- 481 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Politik Hırslara Çözüm
Günümüzde politika, bazı insanlar için bir hizmet alanı olmaktan çok, beklenti ve çıkar amaçlı bir meslek halini almıştır. Hedef yalnızca bir makam elde etmek ve bu makamı karşılığı her ne olursa olursa olsun korumaktır. Ve sürekli yükselmek... Dahası, yükselirken birilerinin omuzlarına da basarak…
Bu yapıda bir insan, amacına ulaşmak için her türlü hile ve aldatmacaya yeltenebilir. Asıl görevini unutur, bencil çıkarlarının ardında koşturur durur. Halka hizmet ve halkın hakkını aramak yerine, hiç çekinmeden halkın hakkını yer.
Diktayla yönetilen ülkelerde ise durum oldukça vahimdir. Halk yoksulluk içindedir; aç ve susuzdur. Ancak baştaki idareciler lüks içinde yaşarlar. Örneğin bir dönemin Zaire diktatörü Mobutu buna çok yerinde bir örnektir.
Halkı tek bir ekmek için kavga verirken, özel uçağıyla her ay Fransa’dan kuaförünü getirten,
Halkı açlık, yoksulluk ve sefalet içindeyken, umursuzca ülkenin tüm yeraltı ve elmas kaynaklarını kendi üzerine geçiren,
İnançsızlığın insanın vicdanını ne denli karartabildiğine örnek olan zalim diktatörlerden yalnızca biri olan Mobutu… Kur‘an bu zalimlerin ruh halini şöyle tarif eder:
O, iş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise bozgunculuğu sevmez. (Bakara Suresi, 205)
Tüm bu vicdansızlıkların, ahlak dışı davranışların kaynağında dinsizlik vardır. Dini yaşamayan, içinde Allah sevgisi ve korkusu taşımayan kişi merhametsizdir ve adaleti ayakta tutamaz. Ahirette Allah huzurunda yapayalnız sorgulanacağının bilincinde değildir ki bu kadar zulüm ve ahlaksızlığı yapabilmektedir.
İşte bu nedenledir ki, yeryüzündeki haksızlıkların çözümü, Kur‘an ahlakıdır. Kur’an ahlakını gerçek anlamda yaşayan insanlar halklarına karşı adil, merhametli ve vicdanlı davranırlar. Kur’an’ın kazandırdığı akılcılık ve gücü, yönetimlerine de yansıtırlar.
Dini siyasete alet etmek kuşkusuz yanlıştır ancak politikacının kesinlikle dinden uzak durması gerektiği düşüncesi doğru değildir. İnançlı politikacının inancını gizlemesi, Allah’tan ve Kur’an‘dan söz etmemesi, Müslümanlığını hiçbir şekilde belli etmemeye özen göstermesi diye bir konu olamaz. Kur’an ahlakı bir yaşam şeklidir çünkü.
Din ahlakını yaşayan politikacı tahrik edici davranmaz, gergin üsluptan kaçınır. Adil, hoşgörülü, merhametlidir; barış ve huzuru hakim kılmaya çaba gösterir. Kendisi de halk tarafından saygı görür. Bu yapıdaki idarecilerin yönetimindeki devletler, güçlü ve sarsılmaz temeller üzerinde yükselir.
Yeryüzündeki açlık, sefalet ve zulümlerin temelinde, tüm bunların "normal" olduğuna inanan bir görüş vardır. Bu görüş, insanların bir kesiminin lüks ve sefahat içinde yaşarken bir diğer kesimin sefalet içinde yaşamasını, kendilerince aşağı gördükleri ırktan insanların yok edilmesini, toplumda sürekli bir çatışmanın yaşanmasını ‚normal‘ görür. Hatta bunun hayatın kuralı olduğunu savunur. Oysa her zulüm, dinsizliğin kuralıdır. Allah’ın beğendiği güzel ahlak hakim olduğunda, ülke yönetimlerinde adil ve vicdanlı politikacılar “iş başına geçtiğinde“, bütün bu acı görüntüler ortadan kalkacaktır.
Dünyaya hakim olan din dışı kültür, insanları merhametli, yardımsever ve özverili olmaya değil, bencilliğe sürüklemiştir. İnsanlığın kurtuluşu ise dine samimi inanan insanların yeryüzünde güçlenmesi ve söz sahibi olmasıyla gerçekleşecektir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.