- 1159 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
SELMA,NUR,AHMET,ZEYNEP- ORTAK ÖYKÜ- YAZARI: ESER AKPINAR 10. BÖLÜM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Selma, Zeynep’in hastalığının hemen ardından Nur’un da öksürmeye başlamasından endişelenmişti. Okulu arayıp izin almış, o gün işe gitmemişti. Gün boyu kızları göz hapsinde tutmak istiyordu.
Sabah, kahvaltılarını daha bir özenli yaptırdı. Ballı süt içirip, yumurta yedirdi. Sonra her ikisine de ilaçlarını verip oynamaları için odalarına gönderdi.
Günlük işlerini yapmaya başladı. Kızlardan gelecek en ufak bir sesi kaçırmamak için ne radyoyu ne de televizyonu açmadı.
Öğlene doğru önce Zeynep başladı öksürmeye hemen ardından da Nur. Çocuklar, boğulurcasına öksürüyorlardı. Selma daha fazla dayanamadı hemen telefona sarıldı:
“ Ahmet, kızlar hiç iyi değiller. Hastane de buluşalım “
Hemen taksi durağına telefon etti ve bir araba istedi. Süratle kızları giydirdi. Kendi üstüne de bir şeyler geçirdi, çıktılar. Arabaya biner binmez kızların doktorunu aradı. Durumu anlattı. Doktor hastanede olduğunu söyleyince rahatladı.
Hastaneye geldiklerine Ahmet kapıda bekliyordu. Hemen öksürmekten baygın düşmüş olan Nur’u aldı kucağına. Selma da Zeynep’i kucakladı. Deli gibi koşturarak doktorun odasına geldiler. Kızları ayrı ayrı muayene yatağına yatıran hemşire dışarıda beklemelerini söyleyerek kapıyı kapattı.
On beş dakika geçmemişti ki kapı açıldı. Doktor “ Zeynep’in zatürreesi mikrobikmiş. Nur’ a da bulaşmış. Her ikisini de oksijen çadırına almamız lazım. Bir süre hastane de kalmaları gerekiyor. Bazı tetkikler yapmalıyız. Şu an için kesin bir şey söyleyemiyorum. Sizin beklemenize gerek yok. Ben gelişmeleri bildiririm “ dedi.
Selma; “ Ölürüm de kızlarımı bırakmam. Ben de kalıyorum “ diye dövünse de ne doktoru ne de Ahmet’i ikna edemedi.
Ahmet’le birlikte eve döndüler. Selma üzüntüden perişandı. Ahmet karısını oturttu ve kahve yapmak için mutfağa geçti. Bir yandan da gün içinde olan olayları ve Suzan Hanım’ın söylediklerini düşünüyordu. Selma’ya söyleyip söylememek konusunda karar veremiyordu.
Fincanları tepsiye koyup salona geldi.
“ Selma, seninle bir şey konuşmamız gerekiyor “ dedi.
“ Lütfen Ahmet, bu gece hiçbir şey konuşacak durumda değilim. Görmüyor musun halimi?”
“ Bu gün iş yerine bir kadın geldi.”
“ Kimmiş o kadın?”
“ Suzan Hanım. 15 yıllık evlilermiş ve kocasının maddi durumu çok iyiymiş. Çok mutlu bir evlilikleri varmış ama çocukları olmamış.”
“ Eee? Bize ne?”
“ Suzan Hanım, kızlarla seni parkta görmüş. Kızların hem kardeş olup hem de birbirlerine hiç benzememeleri dikkatini çekmiş. Biraz sorup, soruşturunca her şeyi öğrenmiş.”
“ Ahmet, ne demeye çalışıyorsun sen? Kimmiş bu kadın? Ne işi var bizim kızlarımızla?”
“ Suzan Hanım, Nur’u evlat edinmek istediğini söyledi.”
Selma, duyduklarına inanamayan gözlerle bakıyordu Ahmet’e.
“ Şaka değil mi? “
“ Yo, değil. Suzan Hanım çok ciddiydi.”
“ Ya sen? “
“ Selma, ne dediğinin fakında mısın sen? Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Kadının yüzüne bir şey diyemedim. İş yerinde olay çıksın istemedim. Unutulur, gider diye düşünüyordum. Ama kadın kartını bırakmış. Odacı o kartı verince kendimi tutamadım. Açtım telefonu ağzıma ne gelirse söyledim. Siz benim kızlarımdan vazgeçebileceğimi nasıl düşünürsünüz? Benim kızlarım satılık değil, dedim.”
Selma, derin bir “ Oh “ çekerek koltuğa yığıldı.
Onun bu halini gören Ahmet; “ Sana inanamıyorum Selma. Yoksa benim kızlarımdan vazgeçebileceğimi mi düşündün? Sen beni hiç tanımadın mı? Çok kırıldım sana. Bu gece ki üzüntümün üstüne tuz biber oldu bu davranışın. Yazık. Çok yazık…”
Selma, bir an dondu kaldı. Şöyle bir Ahmet’e baktı.
“ Bak Ahmet. Ben kibarlık edip, sustukça üstüme geliyorsun. Asıl sen beni hiç tanıyamamışsın. Demek yazık ha? Tamam, konuşalım o zaman. Geçen akşam, Zeynep hastalandığında, seni aradım cep telefonundan. Kapalıydı. Sonra kaldığın oteli aradım. Telefona kim olduğunu bilmediğim bir kadın çıktı. Bozuk Türkçesi ile senin odada olmadığını söyledi. Ben, ailemizin mutluluğu bozulmasın diye yüzüne vurmadım. Ama sen şimdi kalkmış bana neler söylüyorsun? Asıl sana yazıklar olsun. Hem de bu kadar üzgün olduğum bir gecede. Kızlarımız hastane de yatarlarken. Bunca sene hiç bu kadar kırmamıştın beni. “
Ahmet, ne diyeceğini bilemedi. Yüzü kıpkırmızı oldu. Kalktı. Portmantodan paltosunu aldı. Dışarı çıktı. Havaya ihtiyacı vardı.
