi gece hayatına alıştırırlar.
" Mağrup Amcam, manifatura dükkanı kalmayınca bu defa top top kumaşları kumarda yitirmiş."
" İbad Baycan altınla kumar oynarmış, doğru muydu ? "
Mağrup Öktem’i sarhoş etmişler öyleyken Askeri ihaleye sokmuşlar. Cüz-i fiatla ihalede Mağrup Öktem’e kalmasın mı. Fezoağa Kodushara’da neyi varsa kesip et diye verir. Zor bela ihaleyi, firosuz, firo vermeden etlerle dolar.
Mağrup Öktem Ticaret Fakültesini Tİflis’te Rusların okulunda Ruşca okumuştu. Ticari zekası ve küresel bilinci haddinden fazladır.
Fezoağa, Mağrup Öktem’le yollarını ayırır.
Mağrup Öktem İstanbul’a gider. Unkapanı’nda otelciliğe başlar. Menderes’in İstanbul imarı ciddiye binince oteli istimlake kalır. Otel yıkılır.
Ardahan’a tekrar döner.
Canlı hayvan ticaretine başlar. Bülbülan yaylasını kiralar. Azametli Bülbülan artık günlü, aylı onundur. Zenginlik bir tasarım, bir projedir. Buluş yapmak zevki neyse oda odur.
Dedeşen: Dedeköy
Bağdaşen: Bağdaköy
Türkeşen: Türkünköyü
Arpaşen... Arpaköy
Ve konumu itibariyle ağalığını devam eyliyordu: Bülbülana altı çadır yerleştirdi.
Birisi misafire, biri şahsına, birisi hayvanlara bakan: Serker’e, biri iaşe çadırı, diğerleride çobanlarındı. Bugünün rakkamlarıyla kaç trilyon eder.
Beyleri, Çobanoğlu: " Zorbeyler derdi. Haa! O beyler:
Bey köyden yağ ister. Köylü sessiz kalıyor. Köylüler kendi aralarında vermeyelim der.
Bir gurup köylü Bey’in balkonu altına gelir.
Bey:
" Ne istiyorsuz? " der hiddetle.
Köylünün biri:
" Erinmiş yağ mı, erinmemiş yağ mı getürak? " der.
Bey nedir?
Bey dediğim dedikçi. Sosyete kurallarını onlar koyuyordu. BEYLER: Zorlukla şehre kabul etmiştiler: Maruf Öktem, Feridun Mostra, Zikri Yılmaz’ı harcamayı kafaya koymuştu. Masrafa, kumara tebelleş ederek bitirme taktiği!
1926’lar 23 Şubat İlkokulu ve ilk mektebi yapılıyor Ardahan’ın. Ne denli özenmiş dedem
Taşmektebe yardımda etmiş. Üç yeğeni ve yedioğlu tahsil yapsınlar diye.
Rüştü Öktem Trabzon’da Liseyi bitirdi. Ahmet İhsan Birincioğlu Eski Savunma Bakanı arkadaşıydı.
Mağrup Öktem’de Tiflis’te Ekonomi Mektebini bitirmişti.
Çok istemiş, görenlerin dediğidir. "Çocuklar eğitimli ve varidatlı olsunlar."
Ruslar’da, Almanlar’da İngilizler’de olduğu gibi.
Bir büyükadama Zikri Yılmaz sormuş ki hangi mektepten mezunsunuz?
Adam cevaplamış. Biyan; Adam da Zikri Yılmaz’a sorunca.
Zikri Amca:
" Ben Mağrup Öktem okulundan mezunum." demiş!..
Sınır ticareti yapılırdı: SSCB ile. Polat Öktem’de birde İsmail Us’ta ticaret belgesi varmış.
Ticarette tabii, mübadele sistemli: Aldığın yerine gene birşey vermekli yani.
Süt makinesi, tırpan ( KERENTİ), tırmık makinesi alınır yerine hayvan koyun inek verirlermiş.
Hey Ardahan!
Öktemler geldi!
Öktemlerin devri dendi!
O günlerde bir günmüş!
Hani o günler?
Yalçıner Yılmaz
17-10-2011
Ardahan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.