- 959 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KORKAK (4)
KORKAK
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Telefon numaralarımız vardı artık birbirimizde… Ama cesaretim yoktu onu aramaya, Her zorluğu aşmıştım, kendimi yenilemiştim ama O’nun kişiliğinden iğneleyici sözlerinden korkuyordum.,.
İşlerin çok fazla olduğu bir Cumartesi günü işyerimde çalışırken , işyeri telefonum çaldı, arayan O’ydu… Dünyalar benim olmuştu, sevinçten nutkum tutuldu, konuşamıyordum, ağzımdan çıkan heceler anlamsızdı… Beklemediğim bir anda beni aradığı için önce özür diledi , müsait olup, olmadığımı sordu, heyecanımı, şaşkınlığımı anlamıştı, istersem sonra da arayabileceğini söyledi, hayır bunca sene onu özlemiştim, konuşmalıydım onunla devam et dedim… Kendisi hakkında fazla bir şey anlatmadı, düzgün bir işi olduğunu, Şef olduğunu, sık sık seyahat ettiğini söyledi sadece , soru sormaya cesaret edemedim… Tek bir soru sorabildim sadece
“:- Evliğin nasıl gidiyor ?“ diyebildim… Güzel bir evliği olduğunu, O’nunda benim gibi bir aile dostu ile evlendiğini anlattı, karısına aşık olmadığını, ama sevdiğini, saygı duyduğunu, onu aldatmayı düşünmediğini söyledi…
Aklıma hemen Tahir’in dışarıdaki hovardalıkları geldi… SSCB birliği yıkılmış, Binlerce güzel Rus Kızı Anadolu’yu istila etmişti. Tahir’de seyahate çıkıyorum diye kaç gecesini onlarla geçirmişti, halbuki her şeyi ile güzel, bakımlı, kocasını mutlu ettiğini düşünen bir kadındım, .” Bende hemen hemen son ondokuz senemin özetini yaptım, üniversiteyi bitirdiğimi, bir finans şirketinde seksiyon müdürü olduğumu öğrenince keyiflendiğini anladım, yine o güzel gülüşü geldi kulağıma, ve yüksek sesle söylediği cümleleri.,..
“ İşte bu, işte bu … benim Hale’min bunları yapacağını, başaracağını biliyordum, yanılmamışım demek ki, küçük çilli kız” dedi
birkaç saniye durarak “seni severken de yanılmamıştım” demez mi ?
Bir defa daha yıkıldım o anda… Saliseler içinde düşündüm, hayatta beni destekleyen, beni adam yerine koyan yegane insandı... O’na yaptığım haksızlar geldi ve ağlamaya başladım içimi çekerek… birkaç saniye sessizlikten sonra :
-bak ağlaman veya ağlatmak için aramadım seni! ” demesiyle kendime geldim… Kendime bile itiraf edemediğim ailemle ilgili gerçekleri anlatmaya başladım ona… Hiç kimseyle.paylaşmamıştım o ana kadar anlattıklarımı, bunca sene sonra bile bana güven vermiş, ben anlattıkça, yorum yapmadan dinledi sadece beni, sonrada
- sinirlerin çok bozuk, bunları daha sonra sakince konuşalım dedi… birkaç nezaket cümlesinden sonra ertesi hafta Cumartesi günü görüşmek üzere randevulaştık..
