- 789 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köle Ve Özgürlük 10
10-Tüm bunlar belki bir toplumun yanlış paylaşımıdırlar. Ama bilincine de varılamayacak zorunluluklar da değildirler!
İnsanın ilk özgürlüğü, yine doğal koşullarla ama doğadaki zamana bağlı kalmadan, kendi üretimini ve kendi artık ürününü depolamasını yapabilen insanın, bu zorunluluğunun bilincine varmış olmasıyladır.
Ki özgürleşme süreçleri başladı. Özgürlüğün temeli, toplumsal güçtür. Toplumsal güçte, önce emeğin, sonrada nitelikli emeğin; karşılıklı yükümlenen bağıntı ve bağımlılığının toplumsa güç olacakla hesap edilemez akıl almaz denli sonuçları ortaya koymasıdır. Bu toplumsal güce değin sonuçlar, biraz kırpılmış olaraktan, tekrar toplumun; önce bireylerine, sonrada bireyler eliyle, halkına yansıtılmasıdır.
[Bağıl olan (var oluşu başka bir var oluşa bağlı olan), görece olanı dile getiren sınırsızca olmayandır. Siyasi anlamdaki bağımlılıkla (sömürge ile) karıştırmamamız gerekmektedir. Söz gelimi insanlığın bilinir, tahmin edilebilir toplumsa dönemine ilişkin bahislerimize göre; köle efendi siz, efendi de köle siz oluşamaz.
Bunların oluşması içinde, bunlara göre üstel bir bağıntı olan toplumun olması gerekir. Toplum yoksa bunlar da, yoktur.
Efendi köleye dönüşeceği gibi köle de efendiye dönüşür. Yine köle özgürlüğe dönüşemeyeceği gibi özgürlük de köleye dönüşmez. Yani özgürlük köle olanın bir niteliği vasfı ve kullanım kazanımı değildir. Aksine o gün için köle emeği toplumsal gücü yarattığından, toplumsal gücün kullanımı olan, o güne özgü, özgürlükleri de oluşturmuşturlar. Köle özgürlüğe ilişkin bir kavram olmayıp, ikisi de toplumsa güce bağlı bir süreç durumdurlar.
Özgürlük bağıl ve bağıntılı kavramdır. Şu denebilir köle emeği dışında özgürleşme olan toplumsa güç sağlanamaz mı? Elbette ki olasıdır. Tüm kavgalar bu tür yetkinleşmenin mücadelesini vermektedir. Bir ilk ve orta çağ düşüncesi olan kulluk ta kölelik te her şey gibi saltık değildirler. Ama konumuz bunlar da değildirler.
Köleliği övmek ya da yermek bu bağlamda işimiz değil. Bugünkü yapının temelinde bizden önce belirlenmiş ve bu günkü yapıyı belirlemiş bir gelişmeler ağı olması hesabıyla (asla böyle gitmeli dememek kaydıyla) yapının konumunu ve insanca alması gereken yönelime bakmağa gayret ediyoruz. Zaten değişmez bir kulluk inanmasının olmayacağını tespit etmeniz, bunu ortaya koyar. Böyle gelmiş ama böyle gitmez, gitmemeli de.
Sizin topluma, toplumsa güce katacağınız; yeme içme, barınma, güvende olma, bilim öğrenme, oyun gibi kişisel öznelliklerinizi sağlama, gezme, görme, eğlenceyi tüketme gibi toplumsal ve sosyal dönük gereksinmelerinizden sonra; bir kısım değer katkılılarınız özgürlüğünüz için yeter de artar bile.
Köle insan, eş deyişle üretim yapan insan; üretim yaptığı zaman, kölelerin her bir alandaki üretimleri olan kullanımdı özgürlük toplumsal güce dönüşür. Toplumsal güç de özgürlüğe (zorunlulukların bilinci ile doğaya rağmen kullanım gücü; bağıntı olanın, doğa içinde oluşla, doğal yasallıktı oluşla, kullanım bağımsızlığına) dönüşür.
