HAYATIMI YAZSAM YALAN OLUR
Hani çoğumuz deriz ya, hayatımı yazsam roman olur diye… Ne kadar da doğru bir ifadedir bu. Zaten ben, en inanılmaz olaylara sahip olan bir romanı bile gerçek hayatta yaşayan birileri mutlaka vardır diye düşünüyorum. Ya da böyle olmasını istiyorum.
Şimdi sokağa çıkıp insanlara sorsak, mutlaka hepsi de kendi hayatlarının bir roman konusu olabileceğini savunacaklardır. Hayatını en mülayim yaşayan, yaşını başını almış olan bir amcam bile kendi çapında kim bilir ne maceralar yaşamıştır.
Gelelim bana…
Benim hayatımı yazsalar belki roman olmayabilir ama koca bir yalan olacağı kesin… Hayatımın romanının adı da YALAN olurdu herhalde. Düşünsenize bir kere, hayatımı yazıyorum ve yirmi yıllık bütün sırlar ortaya çıkıyor, herkes kendilerine ne yalanlar söylediğimi öğreniyor, yıllarca ne yalanlarla idare ettiğim insanlar bu kitabı okuyorlar. Ve en önemlisi de yıllarca farklı tanıttığım kendimin, gerçek yüzünü bu kitap sayesinde öğreniyorlar. Sonuç: FACİA…
Ailem, “biricik yavrumuz kitap yazmış” diyerek gidip hemen satın alıyorlar kitabı – ki bizim sülale epey kalabalık olduğu için kitap satışları iyi olacaktır muhtemelen – arkadaşlarım dururlar mı hiç, onlar da bir koşu kitapçıya gidip büyük bir merakla alıyorlar… Daha kimler almıyor ki bu saçma sapan romanı…
Ben bütün bunlar olurken evimde oturup tebrik telefonları bekliyorum ama o da ne? Birer birer bütün tanıdıklarımdan – yazıklar olsun – telefonları alıyorum. Bu işte bir terslik var ama böyle olacağı baştan belliydi. Yalanlarla kurulu bir düzen kurmuşum zaten ben, bırak öyle mutlu mesut devam etsin hayat, niye kurcalıyorum ki?
Yani sözün en kısa tarafından şunu söylemeliyim ki, hayatınızı kitap olarak yazmak o kadar da güzel bir durum değil gibi geliyor bana. Siz siz olun, gelin bu sevdadan vazgeçin. Tabi bir ihtimal daha var. Her şeyi olduğu gibi yazmak zorunda değilsiniz, kimseyi kırmamaya dikkat ederek yazabilirsiniz hayatınızı ama o zaman da o kitap sizin hayatınız olur mu orasını bilemem…
Tercih sizin… Benden uyarması…
Not: Kendimizi kandırmaktan vazgeçelim artık, yalancılık çor çirkin bir davranış, yalan söylemek çok kötü bir şeydir diyip, ayaküstü yalan kırk yalan uyduran o kadar çok kişi var ki çevremizde… Beyaz yalanmış, pembe yalanmış… Hepsi yalan bunların… Kendimizi kandırıyoruz sadece…
29.07.2007
16:43
Pelin Ö.
YORUMLAR
içten ve çok güzel bir yazı olmuş... itirafla karışık okları kendinize yönlendirirken, aslında okuyucuya fırlatıyorsunuz naifçe... bu etkili ve daha yapıcı olacaktır. okuyucu yazıdan kendine bir şeyler katabilme imkanını arttırmış bu samimi tutumunuz... açık sözlü olmaya dair göndermeler de var ayrıca...
teşekkür ediyorum içtenliğinize.
kitap yazsanız da gerçekleri saklamayacağınız kanısı uyandırıyor bu yazınız...
saygılarımla
hidayet dal tarafından 12/13/2007 2:53:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
hidayet dal tarafından 12/13/2007 2:58:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Senin yazılarında ben kendimi buluyorum.Çok tatlı içten ve samimi yazıyorsun yalandan uzak.Bende senin düşündüğünü bir ara yapacaktım hatta taslak olarak yaptım.Kendi hayatımı yaşadıklarımı yazayım bakalım nasıl olacak dedim.Çok ilginç olabileceğini gördüm.TAbi yalanları araya sıkıştırmazsam.Onu kırmayayım bunu üzmeyeyim derken.Benim hikayemde hiç kötü ve yanlış birşey kalmadı.Öyle oluncada hikayemin bir anlamı kalmadı.Senin bu kadar samimi olmanı çok seviyorum.
Hayatın içine kurgu eklerek te roman yazılabilir ve muhtemeldir ki bir çok yazar veya hayatımı yazdım diyenler aynısını yapıyorlardır....
Kurgudur ki gelişmesine yardımcı olur romanın....ana gerçekleri değiştirmeden elbet..
Kimseyi üzmemek, kırmamak adına saklanan, yazılmayan hayatın romanı asla olamaz..
Güzel sorgulayıştı..
SEVGİYLE..