- 910 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KORKAK (5)
KORKAK
BEŞİNCİ BÖLÜM
Eşimden boşanmış, çocuklarla birlikte oturuyordum…
Etrafımda bulunan erkekler bir at sineği gibi üstüme atlamayı bekliyormuş meğer, mesai arkadaşlarım mı dersiniz, ailece görüştüğümüz kişiler mi dersiniz, arkadaşlarımın eşi mi dersiniz, eski eşimin arkadaşlarımı dersiniz hepsi üşüştü başıma, Olacakları görmüştü O…
Bir kere daha taktir ettim onu..
2000 yılının Mayıs ayının son günlerinde şirket toplantısı için Antalya Marco Polo Oteline gitmiştik, şirketin bütün üst düzeyi CEO’ları ile birlikte..
Toplantılarımız bitmiş ertesi gün dönecektik İstanbul’a, gala yemeği için kalmıştık… Tesadüf bu ya bizim üst kattaki finansçılarında toplantısı ordaymış, biz ayrılıyor, onlar yeni geliyordu… Açık havada yemek yiyor, piyanistin şarkılarına eşlik ediyorduk,
Bu arada unuttum, sebepsiz ağlamalarım, gülmelerim artmış, çareyi profosyonel yardımda aramış, psikolojik tedavi görüyor, ağır bir ilaç olan ….. ’ı kullanıyordum, Alkol kesinlikle yasaktı… Ortam’ın , havanın güzelliğinden etkilenmiş, hiç olmazsa bir duble içeyim bari dedim… Bir süre sonra aldığım ilacın etkisinden olsa gerek, sarhoş olduğumun farkına vardım, midem bulanıyordu, kimseye belli etmeden lavaboya gidip, içtiklerimi çıkartmak istedim, sarhoş olduğumu anlayan bir Genel Müdür yardımcısı da kalktı arkamdan güya bana yardım etme amacı ile resmen elle taciz ederek benimle yürümeye başladı, başım dönüyordu, lavaboya zor attım kendimi, parmağımı gırtlağıma kadar sokup, ne yedi isem çıkarttım.. Dışarı çıktığımda erkekler tuvaletinin önünde bir bağırtı çağırtı duydum, adamı burnu kırılmış gibi konuşmalar… Hemen o anda ağzı burnu kan içinde üzeri pis bir şekilde burnunu tutarak çıkan bizim tacizci Genel Müdür Yardımcısını gördüm, Burnu ve suratı dağılmış, üstü başı sırıl sıklam ıslak ve kanlıydı… İfadesine göre pisuvar’a çişini yaparken arkadan gelen bir kişi ceketini birden aşağı indirmiş, ellerini kullanamadığı bu sırada önden attığı bir çelme ile kendisini pisuvarın üzerine düşürmüş, burnu pisuvara çarpmış, burnu ve pisuvar kırılmış, pisuvardaki idrar da üzerini kirletmişti.. Fakat olayın hiç şahidi yoktu.. İşin tuhafı idrar kokusunun yanında O’nun kokusu geliyordu burnuma, yok daha neler…
Genel Müdür Yardımcısı Hastaneye götürülürken, biz yemeğe devam ediyorduk, mide bulantım geçmiş, sarhoşluğum devam ediyordu… midem bom boştu..
