ŞİKAYET HAKKI VE HUKUK
ŞİKAYET HAKKI
VE HUKUK
Her Türk vatandaşının dilekçe verme hakkı vardır ve yasalarla belirlenmiş bir haktır. Peki sıkıysa Belediye Başkanı, Kaymakam, Polis , adli, maliye idari personeli hakkında bir dilekçe veya şikayette bulunun da bir görün dünyanın kaç bucak olduğunu.
Hani bir söz vardır ya “ Minareyi çalan kılıfını hazırlar” işte aynen öyle. Hiçbir şekilde sonuca ulaşamazsınız ve hatta suçlu bile olursunuz. Suçunuz yoksa bile sizi suça itecek tahriklerde bulunulur kolaycada düşürülürsünüz, direnseniz ne olacak, özel hayatınızı takibe alırlar ola ki sözde yasal olmayan bir iş yaparsınız ve sürüm sürüm süründürürler. Kendimden örnek; sürünmekten zevk alıyorum artık.
Haksızlığın ve kural tanımazlığın karşısında olmak, işbirliği yapmamak, insan gibi yaşamak istemek, hukuksuzluğa direnmek v.s devlete karşı işlenen suçlardan sayılıyor. Ömrüm yazışmakla, bu köşeden dobra dobra anlatmakla geçti fakat nafile. (yinede yılmak yok)
Akyurt 1990 yılında ilçe oldu, bu konularla ilgili gerek dilekçe gerekse bu köşemden serzenişlerim hiç kimsenin dikkatini çekmedi gibi gözükse de onların rahatsızlığı, şahsıma olan rahatsızlıkları hukuki sorumluluklarını unutturdu. Gelen yazışmalar bunların birer kanıtı fakat onlar için fark etmiyor, iktidara şirin gözüktüler mi adam kesseler bir şey olmaz.Birilerini birileri adına nasıl kurtarıyorlarsa usulü bildiklerinden onlarıda kurtaran mutlaka birileri bulunur.En son yaşanan olaylarda da her şey arap saçına döndü ve onca aylar geçmesine rağmen on günlük evraklar halen dönmüyor. 15 günde dönmesi gereken evraklar aylar sonra dönüyor ve dönenlerinde hiçbir hukuki anlaşılır yanı bulunmuyor. Birileri senaryoyu yazıyor, birileri oynuyor. Buradan tüm okurlarıma sesleniyorum. Sakın ha sakın şikayet dilekçesi vermeyin.
Yukarıda bahsettiğim kurumlar da çalışanlar kendi aralarındaki idari komşuluk ilişkilerini bozmak istemiyorlar, Devletin bölünmez bütünlüğü böyle sağlanıyor herhalde, iyi geçinmek istiyorlar ki terfi alsınlar, mal mülk sahibi olsunlar, vatandaş iş yaptırmak için onlara şirin gözüksünler kendilerini onlara karşı ezik hissettirsinler yeter.
Diğer taraftan baktığınızda onlar devletin birer temsilcileri ve insanları korumak kollamak, hak ve hukuku uygulamak. Gelin görün ki devletin gücünü kişisel güç haline dönüştürmeleri, bunları kendi rahat ve huzurları için kullanmaları, bu sayede istedikleri senaryoyu yazıp oynamaları ülkemizi ne hale getirdi.
Bu tutum ve davranışları sergileyen kamu idari görevlilerinin söndürdüğü ocaklar sayesinde yeni nesil bunun farkında olduğu üzere anne ve babasına bile saygılarını yitirdiği, güçlü olmak için yada kendini korumak adına bu gibi yerlerde çalışanlara adeta tetikçilik yaparak özgürlüğün tadını çıkarma adına sorumsuzluk, gelecekten bir haber, vurdum duymaz bir şekilde dolu dizgin akıntıya sürüklenmiş giden bir gençlik oluşuyor. Fakat zamanı gelince yukarıda bahsettiğim insanların adalet ve hukuka daha çok ihtiyaç duyacaklarını şimdiden kestirir gibiyim.
Hiç olmazsa bu insanlar masum, devletini ve ülkesini seven insanlardan alınan vergilerle maaşlarını aldıklarını, geleceklerini tesis ettiklerini, şan şöhret ve makam sahibi olduklarını unutmamalı ve o insanlara saygı duymaları kestirme yoldan düzen bu diyerek suçu düzene atarak aman sende demeden gerçek görev ve yetkilerini hukuka uygun, kişiselleştirmeden adaletli davranmaları en büyük temennimdir.
Tekrar söylüyorum bir gün adalet ve hukuka herkesten daha çok ihtiyaçları olabilir bunu unutmasınlar. Hani bir söz daha var ya; “Şeriatın kestiği parmak acımaz” “Adalet devletin temelidir” Maalesef biz Adalete devletin temeli gözüyle bakmaktan vazgeçtik. Şeriatın kestiği parmağı seyretmeye başladık.
Bu vesile ile kurbanı olduğum, Kurban Bayramınız mübarek olsun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.