- 760 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN ( 18 )
’Üşüyeceksin’ başını kaldırdı, Yeşim’le göz göze geldiler’’Hava iyice soğudu gidelim istersen ne dersin?’
Neslihan dalgındı bu kez, ’Olur gidelim’ Yeşim şüpheyle ’Kimdi o Selim’mi?’ ’Hııııı’ dedi, ’Ne istiyormuş?’ ’ Beraber tatile çıkmak istiyor’’ ’Hah’ dedi Yeşim. ’Klişeleşmiş aşk oyunları ,sonra biliyorsun işte ’ ’Ne demek istiyorsun sen kızım beni ne sandın’ ’Yooooo’ dedi Yeşim. ’Benim sana bu konularda kendimden çok inancım var ama o çocuk.
’Bana bak Yeşim, daha gitmeye karar vermedim ayrıca bu kararı versem de o bana el süremez’’ ’İyi o halde...’
Şehrin ışıkları bir, bir yanarken, eve gitmek için hızlı hızlı yürümeye başlamışlardı. Birden başlayan yağmurdan kaçmak için koşuşan insan kalabalıklarının içine karışan iki genç kız, çoktan gözden kaybolmuşlardı bile.
Bir kaç sokak ötede olan ev, tıkanan yollar ve araba,insan kalabalıklarından Neslihan’a o kadar uzak geldi ki.
’Dur’ dedi apartmana girmeden Yeşim’e. ’Karşıdan iki profetiröl alıp gelsene.’ ’Amaaan kızım, sende de ne boğaz var.’ ’Uzatma, al şu parayı’. Gülümsedi, ardından ’Bugün bendensin’’ Yeşim arabaların arasından, bir akrobat gibi dolanarak karşıki pastaneye geçerken, Neslihan ıslanmış hırkasının kapişonunu başından çekip çıkarttı. Elinde poşetle karşıya geçmeye çalışan Yeşim’i görünce hemen içeri girdi. Annesi, tutacağınız ev düz ayak olsun diye o kadar tembih etmişti ki, ’’Şimdi ısrarını anlıyorum’’ dedi kendi kendine.
’’İnsan ruhsal yada bedensel olarak her zaman aynı tempoda olamıyor yaşlı kadın tabi, görmüş geçirmiş’’.
Ard arda koşar adımlarla eve girdiklerinde holün sıcak, kuru ve dingin havası, ister istemez neşelenmelerine sebep oldu. ’Ev gibi var mı?’ dedi Yeşim. ’Allah hiç kimseyi bu yağmurda sokakta bırakmasın’’.
Neslihan koltuğa yayılırken, ’ Onca evsizi düşündükçe’’dedi dalgınlaşarak ardından ’Biraz moralim vardı hayatım onu da bozdun kapatalım bu konuları’ Neslihan güldü ’Haydi git getir şu tatlıları, biliyorsun tatlı insan ruhuna bir çeşit terapidir.’ ’’Anladık’’ dedi Yeşim, ’Çok bilmiş, anladık’’.
Maraş’ta serin bir gece. Selim içini çekti ’’Oysa havalar bir serinlese, daha çok neşem yerine gelir diye düşünmüştüm delirdim galiba’’ dedi kendi kendine. ’’Bu ne durgun, sevimsiz bir ruh hali’?.
Bahçedeki iki katlı evin alt katındaki girişteki ufak mutfakta, yer sofrasında Mavuş Halayla yemeklerini yemişler, kenardaki halı kaplama minderde oturmuş kahvelerini yudumlarlarken ’’Ha şeyle’’ dedi Mavuş Hala. ’’’Sana kaç kere dışarda yeme demişem’’ ’’Ama Ana her zaman yük’’ Lafını bitiremedi ’’Ne yükü? oğul zati burada bir tencere kaynıyor hem arkadaş olirsen bana bir yandan da laflırik ha’ ’’Laflamak mı’’? dedi içinden. Maraş’ın günlük fiskoslarını zorla bana dinletmenin adı laflamak oldu şuna bak, kim nerede, ne yapmış? sen konuşuyorsun, çaresiz bende dinliyorum.
’Bu gün erken yatacağım oğul’ diyerek ayaklarını ovalayan yaşlı kadına bezgince baktı. ’İyi olur’ dedi.
Ardından, ’Benim de bakmam gereken bazı dosyalar var, bende onları incelerim o zaman.
Gece yarısı üst kattaki odasına çıkarken, nedenini bilmekten korktuğu bir mutsuzluk ruhunu esir almıştı sanki...
////////// ............RabiaBelgin............///////////
YORUMLAR
profetiröl,,,,
hayatta bu kelimeyi bir araya getiremem...
Güzel tatlıdır,, alırken diyemem adını, kendim alırım tezgahtan,,, " bunu aldım " derim.