Piyanist ise tam damar şarkıları söylüyordu.. O’nun kokusunu duyunca yine yaralarım depreşmişti, Ümit Besen şarkılarını söyledi piyanist, tahta masa, nikah masası, onunla gittiğimiz Emek kafede, Şah pastanesinde çok dinlemiştik, Semiha yankının “seninle bir dakika” şarkısı çalarken iyice koptum… O’nunla ilk dansımı bu şarkı ile yapmıştım.. Hıçkırarak ağlamaya başladım, kimseyi umursamadan…
O ne… hayal görüyordum galiba, Tam cepheden 20 yıl önceki gibi bodoslama üzerime geliyordu, hiç değişmemişti, üzerinde koyu mavi keten bir ceket, beyaz gömlek ve pantolon, hayaldi galiba bu… tam karşımda durdu, masadakilere bakarak ; “- iyi aksamlar diliyorum sizlere, müsaadenizle” diyerek bana döndü ve “- dans edelim mi küçük çilli kız?” dedi… Evet Oydu… cevabımı beklemeden kolumdan tuttuğu gibi kendine çekti… Öyle dolmuşum ki , nasıl ve neden yaptığımı bilmeden, kariyerime hiç de yakışmayan bir hareket yaptım… yüksek sesle “- neredeydin Orosp… çocuğu, neredeydin… Yirmi yıl önce bekle , eşek gibi bekleyeceksin, askerliğimi yapıp geleceğim demedin, Korkak korkak, korkaksın sen… ” diye bağırmaya başladım… Hiç kimse ne olduğunu anlamamıştı.. Sağ elimi tutarak büktü elimi bırakmadan dans pozisyonu aldı, sol eli ile de sağ elimi tutup, sıkıca tek bir vücut gibi, dans ediyordu benimle, öyle bir sıkmıştı ki beni her iki elimi kurtaramıyordum… Usulca kulağıma eğilerek, normal hareketler yapmadığımı, kendimi rezil ettiğimi, şimdi yavaşça sol elimi bırakacağını, hiç olmazsa dans bitene kadar hırçınlık yapmadan, uslu durup, düşünmemi söyledi bana… Dediğini yaptım, boynuna sarıldım… Aynı güzel kokuyu içime çekiyor, o anın keyfini yaşamak istiyordum… Masaya birlikte döndük, kendini, teyzemin oğlu olarak tanıttı, bende biraz önce yaptığım taşkınlıktan dolayı, özür dileyerek odama çıkacağımı söyleyerek hiç konuşmadan yan yana birlikte yürümeye başladık…
Birlikte Otelin Terasına çıktık , ikimizde konuşmuyor, sadece birbirimizi inceliyorduk, değişen bir şey var mı diye, iki sade kahve söyledik, hiç değişmemişti, sadece alnında göz kenarların kırışıklıklar çıkmıştı… Saç şekli bile aynıydı, çok güzel giyinmişti.. ayakkabısı ile kemeri aynı renkteydi.. Birden pantolonunun paçasındaki kırmızı lekeler dikkatimi çekti, gayri ihtiyarı eğildim ve elledim lekelere, daha yeniydi, kurumamıştı.. İkimizin de kanayan bir yeri yoktu, beklide bizim tacizciye yardım ederken oldu diye düşünüyordum,. Orada olsa görürdüm mutlaka.. Bizim tacizciyi o hale getirenin O olduğunu anladım… O’da benim anladığımı anlamıştı.. Otel’e yeni giriş yapmış , akşam yemeği için indiği sırada benim tacize uğradığımı gördüğünü, ve çıldırdığını, bu eylemi kendisinin yaptığını söyledi …
Her zamanki gibi söze O başladı, hiç sorgulamıyordu beni, niçin onu terk ettiğimi , yıllar sonra arayış nedenini, cumartesi günleri telefona çıkmayışımı… Sanki yeni tanışmış iki arkadaş gibi davranıyordu…
