- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Benlik Anahtari
...
gizlenmis gerceklerle dolu bir yasamdi onunkisi..
duvarlarini yikamayan cesareti ile hapsolmus bir ruha sahipti bedeni..
guzel degildi belki.. ama esmer yuzune dusen sari bukleleri vardi saclarinin..
ve kivrimi olmayan uzun kirpikleri altina yerlesmis, cam yesili gözleri..
bir etegi vardi pembe; pilelerinin ruzgara eslik edisini sever, en cok onu giyerdi..
her gun degil belki ama sik sik, yuksek tavaninin aksine kucuk pencerelere sahip o
eve gider, ev sahibiyle gec saatlere kadar kart oynar ve her defasinda bilerek yenilirdi..
tevazü degildi bu yaptigi zira mutlu etmek degildi amaci;
kendini saklarken emsallerinden, gizlemeye o kadar alismisti ki duygularini,
oyun arkadasinin dusuncelerinin farkinda bile degildi ..
ev sahibi bir kadindi..elbette onlarin da, tanisma adi altinda bir ’ilk gun’leri vardi..
kadinin 60 yili bulan anilarindan yuzune yerlesen ifadesi yaninda hic bozulmadan kalan
hayat zevki, kizla arasinda ki ceyrek asirlik yas farkini silecek kadar vardi..
evinde, kimsesizligin verdigi sessizlikle beraber, bir huzur vardi.. parlament mavisi kadife kaplama koltuklarin uzerine serili, islemeli ortulerdeki beyazliktan ve sehbasina dizili
gazetelerin seklinden, kendini ele veriyordu duzenli hayati..
elleri uzerindeki beneklere aldirmaksizin surdugu kirmizi ojesi ve parlayan cildinden
gelen krem kokusu, farkedenlere, gencligini anlatiyordu adeta..
zaten kizla arasinda ki yas farkini silen ayrinti da burada gizliydi..
’olan ve olmak isteyen’ arasindaki o kucuk, ortak nokta..
kizin, hayata bakarken kirlenmemis, masum bir yüzü vardi..
’en çok o sever beni’, diyebilecegi annesini hiç görmemis ve kisa bir süre beraber olabildigi babasinin vefati uzerine, kendini, kendi hayatinda kaybeden erkek kardesinden baska kimsesi yoktu evinde..
tek bir adim atmaksizin, hayatinin merkezinde durmus ve etrafini yasli kadinla cevrelemisti..
anne sevgisi, baba yardimi, kardes sorumlulugu, arkadas kahkahasi hepsini, onda buldugu kadariyla tanimisti..
bu yuzden o masumiyetteki mahsunluk farkedilirdi bakan her gözle..
..
çocuk ruhunu, gencligiyle tanistiramadan yaslanan bedeniyle anlasamadigi bir
günde, çaldi yine kapisini yasli kadinin;
’ben geldim, aç kapiyi’ diye duyurdu kendini, pencerede durmus, ona bakan kadina..
’açmam’ dedi kadin..
’açmam, ben bugün öldüm, simdi nereye gideceksin, onu düsün..’
saskindi kiz ve bilmiyordu, açilan tek kapisi da kapanirsa nereye gidecegini..
bir yandan düsünürken ne yapacagini,
’haydi, aç kapiyi’ diyordu, caresizlik duygusuyla karsilasmamak icin,
ne olursun aç diye yalvaran gözlerle..
’söyledim’ dedi yine kadin..
’söyledim kizim, açamam kapiyi..öldüm ben bugün’..
uzun kirpiklerine yerlesen damlalar göz kapaginin kapanisina bagliydi artik; akmak icin..
hem anliyordu kadini hem çikamiyordu isin icinden bulamiyordu gidecegi yolu..
aksam günesini yüzüne alan kadin hic gorunmedigi kadar sert ve kararli gorunuyordu simdi gozune.. oyun oynarken attigi sen kahkahalarin yerini sert imalar almis, bir bir vuruyordu kizin yüzüne..
’hayat, ben degilim’ diyordu.. ’senin hayatin ben degilim, git bul onu artik..o da hala seni ararken, git ve bul..’
yasli kadinin dudaklarindan dökülen kelimelere paraleldi kizin gözlerinden akan
damlalar.. yüregine isleyen her kelimede düsüyordu sanki bir damlasi gözyaslarinin..
’Durma!’ diyordu kadin..
’Durma yuruyecek yolun varken; tutan ayaklarinin degerini bil!’
’Yürüme! Kos gerekirse’..
’Kos, hayatin, sensiz gitmeden sonsuzluga, yakala nesesini ömrünün ve gül
defalarca katilarak..’
’Agla! Agla durmadan, süzülecekse o damlalar, süzülsün yanaklarindan, birak!
akitma içine...’
’Sev kizim! sev ki kalbinin çirpinisi can versin hayatina..’
’kapiyi ben açmadan, nasil girecegini bulamazsan gelme’ dedi kadin ve kapatti
penceresini .. yasli gözleriyle öylece kalan kizi umursamaz sekilde..
durup etrafina bakarken kiz, yürüdügünün farkina bile kararan havayla vardi..
kadinin söylediklerini düsündü defalarca kiz..
ve buldu gidecegi yolu..
gördü, zaten herkesle ayni yolu aldigini..
yolun sonunu görenlerden duymak yerine, kendi gidip görmesinin ne kadar farkli oldugunu,
hapsolmus bir ruhun, yasadigi bedene izdirap oldugunu,
ve acilari umursamazlikla, hissiz yasamananin bir oldugunu anladi..
zaman sonra caldi kapisini kadinin..
’acma bu kez kapini’ dedi..
’acma, ben o kapidan gectim de geldim buraya..’
’duyma istersen beni, gerçekten yok ol bu sefer..’
’görme ya da..nasil da hazirlandigimi senin için’
’ama bil!’
’buldum anahtarini evinin hatta her yerin’
’istedigim zaman her kapiyi acabilecegim anahtari buldum sonunda’
’kendimi buldum’ !!
’benlik kilidine takili BENi buldum sonunda’..
agir adimlarla uzaklasirken, söyledi icinden sessizce;
’ve sen, hep Sag Ol’
’bedenin burdan göçtügünde bile örnek olarak -varolsun- ruhun,
kendini bulamayan benler icin’..
zaten yasamak, nefes almak degildir sadece..
kabullenmek güçlü olmak degildir!
bazen, avaz avaz korkarak cikmak gerek karanlik
sokaklarina aklimizin..
’imkansizliklar da bir cok hayatin imkanidir aslinda; kullanmasini bilene..
ve yitirilenler birer kazanctir aslinda, hayata tutunma noktasinda..
bir nefes kadardir hayatlarimiz ve bu yuzden tek kisiliktir..
bir tek biz kadar, bir ömürlüktür..
merkezine yerlestigimiz hayatimizi cizerken baska hayatlarin dairelerine hapsolmamiz gerek
ki onlar yok oldugunda ufacik bir nokta olup kaybolmayalim yalnizlikta..
kayip bir yasamla tamamlamayalim ömrümüzü..
önce biz varolup görünür hale gelelim ki acilsin bizim de gözlerimiz, bakalim baska hayat dairelerine..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.