- 1907 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
=== GÖNÜLLER BAYRAMI ===
Merhabalar Değerli Dostlar...
yeni güne.... yeni sabaha ... yeni hayata ... BAYRAMA...hep beraber merhaba...ışıl ışıl olsun gönlünüz gününüz ....ışıl ışıl baksın gözünüz..mutluluğunuz hep ama hep olsun....
............BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN..........
Efendim
Hz.Adem -Havva ... evlatları habil - kabil ....ve yeryüzünün İLK AİLEsi...o zamanda Allah’ın emri ile ürünlerinin dağda ki kurtlara ...kuşlara.. hayvanlara... ikramı paylaşımı ile başlayan bir süreç.. üzerinde düşünülmesi... hassasiyetle durulması .... ve hayata geçirilmesi gereken...ilk yardımlaşma...(zekat.)......ikram...günümüze kadar gelen yardımlaşma serüveni...
konunun önemini kavramak için aşağıda ki yazıya bir göz atmak gerekecek....
Vakıf kurumlaşmış bir yardım anlayışını ifade eder. İslâm’a göre herşey fani yalnız Allah bakidir. Mutlak hakim O’dur. Mülk O’nundur. Bu sebeble Allah’ı seven başta insan olmak üzere bütün yaratıkları sever. Bu anlayışla hareket eden kişi “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olan, malın en hayırlısı Allah yolunda harcanan, Allah yolunda harcananın da en hayırlısı halkın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi karşılayandır.” düsturunu kendisine rehber edinir.
“İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir. Sadaka-i cariye (sevabı devam eden sadaka) faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.” hadisi ve “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz” ayeti gereğince Osmanlı, Vakıf işlerini ön plana çıkarmış hem dünya hem de ahirete bir hizmet vasıtası görmüştür. Vakıf müesseseleri ile diğergamlılığın zirvesini yakalayan Osmanlı 26 binden fazla vakıf kurarak insanlarla birlikte hayvanlara da hizmet etmiştir. Osmanlı, Kur’an ve Sünnet çerçevesinde Asr-ı Saadette başlayan ilk vakıf faaliyetini büyük hizmetlere vesile kılmışlardır.
"Hayırda yarışınız" emri, "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır" prensibi gereği toplum birbiri ile yarışmış ve günümüze kadar ulaşan muazzam eserler vücuda getirilmiştir. İnsanların ihtiyacına, çevrenin şartlarına göre değişen çok farklı hizmet alanları olan Vakıf müessesesi Osmanlı’da bu açıdan dinamik bir yapıya sahipti. Donuklaşmış, kalıplaşmış bir yapısı yoktu." İnsanların, canlıların yaşadığı yerlerde mutlaka onlara yapılacak bir yardım, bir hizmet vardır" anlayışı Osmanlı Vakıflarının genel prensibi idi.
Vakıflar yalnız ibadet, eğitim, sağlık ve ulaşım gibi toplumsal temel ihtiyaçları konu almaz. Genelden özele doğru insanların toplum hayatı içinde yolculara yardım etmek, esirleri azad etmek, mektep çocuklarının gezdirilmeleri, fakir kızlara çeyiz temini, hayvanlar için çayır; sel, yangın, deprem, hastalık, fakirlik, borçluluk gibi zaruretlerin giderilmesi, acizlerin doyurulup giydirilmesi, tedavi ettirilmesi iş yapacaklarla sermaye bulunması, borçtan mahkum olmuşların borcunun ödenmesi için “avarız vakıfları” kurulmuştur.
Osmanlı devleti ve vakıflar üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınan Bahaettin Yediyıldız
Osmanlı vakıflarının büyük oranının (%65) padişah, sadrazam, ulema, ümera ve yüksek rütbeli askerler tarafından kurulduğunu ve kurucular tarafından vakfiyelerinin bağışlandığını ,
çiftçiler , sanatkarlar ve ayanlar gibi toplumun alt kesiminin ise bütün vakıfların ancak (%35) inin oluşturduğunu belirtir.
Bu veri bizim şu sonuca ulaşmamızı sağlar ; Osmanlı da toplumun önde gelen kesiminde zenginlerinde ve bürokratlarında vakfetme ve insanlara hizmet etme sevdası vardır.
