- 538 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞİYAN
Sevgi ve saygıların zayıfladığı, merhamet duygularının köreldiği bir bu devirde, dünyamız modernleştikçe, uzaklaşmayalım, gözlerimizi kapamayalım. Yüzümüzün somurtkanlıkları gitsin, çevremize neşe ve sevgi ile bakalım. İçimizdeki şuur altı güzelliklerimizi ortaya çıkaralım. Elimize bakan bizden medet uman diğer canlılara el uzatıp onları geri çevirmeyelim.
Kaybolan sevgileri ve kararan dünyamızı aydınlatalım. Bize bahşedilen ve bize menfaatler sağlayan hayvanlara, kuşlara değer verelim, onların ihtiyaçlarını karşılayalım. O zaman sizinde kalbinizin yumuşadığını, sabretmeyi yardımlaşmayı ve gerçek sevmeyi öğrendiğinizi göreceksiniz. Evcil bir hayvana ilgi gösterdiğinizde, bir şeyler verdiğinizde dizinizin dibinden, ya da kapınızın önünden ayrılmayacaktır. Onlara bizler kadar ayırt etme, bulabilme yeteneği verilmemiştir. Onun için onları aç bırakmayalım ve dövmeyelim. Havada uçarken birbirlerinin yollarını ihlal etmeyen kuşları, ufacık bir yem bulduklarında sinyalleri ile diğerlerine de haber ulaştıran ve bölüşen böcekleri, hayvanları görürsünüz.
Vahşi hayvanlar vardır, ya aç kaldıklarından yâda korktuklarından saldırırlar. Ama sahip oldukları avı başkalarıyla da paylaşırlar. Bilmeden kendi ihtiyaçlarını da giderirken tabiatın dengesini de korurlar. Onlar kendi dünyalarında yaşarlar, onları öldürüp dengeleri bozmayalım. Dağları, ormanları yok edip binalar dikerek dünyalarını yıkmayalım ve dünyaya ahenk veren dengeleri sağlayan nesillerini yok etmeyelim. Kuşların her akşam, her sabah buldukları bir ağaç topluluğuna doğru uçtuklarını görürsünüz. Yolda giderken bir gün mutlaka ardınıza bir kedi veya bir köpek takılmıştır. Ardınızdan koşarak gelirler, sizden sevgi beklerler, ilgi beklerler, ama siz o sevgiye taş atarsınız, tekme atarsınız, geri çevirirseniz kalbinizde katılaşma oluşacaktır. Biraz izlerseniz onların bizlerden daha çok yardımlaştıklarını görürsünüz.
Gökyüzünde süzülerek uçan ürkek ve korkak kuşları izlersiniz. Bilhassa kış aylarında, ya açlıktan yâda donarak ölen garip kuşlar. Bahçemizin veya balkonumuzun bir köşesine ekmek kırıntısı veya bulgur tanecikleri döksek sanki ne olur? O zaman her gün evinizin bir köşenizde onların şen seslerini ve oynaşmalarını göreceksiniz. Yola çıktığımızda yanımıza bir ekmek parçası veya yola serpmek için bir avuç buğday alsak sanki neyimiz eksilirdi,
Hani bizim Osmanlı İmparatorluğumuzda büyük saraylarda dahi binaların dış köşelerinden bir yerine türlü motiflerle bezenmiş aşiyanları vardır. Ne güzel bir isim takmışlar kulağa da ne çok hoş geliyor. Merhametli yürekler kuşların barınaklarını, yemleme yerlerini, yani aşiyanlarını layık oldukları yükseklikte onlara sunmuşlardır. Biz o neslin devamı ve torunları değil miyiz, ne oldu bize? Bizlerde evlerimizin dış cephesinin bir köşesine bir aşiyan yapamaz mıyız?
Bu dünya biz insanlar için yaratıldı. Aklımızla her şey emrimize ve hizmetimize verildi ise korunması bakımı da bize ait değilmidir? Öyle ise dünyanın dengelerini bozmayalım, menfaatlerimiz uğruna var olan diğer canlılara da kanat açıp ihtiyaçlarını gidermeye çalışalım, onlara zarar vermeyelim. Bu alışkanlıklarımızı, bu güzellikleri çocuklarımıza ve gençlerimize sevdirmeliyiz ve aşılamalıyız. Gönüllerimiz kuşlar kadar şen olsun. 2008 Mustafa CEYHUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.