- 1878 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Sevilene Mektup-21
Sevgilim,
Çok zaman oldu sana yazmayalı ve çok kitap yırtıldı seni böylesine düşünmeyeli. Hiç gereği yokken, ben sensizliğinde üzüldüm, sen de benim sana kızmalarım sonrası bensizlik de. Ama şu anda beni rikkate boğup, güzel gözlerine ait birkaç kelimeyi toparlamaya çalışan güç, ağlayışlarından kaynaklanıyor. Seninle vuslatın limanına ulaşamasak bile, çaresiz bir sevginin yamacında tekrardan buluşmamız güzel bir şey!
Hiç gereği yokken, hani hiç değmezken; yaşlarını benim gibi bir fakir için ağlattın. Sevmek nasıl bir şeymiş ki; denesen dahi defalarca gitmeler için, her seferinde en başa; tutkuyla birbirimize âşık olduğumuz zaman döndük. Ama bu başa dönmelerde, galonlarca yaşların boşaldı yanaklarına. Ay ışığı çehren yıkandı. Sevginin en hazin haline şahit oldu hücrelerin. Yaşlarını böyle akıtmamanı ne kadar da çok isterdim! Sen gözlerini yeni doğacak bir gün için, gülümsemelere saklamalıydın yeşil yeşil oysa. Bana en güzel hediyen, beni gülümsetecek gamzende titremeliydi parmaklarım. Hiçbiri olmadı ve sen, bensiz kalışlarında garip hüzünlere tutuluverdin meleğim.
Ne kadar yok desem de ve ne kadar bir daha irtibat kurmayacağız desek de, bir el bizi tekrardan aynı aşkın yamacına getirip, ellerimizin ayrılmasına izin vermiyor. Ben sevginle, zikreden bir şakinin tövbekâr nefesinde, yine kalemimle seni akıtıyorum bembeyaz sayfalara. Yokluğun, uzak bir şehrin sokak lambası kadar yalnızlığın resmi! Seninle sitemkâr olmaya alışkın gecelerim dahi umutlarını çekmeceye alelacele yerleştirip, gözlerimi kapatmak peşinde. Ama ben senin için yaşıyorum bir gece daha ve resmini masamın başköşesine koyup, sana bakıp bakıp, bir pervanenin yaşamaya ait özgürlük şarkısında kendimi buluyorum. Döküp mısralarımı suyun huşu sesiyle; anıyorum, yad ediyorum benim için Cennetin ilk adımın olan zümrüt gözlerini.
Ah gerdanında nefes aldığım ipek mendilim, güllerin en efsunlu kokusu, sıratım, nevbahar bakışlım! Yeniden güllerden geçiyorum ve gülistanında derin bir nefes alıyorum. Aklımdan seni çıkartacak bir sebep arıyorum, her seferinde yüreğim boş dönüyor zihnimden. Aşkına ait tüm dakikalar, yine sana muhtaç, yine senle güzel, yine senle özel bir gece! Bu yüzden usulca uzun uzun düşünüyorum seni. Gözlerinde kendimi görebilme heyecanıyla; bildik sözleri yakıverip sevgimizin tam orta yerinde, kelimelerin kifayetsiz kalışlarını izliyorum. Sana benziyor tüm yorgun düşler. Şaşkın bakışlarımda ‘gel’ deyişin kadar sınanmışlığıma dokunuyor yaşadıklarım. Kaybetmekten korkuyorum, belki de kendimi kaybederken de en çok seni! En çok sensizlikten huzursuz olsam da, sana en yakın olduğum zamanda bile hasretinin, özleminin sızıyla kıvranıyorum. Oturup herhangi bir bank da, adını emiyorum dudaklarımda yeniden. Utanıyorum, seni bulamıyorum.