Geçmiş Yirmi yılı anlatıyordu, askerliğini yapmış, memleketine dönmüş, iş bulamamış, bir lokantada garsonluk yaparken Eskişehir’li bir grupla tanışmış, Bu gruptakilerin hepsi pazarlamacıymış, yanlarına almışlar, Önce Besler Bisküvi, Cici şekerleri , sonra Eti Bisküvi satmış, daha sonra Itriyat üzerine iş yapmayı denemiş, becerememiş, Büyük bir holdingin pazarlama firmasına depo sorumlusu olarak girmiş, kısa sürede Müdür Yardımcılığına yükselmiş, Genel Müdürlükte yapılan bir yolsuzluktan ötürü, toptan işyerine son verilmiş, bir süre işsiz kalmış, gazete ilanı ile başvurduğu bizim üst kattaki finans şirketinin bölge müdürlüğünde işe başlamış, hızla yükselmiş, Şimdi Bölge Müdür Yardımcısı olmuş, Bizim gibi bir toplantı için Antalya’ya gelmiş, tesadüfen benim fotoğrafımı sektöre ait bir dergide görmüş, benden haberi varmış, her şeyimin iyi olduğunu duyunca da beni aramamış, Benim O’nun kokusunu duyduğum zamanlarda İstanbul’daymış, 2-3 ayda bir İstanbul’a toplantılara geliyormuş, Bu arada yarım bıraktığı İktisat Fakültesini bitirmiş…
Artık mide ağrılarımda geçmişti, ayılmıştım, son derece güvende hissediyordum kendimi..,
Gece geç vakte kadar konuştuk, bende anlattım hayatımı, uyku vakti gelince onunla birlikte olmak istediğimi söyledim O’na… Hiç beklemediğim öyle bir tokat yedim ki , anlatamam… Boyum kadar çocuklarım olduğunu, artık uslanmam gerektiğini, nikahsız olarak hiç kimse ile birlikte olmamam gerektiğini sesini yükselterek ve tuttuğu çenemi sıkarak söylüyordu bana… Yine yanılmıştım…Demek ki beni ararken fırsatçılık yapmıyordu, sinir krizlerim başladı yine, ağlamaya başladım… Oda numaramı sordu, elimi tuttu, odama birlikte gittik, elbiselerimi bile çıkartmadan hiç beklemeden soğuk suyun duşun altına soktu beni… Onunda elbisesi ıslanmıştı.. Soğuk suyu ılık hale getirdi önce, sonra banyodan çıkarak, havlumu getirdi…
Dışarıda beklediğini, havluya kurulanıp, sarılıp çıkmamı adeta emretti… Banyodan çıktığımda arkası dönük camdan bakıyordu.. Tamamen çıplaktım, hemen hemen bacaklarım tamamen açıkta idi, havlu sadece vücudumun çok az yerini örtüyordu, çok seksi bir haldeydim.. O hiç aldırmadı , gözlerimin içine bakarak, kısa bir müddet için odasına gidip üstünü değiştirip geleceğini söyledi… Bende günlük kıyafetlerimi giyerek beklemeye başladım.. beş dakika sonra geldiğinde üzerinde şile bezi bir gömlek altında, kot pantalon vardı… Balkonda bulunan Bambu koltuğa birlikte oturduk, kafamı omzuna koydum, sohbet ediyorduk, yıldızlara bakarak…
Uyandığımda yatağımdaydım… O ise hala balkonda, Odada kat görevlisi vardı… Bir anlam veremedim… Omzunda uyumuşum, uzun bir süredir uyku hapı kullanıyordum, ama gece nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum… Beni yatağıma taşımış, resepsiyondan bir bayan eleman istemiş, beni soydurmuş, üzerimi örttürmüş, ve kat görevlisinden odadan ayrılmamasını , kapıyı açık tutmasını istemiş, kendiside balkonda sabahlamış… Niçin böyle yaptığını sorduğumda, benim namusuma hiç kimsenin dil uzatmaması gerektiğini, merak eden arkadaşlarımın odaya gelip baktıklarında odada başka bir bayanında bulunduğunu, uyurken yalnız uyuduğumu görmelerini istediğini, bunda da başarılı olduğunu belirtti bana..