Hayır sahipleri neler yaptırmışlardır? Akla gelen her şey:
Cami, mescid, külliye, medrese, mektep, çeşme, sebil, selsebil, şadırvan, yalak, fıskıye, havuz, kuyu, kaplıca, hamam, çifte hamam, ılıca, hela, yol, köprü, kervansaray, imaret, hastane, kütüphane, namazgah, musallâ, gasilhane, tekke, ribat, zaviye, hücre, dergâh, türbe, künbed, çarşı, pazar, han, bahçe, tarh, lağım, kışla, kale, hisar-beçe, palanka, burç, hendek, tabya, kaldırım, sokak, park, bulvar, miskinhane, kalenderhane, darülkura, darülhuffâz, dârülhadis, muvakkıthane, liman, fener, deniz feneri, yunak (çamaşırhane), yağhane, mumhane, şekerhane, demirhane, dökümhane, fırın, tezgâh, mezbaha, tophane, güllehane, şişhane, ahır, hara, dershane, tımarhane, dârüşşifâ, nişangâh, fetvâhane, menzilhane, nişantaşı, sâyebân, kameriyye, çardak, suyolu, sarnıç, tâbhane (prevantoryum), müftihane, mahkeme, sığınak, kabristan, köşk, konak, saray, sâhilsaray, yalı, ev, meşrûtahane, liman, iskele, kahvehane, bozahane, şırahane, kıraathane, eczahane, mahzen, cedvel (kanal) ve daha pek çok şey...( dağda ki kurtlara kuşlara varıncaya kadar...)
Temelini İslam kültüründen alan Vakıf medeniyetinin Osmanlı toplumunda yüzyıllar öncesinden bu günkü sosyal güvenlik sistemlerinin bir benzerini uyguladıkları bilinmektedir. Vakıflar Osmanlıda özellikle bayındırlık alanında önemli hizmetler verdikleri yol, su , kervansaray, köprü, hastane ve okul hizmetlerinin tamamına yakınının vakıflar tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir.
Hayatın her alanında kurduğu vakıflar ile hizmet veren Osmanlı öksüz ve yetimlere hizmetin yanında cüzzam hastalarına , görme özürlülere , sağır ve dilsizlere, zihinsel engelli bireylere ve ruh hastalarına da kurduğu vakıflar aracılığı ile hizmet ve rehabilitasyon hizmeti götürmüştür.
Türk İslam medeniyetinde önemli bir yere sahip olan vakıfların Osmanlı medeniyetinde en parlak dönemini yaşadıklarını söylemek mümkündür. Osmanlıda bütün kamu hizmetleri vakıflar tarafından yapılmakta devlet ise asli işleriyle (savunma-adalet vb.) uğraşmaktadır. Osmanlının başarı ile uyguladığı bu modeli gören gelişmiş batılı ülkelerin ve özellikle Amerikanın bugün sağlık ve eğitim hizmetlerinde vakıfların önemli roller üstlendiğini görülmektedir. Osmanlının bu durumunu yakından takip eden batıllıların Osmanlının 16.yy.lı için “vakıf cenneti” tabiri kullandıkları bir çok kaynakta yer almaktadır. Osmanlının vakıf modelini ve nasıl işletildiğini araştıran Amerika’nın 20. yüzyıl başlarında ve öncesinde bu model üzerine araştırma ve incelemeler yaptığı bilinen bir gerçektir.
kendimizi ve değerlerimizi iyice inceleyip öğrensek... ülkemizde sorunlar ortadan kalkacak ....
NE MUTLU KENDİNİ BİLENE ....KENDİNİ KEŞFEDENE ...
ve YARARLI HİZMETLER YAPANLARA....
NE MUTLU HİZMETTE YARIŞANLARA ...(.Allah için...)
BAYRAM DA GÖNÜLLERİN BAYRAM ETMESİ İÇİN...GERÇEK BAYRAMI YAŞAMAK İÇİN....
YARADANA " GÖNÜLLERİN KURBAN EDİLDİĞİ " bir bayram diliyorum....
saygılarımla....
20.12.2007
sabiha küçüktüfekçi
kaynaklar:
Osmanlı Ansiklopedisi
kütüphanem.net
YORUMLAR
Sevgili Sabiha;
Yazınız hem sözcük hembilgi dağarcığımızı genişletti..O zamanlar devletin yönetim biçimi Monarşi(Padişahlıktı).O devir bu rejimi götürüyordu.Oysa şimdi artık avuçlarımızın içine sığacak kadar küçük...Demokrasini kurumları işlemesi gerkiyor... Yoksa Adına vakıf denilen (Yerli ve Yabancı kökenli) kurum ve kuruluş bırakın devleti ve insanliği yüceltmeyi tam tersine devleti yıkmayı hedefleyen faaliyetler yürütmekte ve de devlete tek kuruş vergi ödememektedirler.Olayın bu yönüyle irdelenmesinde fayda görmekteyim...
Saygılarımla...
Hz.Adem -Havva ... evlatları habil - kabil ....ve yeryüzünün İLK AİLEsi...o zamanda Allah''ın emri ile ürünlerinin dağda ki kurtlara ...kuşlara.. hayvanlara... ikramı paylaşımı ile başlayan bir süreç.. üzerinde düşünülmesi... hassasiyetle durulması .... ve hayata geçirilmesi gereken...ilk yardımlaşma...(zekat.)......ikram...günümüze kadar gelen yardımlaşma serüveni...
Yüreğinize sağlık. Selam, saygı ve sevgiler.