- 627 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ONURUN ZAFERİ
Okuduğu kitaptan etkilenip gece yarısı pijamasını çıkarıp, takım elbise giyip, kravat takan editör kim?
Kendisi yüzünden baskı görmesine gönlü razı olmadığından on yıllık eşi ve sınıf arkadaşı kadından boşanan adam kim?
Ülkesine geri alınmayacağı endişesiyle verilen ödülü almaya gitmeyen bu yazar kim?
Viladimir Putin’in kendisine devlet ödülü verdiği, "Kafkasların incisi" dedikleri kaplıca kasabasında doğan ve Edebiyat yerine Fizik-Matematik bölümüne gitmek zorunda kalan bu genç kim?
Ağır, dayanılmaz sorgulama sırasında, yasaklı kitabın bir nüshasının yerini söylemek zorunda kalan ve bundan dolayı utancından kendini asan asistan kadın kim?
Uğradığı onca haksızlıklar, çektiği dayanılmaz acılar ve çilelere karşın, en büyük korkusunun “zorla atıldığı ülkesine geri dönememek. Ölüp Vermont’ta gömülmek.” olduğunu söyleyen bu yazar kim?
Yaşadığı toprakların kutsiyetine inanan. Vatanını yürekten seven. İnandığı davadan, ideallerinden ve koruduğu değerlerden ne pahasına olursa olsun asla vazgeçmeyen. Kendi çilesine başkalarını ortak etmeyen. İnsan onurunu her şeyin üstünde tutan.Yüreğindeki tutkuyu: “ölülerin sesini duyurmak”diye niteleyen. Azrail’i bile alt eden sonsuz sabrı ve azmi sayesinde 89 yıl yaşayan bu efsane adam: Nobel Edebiyat Ödülü sahibi RUS yazar Aleksandr SOLJENİTSİN’ den başkası değildir.
Editör Aleksandr Tvardovski, “İvan Desinoviç”i bir gece yarısı okumaya başladığında romandan müthiş etkilenir. Üzerindeki pijamayı çıkarır. “Böylesi bir epiği pijamalarla okumak saygısızlıktır.” der. Giydiği takım elbise ve taktığı kravatla sürdürür okumasını.
Çilesine ortak etmek istemediği eşi ve aynı zamanda okul arkadaşı olan Natalya’dan yüreği burkularak ayrılır.
K.G.B. nin, “Gulag Takımadaları”’nı sakladığı yeri bulacakları endişesinde haklı çıkar. Bundan dolayı eski asistanı sorguya alınır. Onca işkenceye, baskıya direnmesine rağmen, sonunda bir nüshasının yerini söylemek zorunda kalır. Ve bu eski asistan Elizabeta Voronskaya, sorgusunun ardından duyduğu utançtan ötürü kendini asar.
Olga Carlisle isimli kadının yardımıyla bazı metinler yurtdışına kaçırılır. “Birinci Çember” “Kanser Koğuşu” art arda basılır ve yayınlanır. 1970 yılının Ekim’inde Nobel Ödülü aldığı açıklanır. Ülkesine geri alınmayacağı endişesiyle ödülü almaya gitmez. Babası gibi Moskova’da edebiyat okuyup yazar olmak yerine, yoksulluk nedeniyle Rostov Üniversitesinin matematik-fizik bölümüne gitmek zorunda kalan bu efsanevi Rus yazar ve daha nice adsız kahramanları insanlık tarihi asla unutmayacaktır. Değerli idealler uğruna sınırsız mücadele veren cesur ruhlar.
Vatanları uğruna ağır bedeller ödemiş olan ölümsüz bedenler huzur içinde uyurken. Dökülen kanlar üzerinde cirit atan sefil ruhlları ise öncelikle kendi ruhları lanetleyecektir.