Âşk-ın Kitabından (Ağrı Dağ/ı)
Bir mavi aşkıydı sevmek azerbaycan kızının. Çok uzaklara, eteklerini bulutların süpürdüğü aşkın şehirlerine uçurmuştu yüreğinin yelkenlerini. Bilmeden demir atmıştı güz sarası esmer vadilere. Bir bahar sabahı, rüzgâra fora açarak, üşüdüğü kentlere getirecekti o şehirlerin al güneşini ve paramparça olmuş yüreğinin şafaklarında sabitleştirecekti her sabah...
Batmasına izin vermeyecekti asla!
Bir notanın nakaratında (henüz karşılaşmamıştı) türkü, Ağrı Dağı’nda yankılanıyordu. Canında can, teninde dem olmuştu.
Zamanın birimi zalimdi. Daha ellerinin sıcaklığını hissedemeden, daha tenine dokunamadan sevdiğinin, kar artığı beyaz terinin kokusunu çekemeden ciğerlerine, Ağrı Dağ/ı gazaba gelmiş, silip süpürmüştü her şeyi bir kalemde! Bir veda bile etmeden savurup uçurmuştu âşk kitabının ilham kehanetleri.
Hayatının yarısıydı, damarlarında akan kanı, dünyasında anıydı. Âşk-ı çığ gibi,
Âşık-ı sadık Fuzûlî:
Gözümden dem-be-dem bağrım ezip yaşım kimi getme*
Seni terk etmezem çün men meni sen dahi terk eleme *
Gözlerinden akan tuzdu tesellisi. Ölümün provasıydı bu ayrılık…
Kâbem, zamanın yüreğime resmetmiş mevsimin bir isyanıdır bu terkediliş! Ben neylerim sensiz, neylerim bir başıma, sızlayıp tekleyen kalbime ne söylerim?
Eyy güneşin albenisi!-durgun nakaratlar ilmik ilmik gecelerin boynunda, canım mum gibi yanıyor. Ne göğe serpilmiş yıldızlar, ne aya asılmış yakamozlar avutur artık bendeki bu baldıran sensizliğini…
Âşk-ı hüsün, öyle içimdesin ki; sen olmuşum, sevginin göbeğinde acılar içindeyim...
03/10/2011
Sevgili Özbek
YORUMLAR
Anâdolu
yorumunuza sonsuz tesekkürlerimi iletiyorum, sag olun var olun. eserlerimiz sizlerle anlamlidir her daim.
efendim benim adim "Sevgili" dir. belki yanlis yazmissiniz, ama genelde böyle derler. sevgilerimle, saygilarimi sunarim.
selamlar...