Üşüyorum; gariptir ki seni her andığımda bir düş daha kuruyorum. Dudaklarından nihavent makamında bir beste tadında;-Seni Seviyorum- destanı dinlerken, gözlerinin tenhalığında bir -Eyvah- diyorum. Fasıl bitiyor. İlkin gözlerini kaybediyorum, sonra sıcaklığını ve de en son sesini. Öyle bir nedamet bestesi bırakıyorsun arkanda, aklımdan çıkmıyorsun. Sahici bir aşka yelken açan kaptanın yanından, avdan dönen dişi aslanın gururu ile dostlarınla muhabbet ederken benim seni bu kadar çok sevebilme ihtimalimi düşünüyorsun; sebep arıyorsun ve de gözlerini ben de göremedikçe o ihtimalin gerçekleşebileceğini unutuyorsun. Çünkü sen de gözlerime baktıkça, esasında kendini görüyorsun ve de benim sevdiğim kızın gururu olmanın zaferini, gözlerine dokunan veda buselerinde ki taklar da, sesimin tok yanında kutluyorsun. Belki çoğu hayal, belki de adımı bu dünya için atılmamış dualar; ama yine de d i r e n i y o r u m.
Bir bardak su içince dahi, aklıma senin de içtiğin fikrini, ben istemesem de bana hatırlatan ulvi bir sevgiyi armağan ettiğin için, daim Rabbime şükür ediyorum. Ben seninle doyuyorum ve senin de dediğin gibi, esasında -biz- olmanın payesini taşıyan bir yola sapıp, aklımda ki seni görme ihtimali sevinciyle, bayram çocuklarının sevinci ile yerimde duramıyorum. Kırılgan yanım hep aynı hüzne bulaşsa da, bir sonbahar şarkısı söylüyorum kulaklarına. Benim yalnız sende kalmayacağımı ve de bir gün gidebileceğim ihtimali ile kahroluyorsun. Oysa ben, senin yanımda olmadığın her an kahroluyorum. Sen beni bırakır mı diye telaşlanırken, ben senin olmadığın anlarda, her şeye küsüyorum. Ve bana küstüğün anları tamir ettirecek bir sebep aratıyorum, sana kendimi affettirecek! Ama öyle uzak ki yollar ve öyle soğuk ki vücudun vücuduma ve de öyle zor ki şimdi yanında olmak, ben yalnızca senin yanında olma ihtimalinin yanında olduğumu bildiğim için, kanlı yaşlarımla üzülüyorum.
Ah teli kırık kemanım, can evimden beni vurup, yüreğine vuslatıyla bağlayan solgun çiçeğim! Ah sazı umuda çalanım, gönlü muhabbet ehlim, nehir gözlerinde sevgime ait ceylanlar beslediğim! Olmuyor inan olmuyor. Sana gelmedikçe, sana varmadıkça, senin ellerinden tutup, gözlerinden bakmadıkça, her ne olursa olsun seninle yan yana bir kelam etmedikçe; yaşamak eksik bir dilekçe duamda. Bana, böylesine yaşattığın aşk sonrası, yine aynı çukura saplanacağız, yine susacağım, yine ağlayacaksın. Ne olurdu yani tutuşunda ateş bıraktığın yokluğun adına, bir kez olsun kendine güvenip, gözlerimde kendini görebilecek mutluluğu bana yaşattırabilseydin! Ah keşke ölseydim de, kollarında o an ölseydim de, sen de üzerime yığılıp, sözleştiğimiz Firdevs’e yol alsaydık! Ah baharım, ah gülünde hasretler bildiğim meleğim! Hiçbir şeye artık inanmıyorsan, ne olur şu sayfaya akmış yaşlarıma inan. Ben yoksul, ben bir aciz kul; tek emelim, yeşiline bir visal!
Biliyorsun ki; ‘Aşk derdinin ilacıdır visal!’. Bu yüzden yandığım heyecanda bülbülleri artık tutma uzun havalara, yakma bir baharı daha böyle ayrı gayrı, yapma yüreğimin sultanı; bakışımın yağmuru, canımın derin saplı hançeri!
İçmeden seri hoş olanlar gibiyim. Sebep ki; sensizliğim. Affet canım, daha fazla sensizlik de kelimeye güç getiremediğim için, mektubumu bitirmek istiyorum.
Bana visalin haberini vereceğin zamanı dört gözle bekliyorum. Her şey daha güzel olacak, inan bana meleğim!
Seni hep sevecek, Cennete sözleştiğin sevgilin…
YORUMLAR
Adını ruhunu ve özlemine vuslat kalesini inşa ettiğin yeşil gözlünün ruhu, yüreği eminim bu cümlelerin efsununda büyüyordur senin haberin olmasa da...
bu mektupları özlemiştik edebiyatının anahtarını paslandırma...
tebrikler...