Bütün bir hafta onu düşündüm, ne de olsa bir yabancıydı, evliğimin en mahrem sırlarını bile anlatmıştım; korktum çok korktum, ya anlattıklarımı bana karşı koz olarak kullanırsa, başkaları ile paylaşırsa diye…
Cumartesi günleri bizim telefonlaşma günlerimiz olmuştu artık, işim olsun olmasın her Cumartesi İşyerindeydim… Sanki onunla buluşmaya gidiyormuş gibi süslenip öyle gidiyordum… Bu arada ICQ yu keşfettik, chat proğramıydı, ikimizde yükledik programı, hafta içindede mesai saatlerinde bile yazışıyorduk.. Benim nik’im “Güz Gülleri” onunki ise “Yalnız Kurttu” sadece O beni arıyordu Cumartesi günleri, en az iki saat sohbet ediyorduk, birbirimi görmeden… Bir gün buluşmamızı önerdim ona, yolu İstanbul’a düşerse mutlaka yanıma geleceğini söyledi, ama kendisi beni hiç davet etmedi… Hala ne iş yaptığını bilmiyordum.. İşyerinde zaman zaman kokusunu duyduğumu söyleyince o güzel kahkahasını attı yine, demek kokum ta oralara geliyor dedi… Fiziken hiç değişmediğini söylüyordu, mümkün müydü ? Olabilir neden olmasın, bende şimdi gençliğimden daha güzel değil miydim…
O’nun güzel bir huyu daha vardı, hatıra defteri tutardı… Zaman zaman eskilere gider, hangi gün ne yaptığımızı anlatıyordu, hiç yüzüme vurmuyordu hatalarımı, hatalarımın en büyüğünü, hiçbir şey olmamış gibiydik.... Bir şey dikkatimi çekti, onunla konuşurken bu anı değilde onu yaşıyordum, çocuklarımı bile unutuyordum.. Konuşmalarımız erkek kadın ilişkisinden çok iki arkadaş gibiydi… Onun evinde geçirdiğimiz günlerden hiç bahsetmiyordu… O’nun bir lafı hiç aklımdan çıkmamıştı, her su faturasını elime alışımda aklıma gelirdi… Bir gün Bademliğe gitmiştik , belediye’nin büyük bir yer altı su deposu vardı onu gösterdi ve “- eğer bir gün evlenir isek, apartmanda en çok su faturası bize gelecek , galiba “ demişti, çok gülmüştük o zaman…. Bunu ona anlattığımda hatırlamadı, ama çok güldü… Onunla sohbetlerim terapi gibi geliyordu bana, Haftanın yorgunluğunu stresini atıyordum onun sayesinde…
Bu konuşmalımızın birinde tamamen daha önceden düşünmediğim bir şeyi söyledim O’na. Boşanacaktım eşimden,… Müthiş bir tepki verdi… Kendisini ret ettiğim de dahi hiç tepki vermeyen O sinirlenmişti… Şaşırdım, O’nun huyunu biliyordum, evli bir kadınla birlikte olmazdı, eşi ile Katolik nikahı yaptığını, eşini aldatmayacağını , boşanmayacağını defalarca söylemine rağmen benimki de bir umut işte… Halim vaktim yerinde idi, O’nada bakardım, çocuklarıma da… Özlüyordum onu çok…
Eşimden boşanmaya karar verişimin nedenini onunla konuşurken düşündüm aklıma geldi, Birlikte gittiğimiz toplantılardan birinde eşimin Genel Müdürü resmen bana asılıyordu, eşim hiç oralı olmuyordu… Halbuki O… neyse,,, Bunu anlattım ona ;
:-bu tip toplantılara bir daha gitmezsin, sakın eşinden boşanma, dulluk zordur, arkadaşların bile seninle görüşmeyi keser, etrafın zamparalar veya hovardalar ile dolar gibi akıl vermeye kalktı.. Kim oluyordu da bana akıl veriyordu, kendimi koruyamaz mıydım ? Tırnaklarıma gelmemiş miydim buralara, yine beni gıcık etmeye başlamıştı, niyeti neydi acaba; fırsattan istifade, on senedir eşimle bile birlikte olmadığımı öğrenmiş zaaflarımdan dolayı üstüme çıkmayı düşünüyordu mutlaka, ne olsa erkekti, belki intikam alacaktı benden, aradan koskoca yirmi yıl geçmişti.. bu ilişkiyi hemen bitirmeliydim… Yaklaşık 8-9 aylık görüşmelerimize son vermiş, ondan sonraki Cumartesileri işyerine gitsem bile çalan telefonlara bakmadım uzunca bir süre… Hafta içindeki günlerde de hiç aramadı beni… Bir izahatta da bulunmadım ona, değmezdi…
Bu arada annem O’nunla görüştüğümü öğrenmişti.. Bir hafta sonu Eskişehir’e gideceğimi söylemiştim O’na, Cumartesi akşamıda onun tuttuğu takım ile benim tuttuğum takımın maçı vardı İstanbul’da, televizyondan maç sonucunu öğrendiğimde mutfakta annem ile bitmek üzere olan evliğimi konuşuyorduk. .2-0 yenilmiştik İstanbul’da, telefonuma bir mesaj geldi.. Baktım mesajı gönderen O, Cep telefonumdan hiç aramamıştı beni, mesajı açtığımda “ Biz Lazug attık sağa iki gazuk “yazıyordu… Neşe ile kahkaha attım, annem ne olduğunu sorunca mesajın ondan geldiğini ve yazdığını söyledim… Annem demek ki yuvanı onun için yıkıyorsun diye çıkıştı bana… Öyle olduğunu anlatamadım, telefonu elimden aldığı gibi onu aradı, nasihatte bulundu…
Her şey burada bitti zannediyorsanız çok aldanıyorsunuz çok… Bakalım başıma daha neler geldi geler :o)