Bura da, köleyi köle yapan üretmesi değil, aksine ürettiğine sahip çıkamadığı paylaşım mülkiyet şeklidir. Haydi diyelim ki efendi bu sürecin düzenleyen beyni olsun. Ama bu beyin sürece bağıntılı olacakla sizi öyle kayıtlayan bir organizedir. Değilse seçilmiş bir üstünlük değildir. Organize, toplumsal gücün ya da birlik oluşturma gücünün beliren bir (yöneten beyin) yaptırımıdır.
Fakat durum böyle olmamış yöneten beyin, tüm süreci kuşatan olacakla; bugünkü kimi devletlerin hukukun dışına çıkışla kendisini denetlenemez kılışla; kendisini cari şekle göre, kuralsız bir işleyiş şekline sokması gibi efendiler de toplumsal gücün de üstüne çıkmıştır. Tüm sorun köleleliğin (bağıl emeğin), üretimin yapılmaması olan serbestleşme değil de; aksine toplumsa girişme ile bağılca bağıntılıca üretilmesidir (yükümle şilen- üstünlük kazanışla yapının dışına çıkan değil).
Organize olan birlikler kolektif bilinç ve merkezi yönetilmeyi ortaya koyamadıkça o birlik hiç oluşamaz dağılır. Toplumun ve sosyal yapının aidiyeti, tabudur totemleri ve kurumları o günün işlemesine denk düşer kolektif beyin oluşmalarının ve yönetmelerinin bağıntılı bir beliriş şeklidirler.
Bu bağlamda, efendi gibi sivrilen insana ve topluma yabancılaşan öznelce bencillikleri, sistemin içine, alışla, asıl işlevleri ile giriştirilmesidirler. Böylece kişiler benciliği olan ego, toplumsa bencilikte, kişilere yansımalıdırlar. Kişiler de bu sağlayışlarını kendi ihtiyacına göre olana dönüştürüp, özel ve öznelce tüketmelidirler.
Bu nedenle olgu ve olaylara değin en az iki ve dahi, daha çok iliş kinlikler arasındaki bağıl bütünlüğe bağıntı demekteyiz. Bu bağıntı görece olandan, genel evrensel olana doğru; her şeyin, her şeyle; bağıntısı oluşmasına değin gider.
Söz gelimi toplumun kurum kuruluş ve buna ilişkin sözcükleri traktör, tohum, rekolte (tarımsa kurum) emek, ücret vs. (çalışma kurumuyla) değer, somut emek, soyut emek, takas, üretim gücü vs.(ekonomi kurumuyla) olmak üzere toplumla bağıntılı kavramdırlar. Toplumlar da doğal olanın, bileşik organizma oluşturmasının dıştan insanlardı organizma-organizma örgütleşme elciliğinin birleşmesi ile doğal evrensel olanla iliişkilidirler (bağıntılıdırlar).
Yine bir bölüm ve bağıl durum olan bu bütünlükler başka durumsa bütünlüklerle de ilişkilidirler. Örneğin, toplumsa bütünlüğün bir unsuru olan tarım, takas; sosyal birliklti bütünlükle de ilişkindirler. Şu halde geçmişin bu günkü yapı dinamiklerini bilmeden toplumun bir üretim ilişkileri hareketi olduğu bağıntısını görmeden, üretim ilişkisini özgürlüğü olan köleliği bu bağıntılar bağıl oluşunuda görmeden değerlendirmeniz; soyut, fantezi olmaktan öte bir şey olmayan boş söz oyunudurlar.
Özgürlük ve köle toplumla bağıntılı bir kavramdır. Toplum, ilkten beri değil; tarihin belli döneminden bu yana vardırlar. Şu halde kulluk ve özgürlükte toplumdan bu yana vardır. Nasıl köleliğiniz toplumla varsa, iyilik kötülük, acıma merhamet, sadaka gibi erdemleriniz de toplumla vardır. Toplumdan önceki milyonlarca seneden beri bunlar yokturlar. Dünya kurulasıdan beri toplumsal yapıya değin yokturlar. Şunun şurasında 12 000 seneden beri vardırlar. ] (bağıntı yazımdan aktarılmıştır)
10.09.2011
Bayram KAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.