- 900 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Fetiş 1
Fetiş; sözcüğünü ya put, ya tabu veya totem gibi kavramların, eş deyişlisi olan bir yabancı dil karşılığı olacakla kullanacaktık Ya da bunun tabu ve totemle olan bağını belirterek, ama tabu ve totemden ayrılan yönlerini ortaya koyacaktık.
İnsan doğanın ürünü idi. Yani insan doğadan çıkmıştı. Doğanın parçası olacakla, doğa; insanın içinde ve yapısında bulunanın da davranışıydı. Bu haliyle doğa, insanın içinde; insana yansıyandı.
Dıştaki doğa da insanın doğal çevresi olaraktan, dıştan insanın özne bilincine yansıyordu. Doğanın bu iki yansıma girişmesi de insanın düşüncesi olaraktan dışarı seğirtiyorlardı.
İşte dışarı doğru seğiren bu düşünceler de insanın ürünüydü. Bu insana dek insan ürünlerinin her biri, bir insanın kendi özne ve algıda seçiciliği olmakla, çeşit çeşit kıyafetler ve kılık bürünmeleri içindeydi. Bu insan ürünü düşünmeleri, insanlar ilk başlarda da birbirlerine yansıtamıyorlardı bile.
İşte fetişizmin kaynağı, bu insan öznesi ürünü olan yansımalardır. Tekil insana göredirler. Ancak sosyal ve toplumsal öznelikler içinde insan-insan ve insan-sosyal özne ve insan-toplumsal özne ve insan-sağlatımlar ego ilişkisinden ötürü; bu girişmeler içinde tabu, totem girişendi tavrın ortaklayımı oldular. Hala da, fetişti tavırlar;” tekil insana göre” kısımları, içermektedirler.
Şu halde, insandan dışarı doğru seğirten özne oluşlar, insanın içindeki yapılaşmanın harmonik (bir periyodiklik dâhilinde sürekli tekrar edebilen) girişme hareketi ile dıştan özneye yansıyan, uyarım etkilerinin; insanda kendi benliğine ilişkin katkılarla tekrar dışarı yansıyıp, etkileşen düşünce ürünü de insandan çıkar bir insan ürünüdürler.
Bu insan ürünü olan düşünme algılarına, genel oluşla groteskti düşünceler denir. Bunlar dışın seçiciliği ile doğrulanır, gerçekleşirler. Bilim ve teknolojinin, insan uygarlığının aracı olurlar.
Yine bunlar insan öznesinin (egonun) seçiciliği ile bencilleşir, inançlaşır, komikle trajik komik, yüce olanla, adi olanın dramlarına varan fantezi ve fetişlere giderler. Tabu ve totemin kaynağı burasıdır. Tabu ve totemin temelinde, insan fetişizmi (bu manada insan takıntısı) yatar.
Fetişizm, ego sağlasan eğimi karşılanması mutluluğu ile sağlananların karşılanamayan, kısmına dek ulaşılamayan eğilimlerindeki engellerin girişen bir duygu kırılmalı takıntı yapan mihnet ve minnetin tapınca hisli bir eğimidirler. Bu manada çevrenin ego üzerine yansıyan, ego üzerine denk düşümün minneti ve egoya karşı düşmemenin çelişkilerinin mihneti olan, faz kırılmalı fantezileridirler.
Bu bağlamda fetişler, egonun kendisine göre dış dünyaya değin yansıları, yaşantı aştırma kıldığı bir egosantrik seçme ayıklama çapraşıklık alakalarıdırlar.
Ego fetişizminde, egonun seçip dışta bıraktığının da, ego üzerine etki düşünmesini yansıttığı bir takıntı durumdurlar. Söz gelimi gündüzü sıcak ve aydınlık oluşla çevresini görsel seçme ayıklama yapar olmasıyla egonuz tercih etmişti. Ve egonuz gündüzden hoşlanmıştı.
Ama görünmeyen, bilinmezlersen durum kaygıları olmakla, egonun bir tercih durumu olmayan, fakat kendisinde bir korku ve kaygı dek sığınma eylemini gerçekler olmaktan öte, ego için karanlık niye vardı? İşte egonun dışta bıraktığının da böylesi bir etki düşünme, fantezi fetişizmi vardı.
Fetişist duygular insan-insan ilişkileri içinde, ortalıklayım tutumla, özneye dek kaygıların, özneler arası bilinme ve iletilmenin, çek imleyen bir ekseni devinmesi oluyordu.
Hoşlanma ve korunma duygulu, tapınma devinimli, takıntı fetişizmi, egodan ötürü vardı. Tabular da; özne fetişti oluşla, özneler egosundan ötürü vardı. Totem; özneler egolu sosyal öznenin (sosyal egonun) tabuları seslendiren, giriştiren, buyurur oluşla fetişizmin ve tabunun meşruti ve daha somut kısmıydı. Totem tabu ve fetişizmi içeren örten bir karmaşık; ortaklaşmalı devinme hareketti.
