- 4467 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KÖY ENSTİTÜLERİ VE YURTSEVERLİK
“Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde Japon eğitim uzmanları, eğitim düzeyimizi incelemek üzere Türkiye’ye gelmiş. Özal’ın bürokratlarıyla birlikte onları kabul ettiği bir toplantıda Japonlar vardıkları sonucu açıklamışlar.
“Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!”
Özal, “Nasıl olur?” diye şaşkınlığını belirtince, onlara kendi eğitim uygulamalarını anlatırlar:
“Biz Japonya’da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Yavrularımızı hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdiririz. Böylece onların, ülkemizin gücüne inanmalarını sağlarız. Sonra da Hiroşima ve Nagazaki’ye götürür, onlara atom bombası atıldıktan sonra ot bile bitmeyen toprakları göstererek, “Siz çalışıp bilinçlenmezseniz, az önce gördüğünüz teknolojiyi daha da geliştirme çabası göstermezseniz ülkemiz böyle olur!” deriz.”
Bürokratlardan biri atılır:
“Ama bizim Hiroşima’mız yok ki!”
Japon uzmanın cevabı tokat gibidir:
“Sizin de Çanakkale’niz var ki, on Hiroşima eder!”(1)
İşte Köy Enstitüler’nin başarısı bundan kaynaklanıyordu. Çünkü onlar öncelikle insanımıza, değerlerimize, insanımızın gücüne inanıyorlardı. Onlar “Biz bu toprakları yoğurmuşuz, bu topraklar da bizi. Onun için en eskiden en yeniye, ne varsa yurdumuzda öz malımızdır bizim.
Halkımızın tarihi, Anadolu’nun tarihidir.”(2) demişler. Her başarılı bir üretimden sonra, ödül olarak onlara yurt gezileri yapmaları sağlanmıştır. Ülkemizin 1940’lı yıllardaki barajları, fabrikaları, kentleri gezdirilmiştir. Müzeleri inceleme fırsatları verilmiştir. Hem de notlar tutarak, bilgiler edinerek, buralarda uygulama (staj) yaparak ülkemiz değerlerini öğrenmişlerdir.
Hasanoğlan’dan başlayarak Bolu’ya kadar dağlardan, vadilerden, ovalardan yürüyerek bölgenin florasını incelemişler, bilgiler toplamışlardır. Bunlar, bu bilgilenmeler onlara çok görüldü. Ülkeyi, ülkenin kaynaklarının öğrenilmesi istenmedi, okulları kapatıldı. O dağlar, o vadiler, o ovalar boş kaldı.
Şimdi o dağlarda, o vadilerde, o ovalarda yabancılar dolaşıyor. Ülkemizin bitkisini, böceğini bulup tanıyor, meydanı boş buldukları için de ülkelerine taşıyorlar.
Japonların dediği gibi bizim eğitim sistemimizde “Milli Ruh” yok. Değer bilmiyoruz. Değerlerimizi tanımıyoruz. Ezberden öteye, boş konuşmaktan öteye başka bir şey yapmıyoruz. Ve:
“Atı alan Üsküdar’ı geçiyor!” Daha doğrusu; “Tohumları, böcekleri, Sivas Balıklarını alan sınırı geçiyor.”
Çünkü “Bizim olan, bizden olan eğitim anlayışımız” yok artık. Şundan bundan aldıklarımızla “eğitim” diye avunup duruyoruz.
Dileğim:
Halkımız, bilim adamlarımız ve eğitimcilerimiz tez uyana. Kendi buluşlarına, yaratımlarına tez elden kavuşa!
Mehmet ERBİL
04.08.2011 Perşembe
(1)Dağdeviren: Adnan Binyazar, Yurtseverliğin Ölçüsü, Cumhuriyet Pazar 31 Temmuz 2011 s.7
(2)Sabahattin Eyuboğlu: Mehmet Başaran,Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri, Cumhuriyet Kitapları 6. basım, Eylül 2010 s.82
www.mehmet-erbil.tr.gg
YORUMLAR
Mehmet Erbil
Yooo Ustam, haksızlık etmeyin!... bizde, milli ruh var... hem de öyle kaliteli ki; "İsveç çeliği"!... tornaya çekmeye kalksan, bıçak kırar!...
Bizde, "MİLLÎ RUH" Bilerek ve istenerek, zedelenmesine ödül(!) veriliyor. O harf şapkası, öyle değerli ki(^); çelikle- ruh arasında yazıp anlatmaya çalışıyoruz...
..................................................
Ömrümde ilk defâ bir Köy Enstitüsü gezdim... Beşikdüzü- Trabzon'da.
1951 mezunu(Y.A.). Bu öğrenci, o yıllarda yaşadıklarını; yerli- yerinde gezdirerek anlattı... profosyonel bir kameraman olmalı idi; yanımızda, anlattıklarını kaydeden.