O geceden haberi yok zannediyordu Selma’nın. Döndüğünde geçirdikleri gece geldi aklına. Selma, hiç belli etmemiş, aynı sevecenlikle sarılmıştı kocasına. Hatta her zamankinden daha sıcak, daha özlemle sarılmıştı. Ve biraz düşününce anladı ki; karısı, bütün söylediklerinde haklıydı. Olayı çok yanlış aktarmıştı. Sanki onaylarmış gibi. Yanlış yapmıştı. Yine hatalıydı Selma’ya karşı.
Geri döndü. Eve girdi. Selma, sessiz sessiz ağlıyordu. Karısına baktı. İçi sevgiyle doldu. Gitti, önünde diz çöktü. Başını dizlerine dayadı. Kollarıyla sardı karısının bacaklarını.
“ Selma, çok özür dilerim. Ben eşek herifin biriyim. Son zamanlarda bana ne oldu? Bilmiyorum. Seni kırıyor olmaktan nefret ediyorum. Lütfen beni bir kere daha affet. Söz veriyorum bu son olacak….”
Selma, elini uzattı. Ahmet’in başını okşadı.
“ Seni …..”
Çalan telefonun sesi böldü sözlerini. Her ikisi de açmaya cesaret edemeden korku ile baktılar telefona. Sonunda Ahmet kalktı, açtı, güçsüz bir sesle “ Alo “ dedi. Saniyeden kısa bir sürede kapatıp Selma’ya döndü.
Selma, korkuyla açılmış gözlerle bakıyordu Ahmet’e.
Sadece;“ Kızlar…..” diyebildi Ahmet….
Eser Akpınar - 09 Mart 2010 Salı
YORUMLAR
Nermin Kaçar
AYSE 09
bu günki bölüm ise farklı kişilerle ondan sordum
canım harika gidiyor
sevgimlesin
Sevgili Nermin, bu öyküyü yazarken ne çok heyecanlıydık biliyorsun değil mi, hele bayların bozduğu aile yaşamını düzelteceğiz diye ne çok uğraşırdık. En çok da sevgili Eserimiz çabalamıştı ve bu kurdelayı hak etmişti doğrusu. İkinizi de kutluyorum. Tabii bütün ekibimizle birlikte.
Nermin'ciğim seni ve Eser kardeşimi tebrik ediyorum,yeni ortak öyküde buluşmak dileğiyle, selam ve sevgiler.
Nermin Kaçar
handan akbaş
Sevgiler canım.
Nermin Kaçar
Tebrik ederim Nermin Abla. Eser Hanımı da ayrıca kutluyorum.
Sevgiler.
Nermin Kaçar
Son 3 aydır, Lise mezuniyetimizin 35. yıl kutlamaları nedeni ile oldukça yoğun günler geçirdim. Bu yüzden de siteden uzak kaldım. Paylaşımları okuyamadım, yazan arkadaşlarımı tebrik edemedim. Herkesden özür diliyorum. Cumartesi akşamı, alnımızın akıyla, gecemizi yaşadık, bitti. Öykümüz, 10. bölüme gelmiş bile. Bölüm bölüm şekil alırken hissettiğim heyacanın, keyfin aynısını yaşatıyorsun, bizlere. Teşekkür ediyorum Nermin'cim. Güne değer bulan tüm dostlara ve seçki kuruluna da sevgilerimi, teşekkürlerimi gönderiyorum.
Nermin Kaçar
Eser Akpınar
Nermin Kaçar
Seçki kuruluna ve dostlara Eser Hanım adına atolye ekibimiz adına teşekkür ederim. Atölyemize katılmak isteyen arkadaşlarımızı da tekrar davet etmek istiyorum. Yaklaşık 17 bölümden oluşan öykümüz bittikten sonra tekrar ortak öykü çalışmalarına başlayacağız inşallah. Sevgilerimle...
Nermin Kaçar tarafından 10/3/2011 8:25:26 AM zamanında düzenlenmiştir.
Güne gelmesine çok sevindim. Tebrik ediyorum Eser Hanımı, seni ve diğer kalem arkadaşlarımı. Sevgilerimle.
Nermin Kaçar
bence acı süpriz bekliyor öyküyü ekip çalışmasını kutluyorum sevgi saygılarımla..
Nermin Kaçar
Eser kardeşimin güçlü kalemi, öykümüze heyecan katmıştı.Hatırlatman çok güzel canım.Eser'e bu güzel bölüm için tebrikler, sayfana konuk ettiğin için de sana canım, hayırlı geceler.
Nermin Kaçar
Evet, sevgili Emine hanım güzel ifade etmiş. Listede daha kimler var? Bakış açısı değişecek mi? Bir erkek eli değince Ahmet bey neler yapar? :)))))))) Eser hanım da gayet güzel kaleme almış ve sürüklemiş bizleri. Tek itirazım paylaşımın geç saate bırakılması:) Bu arada yağlı boya bitti mi?:)
Tebrikler ve selamlar
Nermin Kaçar
Eser Akpınar
En kısa zamanda, yeni bir öyküde, buluşmak dileği ile...
Eser Hanımın anlatımıyla öykü devam ediyor. Bakalım diğer yazarlar kızlardan vaz geçirecek mi Ahmet Beyi.
Sevgiler Nermin.