Kendisinin balkonda sabahlaması ise sadece beni seyretmek içinmiş…
O gidinceye kadar Antalya’da kalmaya karar verdim, bir hafta izin aldım… Gündüzleri toplantıya giriyordu, aksamları bize kalıyordu… Antalya’nın sokaklarında geziniyorduk, deliler gibi, koluna girmek istedim, hayır dedi… Elimi tuttu, ben seni koluma giresin diye değil, birlikte yolculuk yapalım diye seçmiştim dedi, eski ile ilgili ilk defa bir cümle çıkmıştı ağzından… Ama eli ilk elimi tutan el gibi sıcak değildi, soğuktu… O’nu tahrik etme gibi bir düşüce gelmiyordu aklıma, yoksa yine yerdim tokadı.. O ne derse yapıyordum…Yine dizginleri eline almış, bir salıyor, bir sıkıyordu… Beni yönetmesi, yönlendirmesi hoşuma gitmişti… Hele kıskanması müthiş bir şeydi… Kocam olacak adam hiç kıskanmamıştı beni…
Ayrılık vakti geldiğinde ayrılmam çok zor oldu, gitme gel birlikte gidelim demek geldi içimden, boğazımda düğümlendi kelimeler… Havaalanına birlikte gittik, benim uçağım önce kalkacaktı, vedalaşmak için yanağından öpecekken, etraftakilerden hiç çekinmeden dudaklarından öpmüştüm… Çekmemişti dudaklarını… Ama eski dudaklar değildi, hiç tepki vermiyor, sadece benim dudaklarını emmeme müsade ediyordu…
Görüşmek üzere ayrıldığımda gözyaşlarımı tutamadım yine… Arkamdan baktığımı biliyordum… Yeniden aşık olmuştum O’na… Bu sefer ben aradım onu bir akşam üstü… Konuşmamız çok uzun sürdü… Bu böyle 3-4 ay kadar sürdü, zaman zaman telefonla konuştuk veya , ICQ ile yazıştık … Artık ilaç ta kullanmıyordum… Cumartesi günleri tam saat 12.00 de arıyorduk birbirimizi… Hiç aşktan söz etmiyor, birbirimizle dalga geçiyorduk, liseli aşıklar gibi…
Bir gün yine sorgulamaya başladım hayatımı, daha gençtim, güzeldim, önümde yaşayacağım uzun bir hayatım vardı…. Bu konuşmalara bir son vermeliydim.,., Unutmalıydım onu, Yapacağımı yaptım, telefonlara çıkmamaya, onu aramamaya başladım.,.. Mesai günlerinde arayıp nedenini bile sormadı….
Bir sabah mail kutuma bir mesaj atmış... İlk ayrılışımızda olduğu gibi… kupkuru ama, çok şey anlatan mesaj… “Bol şanslar dilerim. Umarım ki her şey gönlüne göre olur… “
YORUMLAR
işyerindeki koku elevermişti hikayeyi..
Antalyaya gelmesi tesadüf değildi belki ya gelmeseydi..
pekala daha geç te çağırmış olabilirdi kat görevlisini
önemli değil..
sabaha kadar omuzunda uyut, sonra görevli çağır odaya geç balkonda seyret
gerçek budur kime ne
ya boşandıktan sonra hayatında biri olsaydı
saçmalamış
olabilir tabi özür dilerim onu suçlamak değil kastım
ya siz evli olsaydınız o badireleri atlatırken
hala onu seven kadın olabilecek miydin..
tebrikler
Eşimden boşanmış, çocuklarla birlikte oturuyordum…
Etrafımda bulunan erkekler bir at sineği gibi üstüme atlamayı bekliyormuş meğer, mesai arkadaşlarım mı dersiniz, ailece görüştüğümüz kişiler mi dersiniz, arkadaşlarımın eşi mi dersiniz, eski eşimin arkadaşlarımı dersiniz hepsi üşüştü başıma, Olacakları görmüştü O…
ONLARIN BEN KARPUZUNA TAŞ ATAYIM. KARAKTERSİZLERRRRRRR AH ABLA NOLURDU O ABİYLE EVLENEYDİN NOLURDU BUNLAR GELİRMİYDİ BAŞINA BAK EMPATİ YAPIYORUM SİZİN İLİŞKİNİZE ÇILDIRICAM