Merhaba Nihal
-Merhaba Nihal-
Mektubunu aldım ve çok sevindim.Teşekkür ederim.Demek ki bazı öğrencilerimizin gönlünde bir öğretmen yada bir ağabey olarak iz bırakabilmişiz.Ne mutlu bize.
Moralim bozuk diye yazmışsın önceki mektubunda.Öncelikle moralinin iyi olmasını temenni ederim.Çünkü moral ümit demektir, hayata bağlılık demektir. İnsan geleceğe ümitle, moralle yelken açar.Ve gitmek istediğimiz rotaya hayatın rüzgarı, yelkenlerimizi şişirerek götürür bizi.Hayatta nereye gitmek istediğini keşfetmelisin önce yani bir yön çizmelisin kendine.Hedeflerin, gerçekleştirmek istediğin hayallerin olmalı.Ki zannediyorum vardır.
“Problemlerimin içinden çıkamıyorum” diyorsun.Önce problemin ya da problemlerin neler olduğunu tespit etmelisin.Yani görünürde bir problem yok gibidir belki.Fakat içinde bir huzursuzluk, bir tedirginlik varsa ortada problem vardır demektir.Bu problemi somut hale getirerek algılamaya çalışmalısın.Hayatını, hayatının gidişatını gözden geçirmelisin.Hayatında, olanlarla, olması gerekenlerin hesabını çıkarmalısın mesela.Neler eksik yaşamında, neler gereksiz, ya da senin hayata bakış tarzın ne bunların çetelesini tutmalısın.İnsanlar nasıl ve hayallerinden ne kadar uzakta bir yaşam sürüyorlar bunu tartmalısın.Kısacası Nihal hayatı okumayı ne kadar biliyorsun?Hayat okuldur Nihal.Onda her şey vardır aslında.İyi, kötü, güzel, çirkin, acayip, garip, tuhaf, enterasan.Sayayım mı daha; sevgi, dostluk, kardeşlik, muhabbet, gülmek, ağlamak, nefret, öfke, kin, intikam, hırs, kalleşlik vesaire vesaire...Saymakla bitmez.Ama insanların yüzde doksanından fazlası onu okumaktan ya da okuduktan sonra anlamaktan, anlayabilmekten acizdirler.Kitaplarda hayata dair okuduklarınız doğrudur ama hayat kitaplardaki gibi hep aynı kalıplar içinde yaşanmaz.Büyük bölümü okuduklarınızdan farklı gelişir. Çocuğunu kaybeden veya sakat kalan insanların çektiği acıları okuyabilirsin, fakat o insanların çektikleri çileyi, yaşadıkları ızdırabı anlarsın fakat asla onun gibi yaşayamazsın.Hayatı anladığını zannetsen de bu hiçbir zaman mümkün değildir.O, her gün yeni bir sürpriz hazırlar sana, her sabah güneş farklı doğar aslında.Her yeni gün yeni dertler, yeni mücadeleler getirir.Ve sen her gün problemlerine yeniden çözümler arar durursun.Bir kısır döngü gibi gelir bütün bu olanlar sana.Oysa hayat ve mücadele ayrılmaz muhteşem ikilidir.Bunları ayırmaya kalkarsan işte sana hayatın sonu.Yani ölüm...Hayat yaşarken öğrenilir, o kendini öğretir zaten sana tec-rübelerle.
Burada sana hayat dersi vermek gibi bir niyetim yok.Niyetim, daha yolun başında olan sana hayatı okuyabilme tekniklerinden birkaçını tanıtmak.
“İstediğim imkansızı başarmak” diyorsun.Gerçekten bir imkansızlık varsa ortada, sakın başarmaya kalkma.Faturası çok ama çok ağır olur.Adı üstünde “imkansız”.Bizim için imkansız olan şeylere ancak Tanrının gücü yeter.İmkansızı başarabilseydik Tanrılaşırdık değil mi?Oysa biz insanız.Gücümüz belli, yeteneklerimiz belli.Her an hataya düşebilen varlıklarız.Kusursuzluk diye üstün bir yetiye asla sahip değiliz.İnsan için imkansızı başarabilen, imkansıza boyun eğdirebilen tek ve yegane varlık Allah’tır.Bundan dolayı sakın boyundan büyük işlere kalkmayasın.
Diğer insanlar senin yapmayı planladığın şeyleri imkansız gibi görüyorlarsa, onları boş ver.Sıradan, günlük hayatın peşinden koşan insanlarla fazla alakadar olma, dediklerine pek aldırış etme, büyük ideallerin varsa şayet.
Bana gelince; hamdolsun iyiyim.İyi olmaya çalışıyorum.Söylediğim gibi ümitler bağlıyor beni hayata. Ve ben hayatı verilmiş “ilk” ve “son” fırsat olarak algılıyor, ona göre yaşamaya çalışıyorum.Tabii bu konuda ümitlerin yanında ayakta kalmamı sağlayan en büyük yardımcım inanç.İnsanlara güvenmek yerine tek ve yegane kudrete, kuvvete, bilgiye, güzelliğe yönelmek insana en büyük güveni sağlıyor.O yüce makama olan inancımı kuvvetlendirmeye çalışıyorum zaman zaman.Yani imanımı.
Yeri geldiğinde de hayatı hafife alır gibi gözükmek gerekiyor.Böylece hayattan sıkılmadığım gibi hayatın da benden sıkılmamasını sağlamış oluyorum.Enterasan bir fikir değil mi?Zaman zaman sen de dene istersen.Fakat gerçekten hafife alma hayatı.
Ara-sıra farklı şeyler yap mesela.Kendini yargıla.İnsanların nasıl yaşadıklarını seyret.Resim yap, müzik dinle ama kaliteli olsun.Zevk anlayışını şekillendir.Kitap oku bol bol.İnsanların neleri nasıl düşündüklerini anlaman kolaylaşır böylece.Saygıyı öğren mesela;konuşurken, dinlerken, izlerken, gülerken, ağlarken, öfkelendiğinde, derdini anlatırken sakin bir şekilde kendini ifade etmen gereken durumlarda...Saygıyı gerektiği gibi öğrendiğin an hiçbir zaman seviyen düşmeyecek ve her yerde asaletin seni koruyacaktır.
Satırlarıma son verirken en içten selamlarımı sunarım.Kendine iyi bakmanı, hayatın her anını dolu dolu değerlendirmeni ve yaşadığın, gördüğün her şeyden ders çıkarmaya çalışmanı tavsiye ederim. Tüm güzellikler seninle olsun.
Ahmet Uçak
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.