- 653 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
NUR,SELMA,AHMET,ZEYNEP 18. BÖLÜM ORTAK ÖYKÜ YAZARI HANDAN AKBAŞ
Ahmet’le Selma Zeyneb’e bir an önce kavuşma telaşında, heyecan içinde,gecenin sessizliğinde ilerliyorlardı.Ahmet’in arabayı normalden daha hızlı kullandığını fark eden Selma:
-Canım, lütfen sakin ol,kızımıza bir an önce kavuşacağız derken,kaza yapmayalım,dedi.
Gazı körüklemiş olan Ahmet, hızını normale düşürerek:
-Haklısın Selma’cığım, bir az geç olsun güç olmasın.Birden kaptırmışım,dedi.
Sonunda hastane otoparkında boş bir yere arabalarını park edip, Zeynep’in yattığı çocuk bölümünde ,nöbetçi hemşirenin karşısına dikildiler.Hemşire,onları karşısında oldukça heyecanlı görünce,ters bir şey olduğunu sanıp:
-Hayrola, bu saatte neden geldiniz? Zeynep şu anda ,ilaçlarını almış,huzurla uyuyor.
Selma, önemli bir şey olmadığını, hastaneye yeni tayinle gelen Nurcan hemşirenin, kapı komşuları olduğunu, kızlarının tedavisinin olumlu ilerlediğini, doktorun,belki de Zeynep’i
eve çıkartmalarına izin verip, ilaçlarına evde devam edebileceklerini, o yüzden sabahı bekleyemeden hemen geldiklerini, bir çırpıda anlattı.
-İyi güzel de şu an hastanede, başka bir doktor nöbetçi. Sabah onun doktoru, kontrol edip onay vermeden , taburcu edemeyiz.Çocuk şu an uyuyor.Sizi odasına götürürsem,uyanıp, boş yere uykusu bölünür.Siz en iyisi evinize dönün,sabah gelirsiniz.Zeynep’in kontrolleri yapılır, taburcu işlemlerini yapıp, ancak o zaman çıkarabilirsiniz.
-Haklısınız hemşire hanım, biz heyecandan bunları düşünemedik.
-Selma’cığım haydi gel biz de eve gidip biraz dinlenelim.
Üff ne gündü ama …
Sakin bir şekilde, gecenin geç saatinde ıssız Edremit sokaklarından geçerek evlerine vardılar. Arabayı yanaştırırken:
-Selma sen eve git, Nur uyumuştur,ben Cemal amcalardan alıp geleyim.
-Tamam canım, gözlerimden uyku akıyor,bekliyorum sizi,diyerek evin kapısını açtı.
Nur’un yatak örtüsünü açıp, pijamalarını hazırlamaya başladı.
Kısa süre sonra, hepsi yataklarında,uzun bir günün yorgunluğunun ardından,kendilerini uykunun kollarına bıraktılar.
Sabah, Edremit, güneşli fakat soğuk bir sabaha günaydın diyordu.Gece Makbule teyzelerde erkenden uyuyan Nur uyanmış,annesinin kapısını tıkırdatıyordu:
-Anneciğim, gelebilir miyim?Uyandınız mı?
Annesi her zaman, çocuklar büyüdüğü zaman, büyüklerinin yatak odalarına kapıyı tıkırdatmadan,paldır küldür girilmeyeceğini,tıkırdatıp izin istemeleri gerektiğini, öğretiyordu.Nur,her çocuk gibi,çabucak büyümek istediğinden,bu kurallar oyun gibi geliyor,hoşuna gidiyordu:
-Anneciğim, diye seslendi, haydi kalkın,kardeşime gitmeyecek miyiz?
-Tamam kızım, kalktım, kalktım, dedi.Dünkü koşuşturmanın ardından pek de dinlenememiş bir halde yataktan doğrulurken.
-Ahmet haydi kalk, ben çay suyunu ocağa koyarken,sen traş ol.Önce Nur’u okula bırakıp, oradan hastaneye geçeriz.
Bir saat sonra, hepsi hazırlanıp yola çıkmışlardı.
-Ben de sizinle gelsem ne olur , diye yalvarmaları boşunaydı,Nur’un.
-Sen derslerinden geri kalma, kardeşin eve gelince,geri kaldığı dersleri sen anlatacaksın,canım benim, dedi annesi,kızını okulun kapısından uğurlarken.Arkasından ana yüreğinden kopan duaları sıraladı:
-Allahım sana emanet, kötülerden koru,başarılı eyle,dedi,sevdi dolu gözlerle uğurlarken.
HANDAN AKBAŞ
YORUMLAR
doyurucu güzel bir bölüm daha ....çok teşekkürler güzel öyküyü paylaşan yüreklere...
handan akbaş
Sevgili Handan arkadaşımın güzel yüreği konuşmuş öyküde yine. Beğenerek okudum. Teşekkürler Nermin'ciğim bizlere bu güzel bölümleri paylaştığın için. Sevgilerimle.
handan akbaş
Bugünlerde yorumlarda, yazıları okumada hep geç kalıyorum, kusura bakmayın.Annemin tamirat işleri var, usta geliyor diye gündüzleri onunlayım.
Selam ve sevgilerimle...