- 1120 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNDEN BUGÜNE TÜRK ŞİİRİ VE EDEBİYAT SOHBETİ
Ahmet AYAZ-BİZİM ECE DERGİSİ -YIL.2012 SAYI.158 SAYFA.38
……..Günümüzün şiirlerinden ve şairlerinden söz edecek olursak, edebiyatımıza adlarını altın harflerle yazdıran Yahya kemal Beyatlı ile Kemalettin Kami Kamu şiirlerini kitaplaştırmadan Hakkâ yürüdüler. Yahya Kemal Beyatlı’ya dostları Şiirlerinizi rezil ettiniz. Artık bunları kitaplaştırsanız dediklerinde, Yahya Kemal, Onlar beni rezil ettiler, rezil olsunlar diye cevap verdi. Ancak kendisinin vefatından sonra Yahya Kemal’ın şiirlerini ve hayatını Türk Edebiyatı vakfı kitaplaştırdı. Kemallettin Kami Kamu da öyle. O’nun şiirleri de kendisinin vefatından sonra kitaplaştırıldı. Niçin derseniz, çünkü Onların yazdıklarının bir edebi değeri vardı. O değerli eserlerin toprağa gömülmemesini rahmetli Ahmet Kabaklı Hocamız sağladı. Burada benlik olmasın da, benim de Yankılı sesler adlı ilk şiir kitabımı Sosyal Hizmetler Derneği Başkanı Hülya Ufacık Hanımefendi, Gaziantep Çocuk Yuvası yararına bastırdı ve sattırdı. Eskiden yazarlar vardı, şairler vardı ve yayın evleri vardı. Üzülerek söylüyorum günümüzde hepsi yok olup gittiler. Nasıl mı? Seyyar olarak Malatya Darendeden gelip köylerde seyyar olarak esans satanların, çantalarında Karacaoğlan, Ãşık Kerem, Leyla ile Mecnun gibi halk şairlerinin kitapları satılırdı. Bunlar adam gibi yayın evlerinden çıkmış kitaplar idi. Alırdık ve okurduk. Türk Şiirine ihanet yoktu bunlarda. Modern Türk Şiirin de ise Arif Nihat Asya, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Yavuz Bülent Bakiler Birer devdirler.Bir Orhan Veli Kanık, Bir Ümit Yaşar Oğuzcan, Özdemir Asaf, Ahmet Muhip Dranas, Şemsi Belli, Rıza Polat Akkoyunlu gibi, bir çok yazdıkları okunur şairler ve bunları yayınlayan yayın evleri vardı. Romancılar arasında, Reşat Nuri Güntekin, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Kerime Nadır, Halide Edip Adıvar, gibi çeşitli romancıların peşi sıra Tarık Buğra gibi takdire şayan kalem erbapları çıktı. Son günlerde edebiyat mafyaları çıktı ve her şey dost ahbap ilikişkisinden ziyade para kazanma amacına dönüşdü. Daha doğrusu her şey para baş rollerde oynadı. Yayınevi heveslilerinin birileri bir küçük büro açıyor. Şiir heveslilerinin matbaa baskılarını, üçe yapılacaklarını beşe yaparak, kendilerine bir de isim takarak, adına yayınevi deyip kitaplar basıyorlar.Daha sonra bu kitapları, eşe dosta dağıtıyorlar. Ben eşe dosta dağıtmak için şiir kitabı bastırıp da, şiirden başka her şeye benzeyen bu matbaa baskılarını, şiir kitabı diye dağıtanların akıllarına yanarım. Ben her yıl bin adet bastırdığım kitaplarımın, Çağrı Kitabevinde, Arkadaş Kitabevinde, Cevizli Kitabevinde ve yerel Türkiyem Gazetesinde, nasıl satılıp bittiğinin farkında bile olamıyarum. “Doğduğum Gündenberi” adlı şiir kitabımın 5. baskısını yaptım. Bir kaç defasında da Arkadaş Kitabevinde Bülent Sargın benim kitaplarımı toptan satınaldılar. Hem de ben kitaplarımı herkese veremem. Beni bilen dostlarım çok iyi bilirler. Kitap fuarında beraber iken ben, oradaki komşuma bile kitabımı ücret karşılığında imzaladım. Her şeyde cömert olan Ahmet Ayaz’ın, kitap dağıtımında cimri olduğunu dostları iyi bilirler. Çünkü bana göre öyle gerekiyor. Edebi değeri olmayan kitaplar çöpe atılır. Edebi değeri var ise, bunu bilenler para ile satınalmaktan kaçınmazlar kanaatindeyim. Şimdi asıl konuyu dağıtmayalım. Belli başlı yayınevi kalmadı. Ben bir çok dergilerin Gaziantep Temsilcisiyim. Bu dergilerde gerekse modern Türk şiiri dediğimiz tür şiirler, gerekse hece şiirlerim, nesir yazılarım yayınlanmaktadır. Türkiyede yayınlanan ve bir çok dillere çevrilen enbüyük ansıklopedilerde olduğum gibi, Balkan Aydınları ve Yazarları Yayınlarının çıkardıkları Türk Dünyası Antolojilerinde de varım. Tabii ki okumayanlar ne bilsinler. Gündemin yeni çizgilerini izliyorum. Çok da dergi okuyorum. Yeni kuşakda bazı bu yayınevi artıkları, şair müsvettelerini, şair olarak göklere çıkararak yazıyorlar. Nedeni kitap yayınlama maksadı ile ölçüsüz para almışlardır. Bir