Nasıl bu bağlamda, tabu ve totem puttan da ayrılan bir kavramdıysa. Fetişte öyle (Bkz. tabu totem ve put yazı dizim). Put, daha sonraki tek tanrıcı dinlerin kendilerini ihale ederken karşılarındaki var olan direnişçi öznel karşıt yapılara karşı kullandıkları bir tek tanrıcı yergili özel bir deyimdir.
Hiç bir bilimsellik içermekten öte, kendi dönem yayılması içinde, makul ama genel kazanım olacakla, bilmeyi, öğrenmeyi aşağılayan bir karşı çıkışla, kendisinden önceki insanlığı bu güne taşıyan tutumdu algı süreçlerini ve insanlığın kendisini oluşturan ekseni algı süreçlerini kötüleyen anlamıyla, kendisini ihale etme oluştur, put kavramını kullanış hareketi.
Söz gelimi, tek tanrılı sürecin, kendisinden önceki birçoklu mantıklı ve bütün inanıcı anlayışların kendi iç sürtüşme ve çatışmalarının uzlaşılan boyutuyla, putların bir arada yaşayışlarından kaynaklı hoşgörü içinde bir arada durdukları panteon (Kâbe) gibi yapılar, tek tanrıcı anlayışlarla tahrip edilerek ve hoşgörüsüze oluşla, tahammülsüze yıkılmıştır. Hâlbuki tek ilahiliğin kendisi dahi bunları sentez etti. Yeni ilahilik, bu totemi anlayışları, imparatorluk ülküsüne uygun bir dünyaya doğru hitapça oluşların söylemiyle âlemlere seslendi. Âlemler ilahi yayılmanın çevresindeki diğer milletlerdi. Yani yeni ilahilik, söylenişti seslenmenin birleşmesini ve uygulamasını yapan, bir sistemdi.
Genel bağlamlı olacakla, çoklu totemi yapılar, okuyabilen için insanlık tarihinin gelişme aşamalarını ele verirler. Totemdi aitti bir çekim alanı olan tabu ve totemler; giderek kurallı olmanın aşamalarını metotlarını ele verirler. Totem, süreç içinde; bütün yalpalarına rağmen, insicamlı bir seyirle; bilimsel incelenir bir maddi manevi değişmelerin, dönüşmelerin, aşamaların; insana dek yaşantı olacak tutumlarını karşılarlar.
İçeriğinin süreçler boyu değişen, yani biraz biraz güncellenmeleri tabumsa totemin bilimsel olmasındaki süreçli gelişmesidirler. Put tanımı, ilahi değişmezliği içeren yeni kavramın, karşı totemi yapılar için kullandığı bir dildi. Totemi yapı değişmeseydi yani güncellenmeseydi ve giderekten de birleşmeler yapmasaydı, ittifaklar kurulamazdı.
Yeni ve bir kültüre göre çok özel değişmelerden oluşan ilahiliğin, totemi yapıları aşağılar olmasından ötürü; totemi yapı: totemi yapıların kendisine put diyen, put dediğini yıkan sav tanımından ayrılırlar. Yeni ilahilik, bir kültüre özgü çok özel değişmeleri içeren bir yeniliktir. O kültür hala kabile aşiret ilişki boyutu ile etnik yapı totemi tanımlamalar içindeydi.
Birbirine karışmadan, yarı yerleşik; yarı göçebe; kültürlerin çatışan girişmesiydiler. Yerleşikler, sistemi dini anlayışları benimsemişlerdi. Göçebeler hala etnik totemi oluşlar içindeydi. Göçebe ve yerleşikler ara ittifakı; ticari hareketleriyle yapının güncellenmesi olan aydınlanma hareketini hanidir başlatmıştı.
Yerleşikler içinde kısmen sistemik dini oluşların (Hristiyanlık, Yahudilik, Sabilik, Zerdüştlük gibi dine ve görüşe ait olanların) çatışmaları başlamıştı. Bu kültür, içte totemi etnik çelişkilerle, dıştan âlemlere seslenen sistematik dinlerin basıncıyla ve ticaret-talan-yerleşik tercihlerin ilişkileriyle giriştikleri etnik bir sosyal deforme yapı idi. İşte yeni düşünce bunların bir birleştiren harmonisiydi.
Yani totem, az az değişmeleri içeren yapı iken; totemin değişememiş yeni yüzünü temsil eden yeni düşünce; put dediği totemi düşüncenin kabul edilebilir yüzünü, eski ilahi vaazlar saydı. Yeni olanı da kimi eski ilahiliğin değiştirilmiş olan asıl doğruları olan söylemler yapar şekilde, kendisini ortaya koyabilmiştir. Eskinin yerine konumlanabilmek içinde, eski olana put diyerekten, totemi değiştirmişti.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.