Şiirlerin Efendisi – I
Şiir Kardeşliği
Aslında bir şiir için yapmış olduğum kritikler / değerlendirmeler / tahliller veya yorumlar, hiçbir şairi bağlamaz, hattâ bu yorumu yapanı da…
Sanat için çabalayanların oluşturduğu ortamlarda her şiir, o günün ister bireysel, isterse toplumsal olsun; birikimini yansıtır; benzer şekilde aynı eğitimini icra eden topluluğun bir üyesi bu yorumcu da yaklaşık aynı birikimle kritik yapar. Hem şair denemelerini sürdürüp, tarzını olgunlaştırır böylesi ortamlarda; hem de yorumcusunun verdiği kritikleri gelişir zamanla. Yaşayan bir şair, eski şiirleri veya tarzı gerekçesiyle sorgulanamayacağı gibi; yorumcu da aynı kesite bağlı bir suçlu değildir.
Yorumcu şairin dosttan öte, bir kardeşidir; yani her şiire başka bir gözle bakmasındadır fark. Zaten çoğul olmanın, böylesi dost ortamının, bir neferin ardının kollamanın da esprisi budur. Sadece şairini sistematik hatalardan / kısır döngülerinden kurtarılmasını, bunları görmesini sağlar bu yabancı göz. Öylesi gözlerin çok eğitimli bir sanat tarihçisi olması da gerekmez. Öte yandan her öğrenciye bir akademisyen de düşmez; hele edebiyatı dışarıdan bitirmek isteyene ise hiç! Yani bu gelişim ortamında mülkiyeli bulmak zordur; sadece alaylılar vardır; yaşam birikimlerini bilinen kurallar içinde dökmeye çabalamaktadırlar sarı kâğıtlara. Bir ‘kara düzen’ akordu ile düzenek başlar; el yordamıyla sürer; ışıkla sonlanır.
Diyelim ki; ne denemeci şairler (şiir taslağı hazırlayanlar) olsun, ne de yorumcular; o zaman yıllarca sosyalleşememiş ve olgunlaşmayı bekleyen, zamanı bolca harcayan birçok denemeci ve kritiğini almadan yırtılıp atılan milyonlarca deneme ile dolardı çöpler. Hattâ belki de onlarcası, binlercesi hedefi tutturmuş, yani hebâ olabilirdi. Böylece sanat iletişimi, soyal paylaşım, toplum olmanın güncel tek damarı olan etkin kültür alışverişi sonlanabilirdi; uygar bir toplumun bilgi ve paylaşımla yerleştirdiği demokrasi kültürü, erdem toplumu da kozasından bir türlü çıkamazdı.
Yorumcu demekle, elbette ki şiire hiç bulaşmamış / bu işin mürekkebini yalamamış / veya şiir canavarı olmayı kastetm,yoruz; az da olsa kritikçi şiir okumuş ve denemiş olmalıdır; aksi halde nasıl karşı çıkabilirdi ki denemeci şairlere, özellikle ‘hiç şiir yazdın mı?’ dediğinde. Yani şiir yorumcusu, yarı zamanlı bir şiir öğrencisi, şair çırağıdır aslında..
Şair ve yorumcu; bu şiir kardeşliğinden nasıl vazgeçebilir? Sağ kolu olmayan bir şiir, nasıl ellerini uzatabilir toplumun budak yataklarına? Gözleri giderek renk körü olana, renklerin halen ölmediğine, geçici körlüğünü de giderecek olan karşı paylaşımcılara?
Nice etkileşimli paylaşıma..