- 1296 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
FRAGMANLAR
Kimileri büyük laflar söylüyor iyi yazar ve şairim diye…
Ben fragmanlar yazıyorum içimde küçük küçük. Postaya veriyorum onları, postadan alıyorum, satır aralarına saklanıyorum.
Gökkuşağında farklı renkler var diyorum. Kırmızı aşk yazılarını okuyorum ve mavi umut dolu olanları, aynaya bakıyorum mor çocuk olmuşum. Analiz ve eleştiri yazılarına bakıyorum sonra.Manifesto demiş arkadaşımın biri, paltomu giyinip çağrısına koşuyorum.
…
Delilik.
Yunus Balığı ve Kurt Adam öyküm dağıttı beni. Ruhumun akort ayarı bozuldu. Bu yazılardan çıkıp kendimi güneşe atsam diyorum hani.
İyi olur…
…
Şu bizim Charles Bukowski âlem adam, kafayı çekip daşaklı radyo fırlatıyor çatılara. Küçük hikâyelerle dolu bir hayatla ölümün gelmesini bekliyormuş. Vallahi hiç üstüme alınmayacağım daha yeşil burun adasında düşünüp yazacağım çok şeyler var.
Uzun zamandır müzikal şeyler yazmak istiyorum. Underground hayatlar.Kafam patlıyor sınırlarımı zorluyorum.Ah bir başlık bulsam gerisi gelecek. Yeşil burun adasına bakıyorum burnumun ucuna ilham dökülüyor aniden; Konuşan eşekler sahnede, at suratlı sinekler kürsüye çıkmış, maymunlar zıplıyor yanlarında, horoz ibikli suratlar alkışlıyor. Kaldırımlarda müşteri bekleyen kadınlar, şişko pezevenkler, satanlar, satın alanlar, sokak aralarında yuvarlananlar, kafayı çekip aslan olanlar, lalala lalala bu işi Emir Kusturica amcama bırakmak lazım.
Ah benim yurdumun insanı çök- kalk kocaman bir sahne zaten burası.
‘Nerede hangi pazarda satılırdın sen ey şarkım, arzuladığın onur nerede ‘
Gidelim sokak aralarından atların yelelerine tutunarak
Mazgallara düşmeden kuşlar
İçimdeki harfler suya vermeden kendini
-Gidelim Wolwiks’m
…
Hiç yatağınızın içinde dönüp durduğunuz anlarınız oldu mu? O anlarınızda kar örtülerine veya güneşin yüzüne, yağmurun sesine anlattığınız öyküleriniz oldu mu?
Ne köstekli bir zaman ilaçtır sana, ne de deli bir rüzgârın ne taraftan estiği aslında yoktur önemi, zulanda küçük küçük yerleşimlerdir döndüğün anlar. Belki çaprazdan fora yersin çelmeyi takarsın beynine ve kendini düşürürsün boşluktan aşağıya. Gözbebeklerini alıp gidersin içinde sancının izi düşmüş anlarınla veya o aykırı kişinin yüzünü alırsın odalarına -fit fit fit lanet olsun aslında ne kadar çok benziyoruz birbirimize. Ne zaman geçmişi ,ne gelecek zaman hiçlik sığındığın kulübe.
Yok olmanın dayanılmaz hafifliğinde kendini çoğaltırsın yalandan çarpanla, nasıl çoğalıyorsan o an odur işte kar örtüsüne anlattığın öyküler.
Belki başka bir boyuta geçebilirsin, daha ciddi daha sorgulayıcı emekle yoğrulmuş mücadelenin mihenk taşlarını yazarsın. İnsanı insan yapan değerlerin olur ve olmazlarını , döneklerin ve ihanetlerin nedenlerini, kaleminin ucundan dile döker öbür yanına dönebilirsin ve düşlemeye başlarsın; yazar olmanın sorumluluğu özgür düşünme mi ? yoksa uysal bir edebiyat mı?
…
Amin Maalouf,un yeni bir kitabını okuyorum ‘çivisi çıkmış dünya’. Tüm kültürleri ve halkları felakete sürükleyen politikaları eleştiriyor. Benim Madam Bovary annem ise lise yıllarında bana ve arkadaşlarıma bakıp,
-Bu dünyanın çivisini söktünüz kızlar ağaçlarda incir bırakmadınız.
Ah benim güzel annem bir bilsen bu dünyanın çivisini hangi zıttırı boktan adamların söktüğünü.Silah tüccarlarının hangi ülkelerin topraklarına yerleştiğini, bir gecede tüm ağır toplarıyla çocukların beyinlerini uçurup havai fişek patlamış gibi oturup izlediklerini. Bir bilsen küresel ekonomik bozulmaların acı faturalarının cebimizden çıktığını. Bir bilsen insanlığın ortak değerleri olan o güzelim kültür sanat ve eserlerin yok olduklarını. Halkların artık birbirlerine tahammülsüzlük oranında yaklaştıklarını ve saygı duymadıklarını. Bir bilsen tarımdaki bitki tohumlarının birileri tarafından arşivlendiğini. Önce dünyanın çivisini sökeceksin ve dünyaya ait bitki tohumlarını yeniden tek dağıtıcı güç olarak elinde tutarak pazarlayıp voleyi vuracaksın.