Söz uzun, ... .
Sağolasın, teşekkür ve Selâmımla uğrladım; eserle gurur duydum...emek verenler sağolsun.
kadiryeter 03.9..2011- TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=83528
Mehmet ERBİL
Bu öğrenciyi görmek ister misiniz? Buyrun:
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=65474
Merhaba 1972 yılı öğretmenokulu birincisiyim...son altı yıllıkların mezunuyum...Köy enstitülerinin geriye kalan kırıntları da öğrtmenokulları ile bitirildi...Staj yaparken müfettişler aday öğretmen varmış nerede dediklerinde "benim" dedim... Şaşırdılar,çünki sınıfımı az önc denetlemişlerdi,büyük bir memnuyit içindeydiler...Şimdi müfettişim...
Bununla yetinmeyip yüksek öğretmenokullarını kaldırdılar...bununla yetinmeyip siyasetle politik silahlı öğretmen mezun ettiler... Yetmedi "yaykur,maykur" adı altında gizliden yaz kurslarında iki yıllık mezunlar üreterek belirli makamlara atadılar...Yetmedi uzaktan eğitim adı altında üç yıllık eğitim mezunları ürettiler...Yetmedi..mühendisi...baytarı öğretmen yaptılar...Yetmedi...yetmedi...
Böyle bir ülkede hala eğitim politikaları sağlıklıysa şaşmak gerek...Köy enstitülerinin kapatabilmek için kominist yakıştırması yapıldı...yıllarca memleketin sorunları konuşturulmadı...Dile alanlar suçlandı...oysa bir zamanlar ağıza destursuz alınamayan söylemler şimdilerde rahatlıkla söylenebilmekte...141-142-146 mddeleri ile aydınların gözleri yıldırıldı.kimi 141-142 kalkarsa kominizm, 146 kalkarsa şeriat gelir diyorlardı...kaldırıldı...hala gelen yok...
Yazınız anlamlı..fakat şoklama yeterli değil elbette...Motivasyon sadece bir boyutu...daha bilgili...çağdaş...özgür...liderlik vasıfları yüksek...bilişim teknolojisini kullanabilen...birden fazla yabancı dil bilen...ufku açık...değişimi yakalayabilecek...dmokrasiye inanan...kendi yaşayan...iletişim tekniklerini uygulayabilen...sevgi timsali...toplum pspkolojisini bilen vb.çok donanımlı eğitimcilere ihtiyaç var...
Paylaşmaktan mutlu oldum...teşekkürlerimi gönderiyorum...saygı ile...
kadiryeter
Okudum ve bilgilendim... yorumunuzun bir üstündeki yorum cevâbım ilginizi çeker mi?
Sağlığınızı diler, Selâm ederim...
kadiryeter
Mehmet Erbil
www.mehmet-erbil.tr.gg adlı sitemde HASANOĞLAN sayfası bazı içerikleri kısa da olsa taşımaktadır
Selamlar.
GEÇEN HAFTA bir arkadaşa bu olayı anlatmıştım bizim eğitim sistemimiz ve olaylara bakışımızdaki sakatlıklardan bahsetmiştim
bu konuyu herkes bilmeli ve değerlendirmelidir
Biz Japonya’da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Yavrularımızı hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdiririz. Böylece onların, ülkemizin gücüne inanmalarını sağlarız. Sonra da Hiroşima ve Nagazaki’ye götürür, onlara atom bombası atıldıktan sonra ot bile bitmeyen toprakları göstererek, “Siz çalışıp bilinçlenmezseniz, az önce gördüğünüz teknolojiyi daha da geliştirme çabası göstermezseniz ülkemiz böyle olur!” deriz.”
Bürokratlardan biri atılır:
“Ama bizim Hiroşima’mız yok ki!”
Japon uzmanın cevabı tokat gibidir:
“Sizin de Çanakkale’niz var ki, on Hiroşima eder!”(1)
biz çocuklara aman savaş yok silah yok aman barış diyerek avutuyoruz !
çanakkaleden neden bahsedelim çocukların ruh sağlığı bozulur!!!
bende eğitimciyim kısa süre önce bu nopktadaki olumsuz tepkiler alan deneyimlerimizden biliyorum bu ülkenin böceği tohumu değil yarısını götürseler bu sağlıklı ruh sahibi olanlarımız huzur içinde uyuyacak ve uyanacaklar
dileirm yazınız güne gelir ve okuyan çok olur
dilerim başından sonundan bir cümle okuyup kutlanmazda hece hece özümsenerek gönül birlikteliği ile okunur çok kıymetli bir paylaşımdı
emeğinize teşekkür eder saygılarımı sunarım