bakarsınız o şair veya yazar artıklarına, bir de ödül töreni düzenleyerek, bir plaket hazırlamışlar. Örnek verecek olursak; Orhan Kemal Roman Ödülü. Bunu düzenleyen arkadaşla karşılaştık. Ben arkadaşa bir sey demiyorum. Herhangi birisinin, 35 ve 40 sayfalık bir kitabına Orhan Kemal Öykü Ödülü verecekler, alan arkadaş da kendini Orhan Kemal sanacak. Sanki kendisine bu ödülü Orhan kemal vermiş. Benim de bir çok ödüllerim var ama, bazılarına öz geçmişimde yer vermedim. Verdiklerim ise, çok ciddi kuruluşlardan verilen ödüllerdir. Bu ödüllerde edebiyat profosörlerinin imzası var. Ben burada günümüzde yaşamını sürdüren Abdurrahim, Bahaeddin, Ertuğrul Karakoç Kardeşler, Bekir Sıtkı Erdoğan, Yavuz Bülent Bakiler, Cemal Safi,, ülkemizin biricik destan şairi Rahmetli Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ve bunların peşi sıra yol alan tanıdık isimklerden Yusuf Dursun, Ekrem Yalboz, Mustafa Ceylan, Vedat Fidanboy, Mustafa Ayvalı, Hikmet Elitaş, İsmet Bora Binatlı, İrfan Yılmaz, Barış Doğan ve Gazi Şehrinden Rahmetli Vahittin Bozgeyik,i de, burada anmak istedim, Tamer Abuşoğlu, Behiye köksel, Ali Çapan. Hece yazanlardan Abdulhadi Bay, Mehmet Nacar gibilerini gerçekten kutluyorum. Kim ne derse desin. Ben rahmetli Ahmet Kabaklının yayınlamış olduğu Türk Edebiyatı Dergisinin dışında kalan hiç bir dergiyi ciddiye almıyorum. Fakat sözü edilen ve günümüzün ünlü şair ve yazarlarının bazılarını da, bağrında besleyen Bizim Ece ve Bizim Külliye Dergilerinide candan kutlarım. Benim bildiğim yaşını yeni tamamlamış veya daha tamamlamamış dergilerden tutumlarını izlediğim Kumru Dergisi Çıngı Dergisi ve Tay Dergileri son sayılarına kadar ciddiyetlerini korumaktadırlar. Ülkemizde yayınlanan bir çok Kültür Sanat ve Edebiyat Dergilerinin büyüklü küçüklü hepsinin yaptıkları ve yapacakları dost ahbap ilişkisinden ibarettir, para kazanmakdan ibarettir. Gaziantep’te yayın hayatını güçlükle sürdüren Ayintap Dergisi Emekçileri gibi sanat hayranlarına da sözüm yoktur. Yayınevi olarak da bir tek, Türk Edebiyatı Vakfının yayınlarını kayda değer görürüm. Belki tanımadığım devede kulak hesabı bir kaç yayınevi olabilir. Günümüzde ne yayınevi kaldı, ne de yayın evinin bir önemi. Adlarını burada zikretmek istemiyorum. Günümüzde bir çok ünlülerin, hem de gerçek ünlülerin kitapları kendi yayınlarından çıkmışlardır. Bunları görüyorum ve tanıyorum. Bir çok ödül verenleri görüyorum. Eğer bazı yayınevi artıkları bana ödül verecek olsalar, verdikleri plaketi ben eşimden utanarak ya almam, alırsam da eve giderken bir çöp tenekesine atıp geçerim. Gaziantep de 1991 yılında Şahinbey Belediye Başkanı Yaşar Ağyüz, yurt dışına da açık bir şiir yarışması düzenlediğinde, Gaziantep Lisesinin Rahmetli Elvan Atay gibi seçkin edebiyat öğretmenlerinden, ve seçkin şair ve yazarlardan oluşturduğu jüriyi gizli tuttu. Ödül törenine İstanbul Radyosundan iki tane, birisi bayan birisi erkek olmak üzere TRT den spiker getirdi. Ödül törenini GAP TV çekim yaptı ve yayınladı. O zamana kadar görmeyi arzulayıp da göremediğim ve aynı şehirde yaşadığımız Tamer Abuşoğlu ile ilk defa, bu ödül töreninde bir araya gelme imkanı buldum. 1065 kişinin katıldığı bu yarışmada bana mansiyon birinciliği vermişlerdi. Şahinbey Belediyesi Eski Başkanı Yaşar Ağyüz’ü ben bugün burada , geçmişde de olduğu gibi tekrar kutluyorum.
YORUMLAR
içerik başlığı taşırmış sanırım. Başlığı okuduğumda sadece şiirin geçmişini okuyacağım diye yola koyuldum;
ama şiirle birlikte şiire/şaire verilen ödüllerden de bahsedilmiş. Ve daha fazlası da var hatta.
O yüzden keşke,daha genel bir başlık olsaydı.Hem içeriğini kapsardı hem de ilgiyi.
Malumunuz ilgi ve alakalar farklılık arz edebiliyor.
Bir şeyi unutmadan söylemek istiyorum, altı çizilip ,düşünülmesi gereken yer çok yer var gerçekten.
Mesela; ödül neye/kime verilir? Şiire mi yoksa şaire mi? Her ikisine mi yada ?
Dergiler;
Dergiler amaçlarından saptırıldı,sadece dergi var artık,ki bunun da sebepleri var.
Ama hâlâ okunması gereken dergiler de yok değil.
DİL VE EDEBİYAT DERGİSİ' bunlardan bir tanesi sadece...
...
saygılarımla