- 783 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Alismak Hatirlamamaya
evreleri vardir sanki asik olmak duygusunun; emekleyip yururken, kosmaya alisip,
bir bastona dayanmis, titrek ellerle buluruz sonra kendimizi..
hatiralarimiz vardir; yillarimiz gecerken, geride biraktigimiz..
kimi kisiler vardir; gelecege giderken, günümüzü geçirdigimiz..
bir de biz variz; bir nefeslik ömrümüzü yasarken, kendimizi unuttugumuz..
duymusuzdur, ne kadar deger verirsek, o kadar deger görürürüz, cumlesini..
hayatimiza katmak istediklerimize, fazlasiyla deger vermek istegimiz,
bundandir belkide; görmek icin o degerden, az da olsa, kendimiz de..
bazen, uçari duygularla karsiliksiz severiz birisini..
hissettigimiz tum duygular onda toplanmis gibidir; baglaniriz ölesiye..
kanimizi kipirdatan bir seyler olur hayatimizda, tek basina omuzlamak isteriz,
ama kalp bir tanedir ya iste, dolup tasar da isler iliklerimize kadar sanki..
sarkilar dinleriz, yazilar yazar-okuruz ya da bir manzara seceriz,
bize eslik etsin diye; O’nda tanidigimiz hersey, her yere dagilmis gibidir cunku..
’imkansiz olan, asktir’ tanimi yanlistir esasinda zira hakaret olur kendimize;
beni bulursan bitecek askim, bulma beni sen yasa, ben böyle de nefes alirim, dercesine..
zaten ask, olan imkani gordugumuzde baslar, gostermek icin devam eder,
gorunmez oldugunu kabul etmemek icin aci cektirip kazinir yureklere..
gelin görün ki herkesin kalp gozu farkli gorur etrafi;
kimi uzagi cam gibi net gorurken, yakininda olup biteni goremez,
kimi yakininda ne var ne yok gorurken, uzagindan gelip geceni bilmez..
herkes bilir bu çarkin nasil dondugunu aslinda; is baskalarina akil vermek oldugunda..
ancak dusunce o askin en derin kuyusuna; o zaman hersey baslar, imkansiz yasanmaya;
sevmek zaten cok zordur ama seviyorumlar soylenir;
biraz buruk biraz gururlu bir agizla..
ona bakmak ve dinlemek, sadece duymak icin bile;
ruya gibidir ama gorulur kapatmadan gozleri her firsatta..
unutmak bir kelimeden ibarettir; eyleme asla donusmeyecegine inanilan..
terketmek, terketmek onu degil; ruhunu alip gitmektir, bedenini birakip geride..
zira unutmak imkansizdir yasanilanlari..ve vazgecilmez olan o degil,
korkmaktir; bir tutam mutluluk buldugun, umudu yitirmekten..
fakat zaten unutmak diye bir sey yoktur yasandigi surece bu devri alemde..
yalnizca bulmaktan gecer ayni hayatta can bulan farkli umutlarla nefes alan varliklari..
ve bulmak aramakla olmaz, yalnizca alismakla olur hatirlamamaya....
YORUMLAR
oncelikle deger verip, okuyup, degerlendirmenizi paylastiginiz icin tesekker ediyorum.
ve eklemek isterim ki evet bir kopyalayip yapistirilma söz konusu.. fakat bu hususta,
gecmis-gelecek siniflandirilmasindan ziyade; sinifina gec kalmis bir ögrencinin, kalemi defteri sirasi uzerine dizmek istegine benzer bir telasla, ve siteyi de kesfetmisligime takriben, blog.uma yazmis oldugum yazilari, buradaki sayfaya eklemek icin yapmis olmam mevzu bahis..
onun disinda vurgunuzun, sahsimin daha evvel yasanmisliklarini simdilerde gün yüzüne cikarmis olmama dair oldugunu da dusunerek demek isterim ki yazdigim her yazi bir cevap niteligini tasimaktadir..
söyle ki, insanlar belirli seyleri yasarlarken, ben onlarin karsisina gecip: 'öyle degil o, böyle -bence-'
yahut: 'evet seni anliyorum' diyebilmenin en kibar yolu, yazi yazmak olduguna inandigim icindir ki zihnime dagilan kelimelerimi toplayarak, sessiz yanitlar veriyorum..
muhabbetle..
Ve nitekim unutma nimetinin kapı arasından içri girdiği andır alışmak yada.
bizler aslında anane, örf ve addetlerimize bağlıyız eller ne derse desin. hani aslında işimize gelmeyeni duymayız bile sivresineği saz, davul zurnayı duymadığımız gibi. Sütten ağzımız yanınca yoğurdu her ne kadar üfleyerek yemesekte, yaşadıklarımızdan ders almayı biliyoruz kimi zaman.
ve denilmiş ya yukarıdaki yazıda "korkmaktir; bir tutam mutluluk buldugun, umudu yitirmekten.."
elindekini yitirmekten, pirinç derken bulgurdanda olurmuyumki diye düşünmektir.
Ve yahut bir dizi filminden aklında kalan replik ile ki " sonunu düşünen kahramaz olamaz" çıkınca yola, yarı yolda can vermektir futursuzca.
Kimi zman dert dinlenir, paylaşılır yaşananlar, sırf laf olsun diyede konuşulur, boş olduğunu bile bile de. dinlenenler onlarca kez dinlenir.
Ve yazılır sayfa sayfa. Gel zaman git zaman yazılacak kelimeler istirahate çekilince, daha evvel yazılanlar çıkar gün yüzüne.
Bu yazdığınızda öyle geldi ne hikmetse. Cesaretimi bağışlayın hatta kopyalanıp yapıştırılmış gibi geçmişten. Tekrar yazmaya gerek bile kalmamış gibi.
Ama yine sizin kaleminizden, geçmişten, bu defa yeni yüzler, yeni gönüllerin dilleri okusun diye. Bu defa bende sizin yaşadıklarınızdan bir damlada ıslandım diye.
Güzeldi benim hoşuma gitti belkide.
İsimler farklı,renkleri farklı ama üstüne kondurulan duygular kılı kılına oturmuş üstüne.
Saygılarımla...