- 1251 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Santa Harabelerinde Güzel Bir Gün
Pazar günü Santa Haraberlerinde alan çalışması yapan Rifsad üyeleri ile birlikte idim…
Herkes muhteşem doğa ve harabelere resim çekerken bende arkadaşlarımın resimlerini çektim.
İlginç kareler yakaladım kendimce.
Bu tür geziler paylaşmanın güzel örnekleri ile dolu…
Santa harabelerine adımımızı atar atmaz bir aksilik yakama yapıştı.
Arabamın anahtarını kaybettim.
2400 rakımda çare aradım derdime.
400 tl dediler, servisi ara, anahtarcı yapar flan, günüm zehir olmak üzere idi.
Oysa Yunanistan’dan gelen bir gurup Atina Akropolis baş papazı ile birlikte ayın yapıp eğleniyordu. Hem de üç adet Karadeniz kemençesi çalıp oynayarak.
O kadar bizden birileri ki şaşmamak elde değil.
Ataları bu topraklardan gitmişler.
Gidişlerindeki hüzünlere kim sebep olmuş söylemek zor.
Devlete baş kaldırıp Ruslarla birlik olanlar zavallı halkımıza katliam yapmışlar.
Bu doğru.
Ama hiçbir günahı olmayanların da sürüldüğünü de biliyoruz. Hatta dinleri Hıristiyan ama asla Rumca konuşmayanlar da sürülmüş diyor Sayın Şafak MORGÜL arkadaşım. Ve bu savını bir örnekle perçinliyor. Karamanoğlu beyliğini ve uygulamalarını anlatıyor bize..
Santa Harabelerinin bulunduğu dumanlı köyünü duman bürümeden etrafımızda yaşanmış ve yaşanan güzelliklere
odaklanıyorum hemen..
Habercilik yanım ağır basınca hiçbir kareyi kaçırmamaya çalışan arkadaşlarımın ilginç görüntülerini yakalıyorum büyük bir heyecanla…
O arada horon son ermiş ve Yunanistan’dan yurdumuza güzel Karadeniz’imize konuk olan insanlar özgürce bir açıklama yapıyorlar.
Rifsad başkanı Sayın Emin KAMBUR la birlikte Papaz efendiye “hoş geldiniz” diyoruz.
Onlarda insan bizim gibi, herkes gibi. Muhabbetle kucaklaşıyoruz.
Papaz efendi ince ayar bir cümle kuruyor Emin beyin sorusu üzerine. “ ben” diyor “gözlerinize bakıyorum. Orada sevgi bir sevinç ve güzellik görüyorsam mesele yok”diyor ama bazı Rum Turistlerin yüzünden düşen bin parça kareleri de kendisine hatırlatıyorum. Hatta üzerinde bir kartal resmi bulunan flamayla kemençe ile bize poz veren Yunanlıları gösteriyorum.. “İnsanız işte” diyor. Gülüşüyoruz…
Tarihlerini, medeniyetlerini araştırıyor yerinde görmeye geliyorlar.
Misafirperverlik milletimizin asaleti.
Eksiksiz sunuyorlar konuklara…
Orada çocuklara şeker dağıtan bir Rum bayan “yeter, gidin artık” diyor gülerek. Bende ihtiyaçları var zannettim.
Ama bize erik toplayan çocuğa para teklif eden arkadaşlar terslenince o durumun bir paylaşama isteğinden başka bir şey olmadığını anlıyorum…
Ve gurur duydum dünya güzeli Karadeniz çocuklarından. Alyena’dan, Emine’den, Hasan’dan…
Şoförümüz anahtarı arka koltuğun altında bulmuş “ işte anahtarın” demez mi?
Dünya ne kadar güzelmiş… oh beeeee… Parası umurumda değildi ama bir büyük sıkıntıyı yaşayacağım kesindi. O yüzden hararetle sarıldım şoförümüze “ sen meleksin” dedim…
Santa Harabelerinin bulunduğu yerin kuruluşu bilinmiyor. 5000 bine yakın nüfusun olduğunu, tamamının Hıristiyan olduğunu öğreniyoruz. Ama bir şey var!.. Tamamı Türkçe konuşuyor bu topluluğun ve Rumca bir tek kelime bilmezlermiş.. İlginç değil mi bu bilgi… Acaba kendilerine Rum denilen ama Rumca bilmeyen ve asla Rumca konuşmayan bu insanlar Anadolu mozaiğinde Hıristiyan Türkler mi idi? Çözebilene aşk olsun.
Yoksa “onları da mi sürdük” diye geçmiyor değil aklımdan…Ama diğer yandan Ruslarla birlik olmalarına da mana veremiyorum.
Karmaşık iş..
Dünya iletişim çağında ve ulaşımın sunduğu muhteşem güzellikler yaşıyor.
Bu çarka çomak sokmak yerine ivme vermek lazım.
Çünkü tadı başka değişik insanların…
Bu duyguyu hem kendi arkadaşlarımız arasında ve hem de Yunalı turistlerle yaşadım…
Harabeleri kurtarma sözü veren Yunalı papaza gönüllerimiz daha fazla harap olmasın diyorum… Pazaz efendi ısrarla Atina’ya davet ediyor bizi. Konukseverliğimize karşılık vermek istiyor.
Uçağa binebilsem vala giderdim. Orada bizim meşhur “sık saray” oyununu oynardım… Gençler belki bilmez “kolbastı” var ya.. Ha, onu oynardım Atina da!...
Selam ve sevgilerimle…
YORUMLAR
Okumaktan büyük haz aldım. Ekran başında gezdik gördük. Kutlarım. Saygılarımla.