Bir bilsen…
…
İnka rahipleri tarafından tanrılara kurban verilen çocukların fotoğraflarını bir gazetede görmüştüm. Yıllar sonra bulunmalarına rağmen saçlarındaki örgü ve bedenleri hiç bozulmamıştı. Düşündüm; günümüzde savaşlara kurban veriliyor çocuklar. Töreler Fırat sularında aklanıyor. Ne değişti…
Bir gecede rüzgârda uçuşan saçlarını toplarlar. Kutsal bir emanet gibi seni en yüce unsurlarına sunmak için en güzel örtülere büründürüp en yüksek tepelerde saçlarını örüp tanrılara kurban verirler ve gönül rahatlığında her şeyin düzgün gideceğine inanırlar.
Bir gecede Fırat suları alıp götürür seni. Geride kalanlar aklar namuslarını adın yoktur bir mezarda bile…
Galiba ürtiker dökmeye başlıyorum Wolwiks.
Aman .
İçimden kuşlar gider çığlık çığlığa
Susarım / Susar düşerim
Yüzüm yarım yamalak bir öykü
Sonra coşarım içim efkâr dolar
.
.
Kimileri büyük laflar söylüyor iyi yazar ve şairim diye. Ben fragmanlar yazıyorum içimde küçük küçük…
Aysu
YORUMLAR
lacivertiğnedenlik
teşekkürler
Tam bir Laci klasiği. Keyifle okuttu ve hiç bitmese dedirtti. Ben senin oldugun yerde kalmaya devam etmek istiyorum şimdi. Kapatabilirsin, gözlerimdeki aralık bu gecelik kafi. Tebrikler.
lacivertiğnedenlik
Umut Kaygısız
lacivertiğnedenlik
Umut Kaygısız
lacivertiğnedenlik
sadece bitanesine işkence edeceğim :)
iyi bir yazı tebrik ederim Lacivert
ama dikkat et underground falan demişsin, öyle bir edebiyat türünü bazı çok bilmiş ve köşebaşlarını kapmış büyük yazar ve şairler kabul etmiyor veya bilmiyor. bir de fragmanlar genelde asıl ana temayı tam vermezler, ilgi çekmek için kullanılırlar.
o büyük laflar söyleyen şair ve yazarları da bence biraz daha açmalısın,bizi hep genellemeler yanıltır, anlatmak istediğimiz şeyin adını koymadığımız sürece bunun adı kaçak dövüş olur, suya sabuna dokunmamak olur. ama sen hiç olmazsa vurgulamışsın, büyük laflar etmeden...fragmanlar yazaraktan...
saygılar.
lacivertiğnedenlik
Beğendin mi yaptığını şimdi Laci kız???
Yine ürtiker döküyorum işte
ellerim kan oldu, kan
ufff
şu sırtımı dayasam Nemrut' a bir güzel kaşınsam, kaşınsam
geçer mi acaba okuttuğun bunca kaşıntı meselesi...
YOK, diline biber sürmeyeceğim, bala batırıp bademler yedireceğim sana
OY OY
ÇOK SEVDİM YAZINI
KALEMİ BÜYÜK, YÜREĞİ BİLMEM KAÇ OKKA GLENSİN
ÇOKKKKKKKKKKK TEŞEKKÜRLER CANIM...
lacivertiğnedenlik
solumaya gebe bir batışın öyküsü
tanrıların kollarında gördüm çocukları kadınları
cansın teşekkür ederim
Der ki Mevlana "Biri için kırk gün iyi şeyler düşünürsen o kişi seni sever".
Bakınız burda yazarım şairim diyenle var elbette.
Ben yazar, şair değillere tabiyim. Ama bu gelen eleştirileri bertaraf etmek adına kaçış olarak söylediğim bir söz değil.
Hatta bana kalırsa eleştirilmek için kayda değer sözler etmek lazım.Ben onu bile yapmıyorum , bir çeşit hasbihal.
Aynur öyle güzel anlatmış ki onun dediği gibi "öyle kolay yazar olunmuyor" !
Ama olanlar göze çarpıyor ve hakları da yenmemeli.
Sen benim için şahane bir şairsin...
Güzel fragman, wolwiyle tanıştır bi ara beni :p
uysal edebiyat yerine güzel edebiyat diyorum :)
öpüldün can !
lacivertiğnedenlik
aman Allah'ım Laci.. can kız.. kafamı allak bullak ettin
bayılıyorum sana, her telden indirgeçleme yaptığın kutsayıcı ve bağışlamayıcı yazılarına
atlar, çobanlar(bunu ben kattım :)), şairler, wolwiks, bukowski, annen..
acıyı bile dalga geçerek anlatıyorsun ya, yapamadığımız hani
insan en çok kendisiyle dalga geçmeli başkalarından evvel..
hayata şu kafa tutan dağınık yanın var ya..
eyvallah..