- 1721 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KORUMAK KADERİNE TERKETMEK MİDİR?
Fotoğraf:Mehmet ERBİL - Köyceğiz’den Bir Örnek
Ülkemizde o denli korunması gereken tarihi ya da kültürel değer var ki, hangi birine el atılması gerekir diye düşünmeden edemiyorsunuz.
Bir bakıyorsunuz bir taş duvarda, bir bakıyorsunuz köyün eskiden kalma mezarlığında, mezar taşı olarak çıkıyor karşımıza. Bu tarihi değerler, tarihin izlerini taşıyan, tarihin izleri ile şekillenmiş olan taşlar buralarda bulmuşlar yerlerini. Eğer buralarda yer bulmasalardı, belki bir kireç ocağında yakılıp, kirece dönüşmüş olurlardı.
Hani ne demişti yüce padişahımız? “Osmanlı’da taş mı yok? Alıp götürsünler.” Aynen öyle. Osmanlı’da taş mı yok, alıp mezar taşı yapsınlar, alıp evlerinin temeline temel taşı olarak koysunlar. Çünkü onlar zaten kültürümüzün temel taşları değil mi? Daha nicelerini bulup çıkarırız, daha nicelerini bulup üç kuruş karşılığında yaban ellere satarız. Daha nicelerinin üstünü örtüp, suların altına gömeriz. Biz üstünü örter de, tarihimize tümden beyaz sayfalar açarız.
Ya atalardan kalma evlerimiz? O yaşadığımız, çoluk çocuklarımızı büyüttüğümüz evlerimize ne demeli?
Koruyacağız diye öylece bırakıyoruz kendi yerinde. El etek çekiliyor üzerinden. Günün gereksinimlerine yeterli gelmiyor, ama koruma gereği olarak ekler yaptıramıyoruz. Böylece içinde oturanlar burayı terk etmek zorunda kalıyor. Terk edilen, korunmasız olarak bırakılan bu güzelim evlerimiz, her geçen gün eriyor, eğilip bükülüyor, dökülüyor parça parça…
Bu dökülüş sonuca, bitişe götürüyor onları. Çokları olduğu yere yığılıp kalıyor. Çokları da gözlerve kimseler görmeden yakılıp bırakılıyor.
“Ne yapmalı?” demeyelim. Yörelerin varlıklı insanları, ticarette işleri almış, yürümüş insanlar, yükünü tutmuşlar, sivil toplum örgütleri bir fon oluşturmalı bence. Ülkesini çok sevenler de; ülkesini daha çok sevdiklerini kanıtlamış olurlar. Sosyal fonları ile “har vurup harman savur”dukları, bol keseden harcadıkları paraların bir kısmı geçmişimizi, yaşadığımız bu ortamları kurtarmamızı sağlar. Hem de gerekirse; gereğine uygun onardıkları binalara isimleri yazılarak bir plaketle onurlandırılmış da olurlar. Bu onurları daha nice yıllar o yapıyla yaşar.
Bu bir öneri… Duyan olursa ülkemiz kazanır inancındayım.
Örneğin, Safranbolu, Beypazarı, Şirince evleri gibi çoğalıp yeniden işlev kazanırlar. Hem de çevresine yeni gelir kaynakları yaratarak; hem evler kurtulur hem de insanlar yaşamlarını daha coşkulu bir şekilde sürdürme fırsatları yakalamış olurlar.
Köyceğiz’de de var bu olumsuz örnekler. Evler kaderine terk edilmişler. Kimisi yıkılmak, dağılmak üzere… Kimisi az-buçuk başkalaştırılmış ya da onarım yapıyorum diye yamalar vurulmuş. Bu yamalar “ur”lara dönüşmüş. Boyanmış, ahşabın özgünlüğü yitirilmiş. Ahşabın o soylu duruşu, teknolojik sentetik boyaya yenik düşmüş.
Koruma dediğin bilinçli olmalıdır. Koruma dediğin topluma yol göstermelidir. Koruma dediğin bilgiyle, örneklerle, desteklerle yol göstermedir.
En önemlisi de, koruma dediğin; ekonomik gücü olmayan halka parasal ya da teknik eleman desteğidir
Devlet tüm bunlara elbet de yetişemez. Ülkemizin her santimetre karesinde bir yapıt var. Altını deşelersek, onun altında da var. Öyleyse her birey önce kendi çevresindeki değerleri korumayla, gücü varsa, özgünlüğüne uygun, denetimli onarmakla(restore), bu çalışmalara girebilir ve işler kolaylaşır.
Her şeyden önce çevremizi, değerlerimizi sevmeyi bilelim. Sevmekle her işin zorlukları kolayca aşılır.
Dilimizden düşürmediğimiz atalarımızı sevmek, saymak, onlardan kalanları yaşatmak, bıraktıklarının değerini bilmek, onların yaşadıkları bu yapıları korumaktır onlara saygılı olmak.
Gerisi “laf-ı güzaf”. Hani derler ya, gerisi “havanda su dövmek”tir.
Ülkemiz güzel… İnsanlarımız güzel ve saygı değerdirler. Bizler atalarımızın yaptıklarına, bıraktıklarına sahip çıkalım ki, bizim çocuklarımız ve de torunlarımız da bizim yaptıklarımıza sahip çıksınlar.
Hani ne demişler? “Çocuk kalkar büyüğe bakar.” Büyükler önderdir. Yaptıkları örnektir. O ne yaparsa çocuk da onu yapar.
Güzel işler, güzel örnekler yapalım ki, bizim çocuklarımız da bize bakıp daha iyisini yapsınlar, geleceğe kalıcı örnekler bıraksınlar.
Ne diyelim; bu uğurda herkesin, çaba harcayacakların yolu açık ola…
Mehmet ERBİL
Cuma 26.08.2011
www.mehmet-erbil.tr.gg
YORUMLAR
Tebrikler,duyarlı ve bilgilendirici bir yazı kaleme almşsınız...Keyifle okudum,yer yer sızlandım...Tebrikler selamlar